Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Güzellik bizim kendi içimizdedir.
Gönderen : Gül küçükönder
Tarih : 8/23/2019 8:59:00 AM


.
fendim merhaba,
Gönül dünyamı zenginleştirip hayata bakış açımı değiştirdiğiniz içn teşekkürler

Ben sizden tefekkür hakkında bilgi isteyecektim. Ayrıca bundan önceki sorumu vakit ayırıp cevapladığınız için çok teşekkür ederim.

Allah sizden razı olsun.

--------------------------------------------------------------------------------

Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :

Sayın Gül Hanım,

Kıymetli yavrum, düşünce insanı, diğer varlıklardan ayıran en önemli faktördür. Biz, düşüncelerimiz kadar varız. Ta eski yıllardan beri, eski Mısırdan beri hayatta en önemli yer düşünen insanlara verilmiştir. Günümüze kadar bu değerlendirmede bir değişiklik olmamıştır. Descartes, insanın varlığını düşünce olayına bağlar. “Düşünüyorum, o halde varım” der. Düşünen insanlar daima insanlık kültür tarihinde en ön sırada yer almışlardır. Eski Yunan Felsefe okulunun kapısında

“KENDİNİ TANI” diye yazıyordu. İslamda düşünceye, tefekküre en önemli yer ayrılmış, en büyük değer verilmiştir. Kur’an-ı Kerim’in birçok ayetinde “Düşünün, düşünen insanlar için büyük ibretler, büyük hikmetler vardır” buyrulur. Resulullah Efendimiz “Bir saatlik tefekkür, uzun yıllar nafile ibadetinden daha değerlidir” buyuruyor. İnsan düşünce ile özvarlığına, gerçek benliğine ulaşır. Aşık Veysel bizleri düşünmeye çağırır ve hayat olayları içinde yaşayıp ders alamayanlar o olaylardan gerekli ibreti ve hikmeti çıkaramayanlara “Yumma gözün kör gibi” der. Yunus ve Mevlana bizleri sürekli düşünmeye davet eder. Yunus,

“İlim, ilim demektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin

Ya nice okumaktır”

der. İnsanlık düşünceden uzaklaştığı nispette insanlığından da, efendiliğinden de, onurundan da kaybeder. Kur’an-ı Kerim’de insanlar sürekli olarak araştırmaya, incelemeye, tabiat olaylarından dersler çıkarmaya teşvik edilir. “Düşünenler için nice ibretler vardır” sözü sık sık tekrarlanır. Oscar Wilde, “Ben yazarken düşünürüm” diyerek bizleri tefekküre çağırır. Bazı insanlar düşünceden kaçmak için nice yollara başvururlar. İçki, sigara, uyuşturucu, müsekkinler, dedikodu, sürekli başkalarını eleştirmek, sürekli başkalarında hata ve kusur aramak, televizyondaki dizileri takip etmek, kendini haddinden fazla yiyip içmeye, giyip kuşanmaya vermek. Paraya taparcasına bağlanmak bunlardan birkaçıdır. Yunus Emre birçok şiirinde başkalarını eleştirmek, dedikodu yapmak üzerinde ince ince durur. Ve bunların insanları kendi aslından, kendi özünden, kendi iö varlığından uzaklaştırmak suretiyle onlara en büyük kötülüğü yaptığını söyler. Biliyorsunuz, Yunus’un dönemindeki Türkçede “kakımak” boş konuşmak, fuzuli konuşmak, sürekli başkalarını eleştirmek, insanlarda daimi olarak hata, kusur aramak manalarını kapsar. Yunus, bu suretle kendi kendimize kıydığımızı, kendi öz varlığımızı zedelediğimizi ne güzel anlatır:

“Kakımak olaydı ger
Muhammed de kakırdı
Vara yoğa kakırsın
Sen derviş olamazsın”

der. Bazen düşünürüm de insanlar, sadece Yunus’un şu birkaç mısraını okuyup, uygulasalar nice güzelliklere ulaşırlar. Onlara nice güzel manevi yollar açılır.

Hayatta, mutlu veya mutsuz eden hep kendi düşüncelerimizdir. Akşam yemeklerini Hilton’un, Sheraton’un, Çırağan Sarayının kral dairelerinde viski eşliğinde yiyen nice çiftler vardır ki mutsuzlukları, huzursuzlukları ayan beyan yüzlerinden okunur. Birbirlerini seven, birbirlerinin ellerini sevgiyle, saygıyla, heyecanla tutan nice kimseler vardır ki dağ başındaki bir göz gecekondularında mutluluğu, yaşama sevincini, aşkın güzellini bir özsu gibi damıtırlar. Çünkü onlar tefekkür ederler, çünkü onlar varoluşun özünü kavramışlardır. Çünkü onlar birbirlerini seviyorlardır. İnsan, Allah’la beraber olduğu zaman zindanda bile olsa saraydadır. Altın karyolalarda yatsa, en lüks saraylarda otursa, eğer Allah’tan uzaksa mutsuzdur, huzursuzdur.

Kıymetli yavrum, tefekkür konusunda yazılacak, söylenecek o kadar çok şey var ki şimdilik sohbetimize nokta koyalım ve çok sevgili yavrumdan gelecek yeni mailleri bekleyelim.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan
Rahmet ve Şefaat Gani Gani Onun ve Hakka Göçen Yakınlarının Üstlerine Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]