.
Çok Muhterem Efendim,

Bir hafta İstanbul'dan uzakta geçirdim. Bizimkisi Torosların eteklerinden Rize'nin dağ köylerine uzanan bir seyahat oldu.
Yolculuk esnasında yanımda tek kitap vardı; çok kıymetli Rabia Christine Brodbeck Hanımefendi'nin "Hazreti İnsan" adlı harikulade eseri, kelime kelime okuyorum efendim, bir paragrafı okumam bazen bir saat alıyor.
Çeşit çeşit şiveler, renkler, kokular, sesler vardı bu seyahat içinde, insanların dertleri, hüzünleri, neşeleri, horon oynayanından kaşık oynayanına, çobanından balık tutan adamına, bir doğanın önünden kaçan kuşundan yaprakları yiyen yeşil çekirgesine, dalgasından rüzgarına, beyaz kirazından fındığına çayına, nimetleri saymakla bitiremeyiz, herşey olması gerektiği gibi bir plan dahilinde işliyor. O kadar çok istiyorum ki bu iklim içinde huzur, sevgi, aşk ve rıza ile beklemeyi, bunu İsteten'e şükrediyor ve Veren'in de O olduğunu bilerek O'ndan dileniyorum. Ellerinizden öpüyorum efendim.

Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
-------------------------------------------------------------------
Sayın İlker Bey,

Kıymetli yavrum, mailin beni uzun uzun düşündürdü. Rabia Christin Hanım’ın kitabını bu kadar edeple, saygıyla, ciddiyetle okuman beni çok duygulandırdı. Değerli yavrum, bütün mesele bu yaklaşımda. Yunus,

“Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır”

derken duyduğu edep, saygı ve huşu ile hayata, insanlara ve olaylara yaklaşabilmek. Bu ne muhteşem bir olay. Keşke hepimiz o huşuyu, o saygı ve edebi duyabilsek. Kur’an-ı Kerim’i, Hadis-i Şerif’leri, Yunus’u, Mevlana’yı, Muhittin Arabi’yi, Mısri Niyazi’yi o huşu ile okuyabilsek. Hayat o zaman ne muhteşem olur. Allah, bu güzellikleri cümlemize nasibetsin.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.