Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Aydınlık bir Türkiye özlemi.
Gönderen : Özden
Tarih : 8/9/2019 11:28:42 AM


.
Efendim,

Son gunlerde Gonul Sohbetlerimiz ard arda gelen birbirinden guzel mektuplar ile zenginlesiyor, guzellesiyor. Okudukca mutlu oluyorum. Ne derin ve onemli konulara deginiliyor, yaralara parmak basiliyor. Butun dostlara cok tesekkurler ediyorum. Ozellikle cocuk egitimi ve davranislari uzerine yazilmis olan yazilari ve de ardindan sizin vermis oldugunuz yanitlari buyuk bir heyecan icerisinde okuyorum. Gercekten de , su anda en cok onem vermemiz gereken konular bunlar diye dusunuyorum.

Kizlarim ana sinifina basladiklarinda biz Izmir’de idik. Normal bir semt ilkogretim okulunun ana sinifina yazdirmistik. Biz cok heyecanliyiz tabi. Kolay degil minik kuslar yuvadan cikip kendi kanatlari ile ucmaya basliyacaklar yavas yavas. Ogretmenleri Nuran Hanim gercekten cok takdir ettigim , bu gunku sartlarda gorebildigim en iyi ogretmenlerden biri idi elhamdulillah. Sakin, sabirli, ilgili… Kisa zamanda okula alistilar ve birbirinden guzel aktivitelere basladilar. Ogretmenimiz sevgili Nuran hanim tek tek butun ogrencileri ile ilgilenir, almaya gelen velileri ile hep konusur, onlari uyarir , cocuklarinin gelisimlerine , ihtiyaclarina , egilimlerine dikkat cekerdi. Kimse ile arkadaslik kuramayan minik bir kizin anne ve babasinin ayri oldugunu kesfetmis, kizcagizin davranislarini duzeltmek icin annesine gereken tavsiyelerde bulunmus, sonrada her geldiginde onerileri uygulaniyormu diye ilgilenip sormustu. En yaramaz ve soz dinlemeyen cocuklar bile Nuran Ogretmeni dinler olmustu.

Ana siniflarinin teneffusleri diger siniflardan ayri olurdu o nedenle kucukler rahatti ancak okuldan kizlari almaya gittigimde gorurdum ilkogretim ogrencilerinin asiri sinirli, ukala hatta terbiyesizce davranislarini. Okulun bahcesinde (zaten kucuk beton bir bahcesi vardi) top oynamak yasak normal zamanda, onlar bulmuslar bir teneke kola kutusu oynuyorlar, bir bayan ogretmen goruyor uyariyor, gozunun icine baka baka devam ediyorlar… Bayan ogretmen bagiriyor siz “nobetci degilmisiniz gorevinize “ diye, Birtanesi ukalaca “sende nobetcisin hoca sende yerine “diyor ve devam ediyor. Gozlerime inanamamistim. Sonra kantine giriyorum, bir sigara dumani. Ogrenciler derste , buda nedir diyorum …. Bakiyorum okul aile birliginin serefli uyeleri uc dort bayan okul kantininde cay icip muhabbet ediyorlar, sigaralar ellerinde…. Aman Allahim bu da ne!!!

Zaman ilerliyor 23 gosterilerine hazirlik yapiliyor. Diger siniflarin ogretmenleri disaridan birilerini getirmis cocuklari calistirmak icin.Aileler hem calistiriciya para odemek hemde abuk sabuk kiyafetler icin epeyce yuklu faturalari karsilamak zorunda birakiliyor. Bizim ogretmenimiz Nuran hanim biz veliler ile toplanti yapiyor… “Ekonomik durumlar malum, ben 23 Nisan icin ogrencilerime folklore gosterisi yaptirmak istiyorum , kendim calistiracagim diyor. Ve ekliyor kizlar icin rengarenk salvar ve cepkenler yapabilirmisiniz, isteyen arastirip tanidiklarindan bulabilir, baslarina yemeni getirirseniz basliklari ben hazirlayabilirim, yardimci olmak isteyenleri de memnuniyetle kabul ederim “ diyor. 23 Nisan geldiginde yapilan gosterilerde en guzel olan bizim sinifti bana gore. Rengarenk giyisileri icinde “Hosgelisler ola Mustafa Kemal Pasa” nagmeleri ile kendilerinden beklenmeyecek bir basari sergilediler. Diger siniflar ise dansoz kiyafetlerine benziyen kiyafetleri ve yabanci muzikler esliginde modern dans gosterileri yapiyorlardi!!!... Ne anlamli !!!

