Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Evlenemeyen gence tavsiyeler...
Gönderen : "Bir Okur"
Tarih : 6/14/2019 5:35:35 PM


.




Sayın Hocam,
34 yaşında ve evlenme imkanı bulamayan bir genç izleyicinizim. Bana neler tavsiye edersiniz.


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Efendim, benim evlilik konusundki fikirlerim, pek topluma uymuyor. Bazı kimseler ne pahasına olursa olsun, kiminle olursa olsun, ille de evlilik diyorlar. İlk gençlik yıllarımdan itibaren bu düşünce bana hep yabancı geldi. Hala da aynı fikirdeyim. Bir genç kız veya bir genç erkek ille de evlilik diye çevrenin etkisi altında kalıpkarşı cinsten ciğeri beş para etmeyen bir hödükle, bir magandayla, bir sokak sürtüğüyle evlenmesi bana inanın bir cinayet gibi geliyor. İnsan ancak karşı cinsten sevgi duyacağı, saygı duyacağı, hayranlık duyacağı bir insanla yuva kurmalı ve bir ömür boyu elele, diz dize, göz göze bir güzelliği yaşamalı, bir mutluluğu paylaşmalı. İki taraf da akşamı zor etmeli. Akşam eşim gelecek, onunla bir güzelliği paylaşacağız diye heyecan duymalı, ürperti duymalı. Diyeceksiniz ki, böyle evlilik var mı? Var kıymetli yavrum. Ben 44 sene böyle bir evliliği yaşadım. Eşim Rana Hanımı çok, pek çok, deliler gibi sevdim. 14 Şubat'ta vefat etti, Hakk'ın rahmetine kavuştu, yine de her gün Onunla beraberim. Onu her gece rüyamda görüyorum. Bu 44 yıl içinde birbirimize hiç kırılmadık, darılmadık, gücenmedik. Sık sık birbirimize hakkımızı helal ederdik. Hiç şüphem yok bunun gibi daha nice güzel evlilikler de vardır. Hiç ümidinizi kırmayın, bekleyin. Şair Gülten Akın ne güzel söylüyor:


"Bekleyin, bekleyin, durmaksızın bekleyin
Bir gün unutulmuş bir aynadan bütün sevgiler size dönecek."


Aslında kıymetli yavrum, beklemek de güzel. Benim Türkçe'de en sevdiğim kelime "bekleyiş"tir. Hiç belli olmaz, bir gün bakarsınız asil, temiz, görgülü, pırıl, pırıl bir insan karşınıza çıkıverir. Onunla güzel bir yuva kurarsınız.


Evet, cinselliğin en güzel, en doğru, en temiz yaşanacağı ortam evlilik birliği. Ama sosyal, psikolojik, ekonomik nedenlerle o birlik kurulamıyor. Ya da kurulması erteleniyorsa yapılacak nedir? Belki dünkü sözlerimin tekrarı olacak ama bunları söylemeye mecburum. Çünkü bunları söyleyecek insan Türkiye'de ve dünyada o kadar, o kadar, o kadar az ki... Olay şu. Bir genç kız, bir delikanlı normalse, sağlıklıysa, gayet tabii zaman zaman cinsel heyecanlar duyacak. Bunu yok saymak, hayatı inkar olur. Önemli olan bu gibi durumlarda nasıl bir tavır almak gerekir? Hiç unutmuyorum, lisede öğrenciydim. Normal, sağlıklı, iyi bir ailenin çocuğu olarak gelişimimi tamamlıyordum. Zaman zaman ben de cinsel heyecanlar duyuyordum. Bu duygularımı, düşüncelerimi o günün şartları içinde kimseye açamazdım. Düşündüm, taşındım, doktora gitmeye karar verdim. Doktor beye "Efendim" dedim, "durum böyle böyle, lütfen bana ilaç verin, heyecanlarım yatışsın". Doktor beyin verdiği cevap beni çok üzdü, günlerce düşündürdü. "Evladım" dedi, "aslan gibi delikanlısın, güzelsin, yakışıklısın, benden ilaç isteyeceğin kadar geneleve gitsene". Bu cevap beni çok sarsmış, çok üzmüştü. Günlerce düşündüm. Hayır dedim, doktor bey yanılıyor, hata ediyor ve kendim düşünerek süblimasyon yolunu buldum. Süblimasyon, yani cinsel arzuların süblime edilmesi, yüceltilmesi. Cinsel heyecanın, cinsel enerjinin bir başka enerjiye dönüştürülmesi. O günden itibaren kendimi, daha çok okumaya, incelemeye, araştırmaya, bilimsel incelemelere, sanat çalışmalarına ve ibadete, tefekküre kaydırdım. İçimdeki bir çılgın enerji, başka bir enerjiye, ama daha güzel, daha yüce, daha faydalı, daha anlamlı bir enerjiye dönüşüyordu. Bu şekilde Türkiye'nin en çok okuyan, en kültürlü insanlarından biri oldum. Din, tasavvuf, tıp, hukuk, ilahiyat, felsefe, şiir, edebiyat, edebiyatın bütün kolları, hikaye, roman, piyes, deneme, inceleme, eleştirme, müzik, hem klasik batı müziği, hem klasik doğu müziği, resim, hem klasik resim, hem modern resim, tarih, psikoloji, sosyoloji başlıca çalışma konularım oldu. Okudum, okudum, deliler gibi, çılgınlar gibi okudum. Bu suretle içimdeki o çılgın duygular iyiye, güzele dönüştü. Yaşama sevincini yudum yudum tattım. Varoluşun çılgın güzelliği içinde kendimden geçtim.


Olay bu kıymetli yavrum. Nasıl tabiatta bir enerji başka bir enerjiye dönüşüyorsa, deli dolu akan, zaman zaman etrafına zarar veren nehirlerden, akarsulardan pekala elektrik enerjisi üretiliyor ve bu enerjiyle köyler, şehirler aydınlanıyor, fabrikalar yapılıyor, hastanelerde geceyarısı bile ameliyatlar yapılabiliyor ve nice güzel insanlar sabahlara kadar o elektrik enerjisiyle okuyup yazabiliyorlarsa, uygarlığa bir katkıda bulunuyorlarsa, biz de öyle yapalım. Bir enerjiyi başka bir enerjiye dönüştürelim, süblime edelim. Söyleyeceklerim şimdilik bu kadar. Kafana takılan herhangi bir soru olursa hiç çekinmeden sor yavrum. Bizim sitemiz ümide, sevgiye, ışığa açılan bir kapıdır. Bizim sitemizde herşey sorulabilir, her konu tartışılabilir. Bizler, lehte veya aleyhte her görüşe, her düşünceye açığız. Yeter ki gerçekler, güzellikler ve sevgiler gün ışığına çıksın. Yeni doğan bir sabah güneşi gibi, bütün gönülleri aydınlatsın, ışıtsın...


Kıymetli yavrum, size sağlık dolu, huzur dolu, mutluluk dolu günler diliyor, sitemize zenginlik ve güzellik kazandıracak maillerinizi bekliyorum.


Selam, sevgi ve saygı ile...


Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhu Şad Olsun
Himmetleri Üzerimize Olsun

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]