HAYAT HİÇBİR ZAMAN PEMBE ROMANLARDAKİ KADAR MÜKEMMEL OLMADI
Kıymetli yavrum,
Bugün adına para denilen iğrenç, batıl bir dine tapılıyor. İnsanların tek düşüncesi ona daha çok sahip olmak. Birtakım kimseler bunu çok iyi biliyorlar. Ve insanları aynen bir oyuncak gibi idare ediyorlar. Onlar ne derse o oluyor. Onlar kriz var diyorlarsa onlar gibi düşünen insanlar gece gündüz kriz sayıklıyorlar. Hani insanın lokantaya gittiği zaman garsona “Evladım, bana krizsiz tarafından bir mercimek çorbası getirir misin?” diyeceği geliyor. Başka kelam edilmiyor. Kriz aşağı, kriz yukarı. Kim ne derse desin, ben krize inanmıyorum. İnsanların rızkını veren Hz. Allah.
1960 yılıydı. Askerliğimi bitirmiştim. İhtilalin ilk günleriydi. İş aramak için pek çok yere müracaat ettim. Hep refüze edildim. “Alamayız,” dediler. “Çünkü Milli Birlik Komitesi’nin emri var. Bütün personel alımları durduruldu. Yapacağımız birşey yok. Kusura bakmayın.” Allah şahittir, en ufak bir şekilde üzülmedim, sarsılmadım. Çünkü biliyordum ki “Babannem öyle söylemişti”, Ağılda kuzu doğunca, yaylada otu biter. Madem ki ben fakülteyi bitirmiş, askerliğimi yapmıştım, sıra iş bulmaya, sonra evlenmeye gelmişti. Muhakkak bir yerden bana ekmek kapısı açılacaktı. İki gün sonra gazetede okudum. Danıştay’da imtihan açılacak, hakim alınacaktı. Besmeleyle müracaat ettim. İmtihana pek çok insan katılmıştı. Hiç oralı olmadım. Sükunetle önümdeki sorulara cevap verdim. Kısa bir süre sonra sonuçlar belli oldu. O kadar insan içinde birinci olmuştum. Ertesi günü Besmeleyle görevime başladım. Olay bundan ibaret.
Unutmayalım, ağılda kuzu doğunca, yaylada otu biter. Ben kesinlikle krize inanmıyorum. Bu, para babalarının ortaya çıkardığı yeni bir oyun. İnsanlar sabahleyin kalkıyor, çayını içiyor, kahvaltısını yapıyor. Giyinip işine gidiyor. Olay bu. Ama istisnalar dışında insanlar paraya tapıyor, paranın önünde secde ediyorsa birtakım para babaları şu veya bu nedenle ortalığı bulandıracak, bulanık suda balık avlayacak. Olay bundan ibaret. Siz, ne derseniz deyin, beni ilgilendirmez. Aptal deyin, cahil deyin, onlar da beni ilgilendirmez. Her söz sahibine aittir.
Evet, hayatta zaman zaman genişlemeler olur, daralmalar olur, bu her zaman olagelen bir olaydır. Biz, ayağımızı yorganımıza göre uzatacağız. Belki şimdi bir daralma zamanı yaşanıyor. E, ne yapalım. Rahmetli annem derdi ki: “Sel, her zaman kütük getirmez”.
Değerli efendim, hayatta her şey böyle oluyor. Hayat hiçbir zaman Barbara Cartland’ın pembe romanlarındaki gibi dört dörtlük mutluluklarla dolu değildir, zaman zaman acılar vardır, ıstıraplar vardır, yanlış anlaşılmalar vardır. Birtakım kötü niyetli insanların kara çalmaları vardır. Olabilir. Mümkündür. Önemli olan Allah’ın yardımıyla bu durumlardan sabırla, sükunetle selamete çıkmak için çaba harcamaktır. Biz, o sabrı, o tevekkülü gösterelim, her şey düzelir. Güneşin doğmasına en yakın zaman karanlığın en koyu olduğu andır. Gelecek güzel günler bizleri bekliyor.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.