Yil cabuk gecti, yine yil sonuna yaklasirken Yine Nuran Hanimin ozel gayretleri ile sahneledigi yil sonu gosterileri veliler tarafindan buyuk ilgi ile karsilandi. Tuhaf olan sahne susleri, teyp ve gerekli herseyi kendisi getirip, herseye kosturan Nuran Ogretmenden baska okul idaresinden ve ogretmenlerden hic kimsenin bu gosteriyi izlemeye gelmemesi idi. Tamamen Allah’in inayeti ile Nuran Ogretmenin cabalari ve kisisel yetenekleri sayesinde cok basarili, verimli, mutlu bir yili tamamladik.

Babamiz Kibris’tan aldigi is teklifini degerlendirdigi icin kizlar ilk okula Kibris Magosa da basladilar. Ama Izmir’de kalsa idik kesinlikle o okula devam etmeyeceklerdi. Nereye nasil gonderirdik bilmiyorum ama o okula degil. Nuran ogretmenle yazlari gorusmeye devam ettik. Kendisi hala ayni okulda , o guzel kisiligi, ilgisi, sevgisi, cabasi ve mahareti ile kendi sinifina isik sacmaya devam ediyor. Allah ondan razi olsun.

Kizlar simdi burada farkli bir sistemle okuyorlar. Ve ben, bu sisteme hayranim. Sinav haftasi yok, karne notu sinavlara gore verilmiyor, Disiplin var ama Bagiran cagiran yok, siniflarda azitan, koridorlarda kosan bile yok. Herkes sakin, herkes edepli, herkes saygili…

Ilk basladiklarinda bir gun kucuk kizim heyecanla eve geldi… Anne biliyormusun ne oldu bugun diye soze basladi. Ogretmenimiz fotokopi cekecekmis. Diger binaya gidip gelecekti, bize dedi ki “ cocuklar ben sinifta yokken herkes kitabini okusun lutfen yaninizdaki ile bile konusmayin, size guveniyorum ben sinifta imis gibi davranacaksiniz eminim” ve gitti. Inanmiyacaksin hic kimse kitabindan basini bile kaldirmadi 15 dakika sinifta cit cikmadi. Bu nasil olabilir….???!

Iste bu sevgi ve disiplin…. Ogretmenlerini inanilmaz seviyorlar, okula ucarak gidiyorlar.. her gun her dersten minik sinavciklar oluyorlar, dersleri okulda ogrenip anliyorlar. Her dersten surekli proje yapiyorlar. Yaptiklari projeleri siniflari, veliler hatta okul onunde anlatiyorlar, karne notlarini da boyle aliyorlar. Her seyi deniyerek , gorerek ogreniyorlar. Kantini gormelisiniz, yemek sirasi ip gibi duzgun, itisen bile yok. Ogretmenleri sanki arkadas, onlarin butun sorunlari ile tek tek ilgileniyor, her konuda veliler ile birlikte calisiyorlar.

Kisaca her şey egitimden geciyor , Egitim ise ailede basliyor. Hemen bu gun, su an baslayabiliriz eksiklerimizi tamamlamaya… Ilk sirada Tv var savas acmamiz gereken, sonrada zararli yayinlar. Ama yapma, seyretme , okuma demekle olmuyor. Cocuk onunde somut ornekler gormeli o yuzden kendimizden baslamaliyiz duzeltmeye…

Ilk anlattigim ornekteki okul aile birligi uyelerini dusunun okul kantininde sigara icen! Simdi "...evladim sigara kotudur" dese ne farkeder cocugu icin!!!!

Herkesi uyaramayiz, herkesi duzeltemeyiz ama elimizden geleni yaparak basliyalim. Denize minik bir tas atalim bakalim halkalar nasil yayilmaya baslayacak…

Sevgi ve saygi ile ellerinizden opuyorum. Gonul dostlarima cok cok sevgi ve selamlar.

Bu arada Konferansinizin tarihi yaklasiyor orada olup izleyebilmeyi isterdim ama mumkun olmuyor. Insallah goruntu kaydini sitede gorebiliriz.

Rabbime emanet olun.

Ozden CICEK
Creative & Decorative Painting
Dubai

www.ozdencicek.com

Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :

Sayın Özden Çiçek,

Muhterem efendim, mailinizi okuduktan sonra gördüğüm ihtişam karşısında gözlerim kamaştı. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Allah sizden razı olsun. Eğitim konusu ancak bu kadar güzel işlenebilir.

