Birçok tasavvuf büyüğünün belirttiği gibi hayatta tesadüf diye bir şey yoktur. Tesadüf sadece lugatta olan bir kelimedir. Bu sözü düşünmek beni evrenin en başlangıcından bugüne kadar getiren büyük bir zaman tünelinden geçiriyor. Evrende hiç bir şey tesadüfen yaratılmadığı gibi biz de tesadüfen var olmadık.
Hayatımızı en başından düşünürsek şu sonuçları çıkarmak mümkün:
Doğmadan önce ruhsal bir hayatımız vardı. Bu ruhsal hayatımıza göre dünyada nerede, ne zaman, hangi biçimde ve hangi ailede doğacağımıza karar veriliyor.Bunu belirleyen çok ince bir nizam var.
Hayat yolunda karşımıza çıkan önemli olaylar, tanıyacağımız insanlar, ailemiz,işimiz, başımıza gelen kazalar, hastalıklar yine bu ince bir nizamın tezahürü olarak karşımıza çıkıyor.
Bunlar çoğu zaman insanın elinde olmayan ve adına kader dediğimiz bir gücün etkisi olarak düşünülüyor. Aslında her şeyi belirleyen biziz. Yaptığımız her davranışın, her sözün, hatta her düşüncenin bir etkisi var. Hayatta her şey birbirinin içine geçmiş sonsuz sayıda çarklardan oluşuyor ve yaptığımız her etki bu çarkları bilimsel bir keskinlikle döndürüyor ve sonuçta bizim karşımıza farklı durumlar çıkarıyor. Bu bazen hemen etkisini gösteriyor bazen 50 yıl sonra gösteriyor, fakat mutlaka yaptığımız her şeyin bir sonucunu görüyoruz. Bu düzeni anlamaya aklımız ve bilgimiz yetmediği için adına kader diyoruz.
Bunu düşündüğümüz zaman hayatta karşımıza çıkan en küçük olaylar ve detaylar bile tesadüf değil. Bunun her an farkında olmak ve buna uygun yaşamak herhalde insanın dünyaya geliş amacına en uygun şekilde yaşamasını da sağlayacaktır.
Sevgi ve saygılarımla
Ay Işığı
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
---------------------------------------------------------------------------
Sayın “Ay Işığı”,
Kıymetli yavrum, yazdığın mailde sanki hayatın, varoluşun bir özetini çıkarmışsın. Zevkle okudum. Ellerine sağlık. Okurken ister istemez aklıma profesör Eva Hanım’ın yazdığı bir cümle geldi. Sayın profesör “Çay bardağımıza koyduğumuz bir şekeri karıştırırken çıkan ses aynı anda uzayın bütün hücrelerinde duyulur” diyor. Hayatta her şey öyle birbirine bağlı ki bazen otuz yıl önce kırdığımız bir kalbin veya yaptığımız bir iyiliğin faturası otuz yıl sonra çıkıyor. Bu muhteşem kompozisyonda her an dikkatli, uyanık, edep ve saygı içinde olmak gerekiyor. Resulullah Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde “Allah’ım, beni bir an, bir andan kısa bir zaman nefsime bırakma” buyuruyor. Bizler ağzımızdan çıkan her söze, bedenimizden sadır olan her davranışa, her düşüncemize, her hayalimize son derece dikkatli olmak zorundayız. Çünkü yarın ilahi ekranda bütün bunları göreceğiz. Bizi utandıracak, yüzümüzü kızartacak hiçbir şey olmasın. Durum böyle yavrum. Yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.