Merhaba Efendim
Perşembe akşamı Hülya Hanımın bize yaşattığı muhteşem geceyi Nermin Hanım çok güzel anlatmış...Hülya Hanım hakkındaki düşüncelerinize katılıyorum.İnşallah dostluğumuz ebediyen devam eder. Sohbet etmek,insan için bir ihtiyaç...."Gönül sohbet ister, kahve bahane"...
O akşam erken çıkmıştım.Çok sevdiğim Fenerbahçe Parkını gezme imkanım oldu. Ağaçlar, çiçekler ve deniz çok güzeldi. Fenerbahçe de sizinle yaptığımız sohbetler canlandı gözümün önünde.
İncelik, güzellik, zarafet, sevgi, saygı, edep, şiir dolu sohbetlerdi. İnsan nasıl unutabilir ki..Kabalığın, bencilliğin,nefsaniyetin diz boyu olduğu günlerde sizin sohbetleriniz bir bengisu gibi idi. Hala da öyle. Allah tekrarını nasip etsin.
Efendim yine çocuk yetiştirilmesi hususuna dönmek istiyorum. Çünkü, geçen mailimde bahsetmiştim. Bu alanda çalışmayı düşündüğümde,bir çok aile ile temasım oldu. Çeşitli nedenlerle henüz bir işe başlamadım. Fakat, çocuk yetiştirilmesi hususunda birçok anne babanın sıkıntılarının nedenini objektif görebilme imkanım oldu. Öncelıikle anne babalar, çocuklara Allah tarafından verilen o hayat enerjisini,doğru yola yönlendiremedikleri için, çocuğun fıtratı bozuluyor. Sonra bizim çocuğumuz hiperaktif diyorlar. Oysa çocuğa Allah tarafından verilen bu hareketlilik, merak,enerji, onun kas sistemlerinin ve zihin gelişmesi için gereklidir. Görüşme için gittiğim bir aile,sürekli çocuğun yaramazlığından, kaşla göz arasında yasaklanan şeyleri yaptığından bahsetti. Bütün odaların kapısı kapatılmış. Ortadan eşyalar kaldırılmış. Böylece tedbir aldıklarını düşünüyorlardı. Ben de naçizane sizden öğrendiğim kadarı ile. Bunun yanlış bir yaklaşım olduğunu,çocukta ters tepki yarattığını, en iyisi çocukla didişmektense,onunla anlaşma yoluna gitmek, merakını gidermek, evi eşyaları, odaları tanımasına,zarar vermeden onlara dokunmasına müsade etmek. Çünkü çocuğun fıtratında çevresini tanıma, keşfetme merakı vardır. Bu da zihin faaliyetinin sağlıklı gelişmesi için gereklidir.Kapıyı kilitleyeceğimize, çocuğun elinden tutsak, bak yavrum burası evimizin mutfağı desek,çocuğun ilk çevresi olan evi keşfetmesine izin versek. Sonra merak ettiği, dokunmak istediği alet veya eşyaların işlevini ona anlatsak. Onları incelemesine tanımasına yardımcı olsak. Sanırım sorun kalmaz. Artık evi iyice tanıdıktan sonra,ilgisi azalacak,tanıdık bir yerde yaşıyor olmanın huzurunu ve mutluluğunu hissedecek. Bu da onu daha sakin ve dingin bir ruh haline sokacak. Her girdiği yeni çevreye aynı merak ile yaklaşacak.Yeni şeyler keşfetmesine bu dönemde başlayabiliriz. Onu güzel sanatlara, kitap okumaya, şiire yönlendirebiliriz. Sorumluluklar vermeye, ev işlerinde, alışverişte ondan yardım isteyebiliriz. Bu onun kendine güveninin artmasına, kişilik kazanmasına yardımcı olur. Aslında hareketsiz ve meraksız çocukları doktora götürmeli...Mongol olabilir diye şüphelenmeliyiz. Hareketlilik ve merak sağlık belirtisidir.
Bu arada annenizi ,Sabiha Tandoğan Hanımefendiyi anmadan geçemeyeceğim. Nur içinde yatsın. Onun çocuk eğitiminde uyguladığı yöntemlerden en önemlisinin çocukla öncelikle güzel bir dialog içinde olmak,güzel sanatlarla temasını sağlamak, ona sorumluluklar vermek, Hak'tan gayrısına tevessül etmemek olduğunu ana hatları ile biliyoruz. Bu hususta annenizin uyguladığı yöntemlerden biraz daha bahsederseniz,belki söylenmemiş nüanslar,ayrıntılar olabilir mi acaba...Lütfederseniz bizi bahtiyar edersiniz...Saygıların,selam ve sevgilerin en sonsuzunu sunuyorum size ve cümle dostlara..Müsadenizle....
Fatmagül
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Eğitim, lafla değil örnekle olur Yazan Fatmagül
Cvp: Eğitim, lafla değil örnekle olur Yazan Sabri Tandoğan