Efendim, ben eğitimi medeniyet alfabesinin ilk harfi olarak görüyorum. Aile, okul, toplum üçlüsü el ele verecek ve ortaya pırıl pırıl bir insan çıkacak. Duygusuyla, düşüncesiyle, hareketleriyle örnek olacak bir insan. Bugün bu insanın özlemi içindeyiz. Onu yetiştirecek olanların özlemi içindeyiz. Nerde büyük bir insan varsa onun arkasında bir yol gösterici, bir üstad vardır. Bugün Türkiye bundan mahrum. Onun için de elimizdeki maddi, manevi sonsuz imkanlara rağmen Avrupa kapılarında yüzsuyu döküyor, haysiyetimizi ayaklar altına alarak yalvarıyoruz. Bu ne büyük bir zillet. Bugüne kadar insanlık tarihinde en muhteşem devlet yapısına Osmanlılar sahip oldu. Çünkü her padişahın, her bürokratın, her kumandanın arkasında bir yol gösterici önder vardı. Akşemseddin Hazretleri olmasaydı, Fatih İstanbul’u alamazdı. Bugün devletin zirvesindekiler bundan mahrumlar. Sabahleyin televizyonda dünkü meclis müzakerelerini dinliyordum. Ana muhalefet partisi lideri ile başbakan arasındaki geçen konuşma beni o kadar üzdü ki gözlerimden yaş geldi. Bugün önüne gelen desteksiz olarak atıyor, tutuyor. Oysa bizim güzel örneklere ihtiyacımız var. Çocuklarımızın, gençlerimizin, hemen hepsi güzel bir örnek görememenin ıstırabı içindeler. Türkiye’de eğitim sıfır olduğu için bin bir güçlükle kurulan yuvalar kısa zamanda darmadağın oluyor. Mahkeme önüne çıkamayanlar da o cesareti bulamayanlar, o yürekliliği gösteremeyenler de Allah’ın günü birbirlerini ağır sözlerle, hakaretlerle ölümden beter hale getiriyorlar. Oysa mutluluk, huzur, sevmek, sevilmek herkesin en tabii hakkı. Televizyonlardaki dizilerde de mütemadiyen kötü örnekler, negatif tipler göz önüne seriliyor. Bir insan kalbi bu kadar ard arda gelen pisliğe, zifte, çamura, çirkefe ne kadar dayanabilir, tahammül edebilir? Biz kendi ellerimizle insanlarımızı mutsuzluğa, perişanlığa mahkum ediyoruz. Dünyanın her tarafında adına çocuk pornosu denilen o Hazret-i Adem’den beri görülmemiş iğrenç sapıklık için kanun çıkarıldığı halde bizim yetkililerimiz neyi bekliyorlar? Sabahleyin gazetede okudum. O çocuk pornolarını işleten kainatın en adi, en alçak, en şerefsiz yaratığı olan o çocuk doktorunu mahkemeye götürürlerken halk linç etmek istemiş, kurtarmışlar. Bırakın, bu kainatın en büyük şerefsizlerini, bu kainatın en büyük namussuzlarını halk linç etsin. Allah aşkına engel olmayın. Bunlar en feci şekilde gebertilmeli. Verilecek en hafif ceza ertesi günü asılıp, leşleri Kızılay’da bütün insanlık alemine teşhir edilmeli. Ne olur Avrupalı şöyle düşünüyor, Avrupalı böyle düşünüyor iğrençliğinden vazgeçelim artık. Avrupa birliği, Avrupa birliği derken hayatı yaşanmaz hale getirdiniz, yaşamayı bize zehir ettiniz. Allah da sizlere zehir etsin. Ölmeden önce birkaç çocuk pornosu sanığının linç edildiğini görmezsem gözlerim açık gidecek. Dikkat buyurun, bu şerefsizlerin, bu canavarların hepsi üniversite mezunu. Öyle bir üniversite ki orada ne eğitim var, ne öğretim var. Orada yalnız Avrupa uşaklığı, küçük hesaplar, adi çıkarlar, birbirine kazık atmalar var. Geçen yıllarda UNESCO yayınladığı bir bültende dünyada bilimsel araştırma yapılan beş yüz üniversiteyi bildirdi. Ne yazık ki bunların içinde bir tane dahi Türk üniversitesi yoktu. Utanç duydum, yüzüm kızardı. Birtakım kimseler biz Boğaziçiliyiz, Bilkentliyiz, Ortadoğuluyuz diye kasım kasım kasılırlar. Acaba UNESCO’nun bültenini okuyunca sizin de yüzünüz kızardı mı?

Sayın Özden Hanım, suyun olmadığı yerde hayat olmadığı gibi eğitimin olmadığı yerde de hiçbir şey olmuyor. Orada yaşamak sadece bir ıstırap, sadece bir çile. Ama sizler gibi yeryüzü melekleri yine de iyinin, güzelin peşinde koşuyorsunuz, yine de

“Sen yanmazsan, ben yanmazsam, biz yanmazsak
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa”

diyorsunuz. Evet efendim, her şeye rağmen el ele vereceğiz, canımızı dişimize takacağız, her köşesi ecdad kanıyla sulanan bu güzel memleketi aydınlık günlere götüreceğiz. Allah yardımcımız olsun.
Selam, sevgi ve saygıların hiç bitmeyecek olanı ile.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]