Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Zafer, zafer benimdir diyenlerindir
Gönderen : Ömer Erkul
Tarih : 5/27/2007 2:14:28 PM


Sayın Hocam,

 

Sayın Miray Asyalı'nın tespitlerine ben de katılıyorum.Gerçekten toplumsal bir cinnet geçiriyoruz.Bunun en büyük nedenlerinden biri sizin de belirttiğiniz gibi televizyon yayınları.Türkiye'de insanlar günde ortalama 4,5 saat televizyon seyrediyormuş.4,5 saatle dünyada Amerika'dan sonra ikinci sıradaymışız. Zaten iş,uyku,yemek vs gibi şeyleri çıkardıktan sonra insana  ne kadar zaman kalıyor ki tam 4,5 saatimizi mutsuzluk,ahlaksızlık,şiddet makinesinin karşısında geçiriyoruz.Bu insanın kendisine yaptığı en büyük kötülüklerden biri değil midir?

 

Daha geçen günlerde 6 kardeşimiz bu ülke ve bizler için şehit oldu.Her gün bir şehit haberi alıyoruz.Ülkemiz  büyük bir iç savaşa doğru sürükleniyor.Bu kadar sorunumuz varken televziyonlarda sadece şiddet içerikli,Sodom ve Gomor'daki ahlaksızlığı artmayacak diziler ve filmler,gerçek dışı haberler ve magazin programlarından başka ne var?Buna dur diyecek bir insan da ne yazık ki göremiyorum.

 

Şehit kardeşlerimizle ilgili gazeteci Yılmaz Özdil tarafından yazılan bir yazıyı aktarmak istiyorum.Allah hiç bir aileye bu acıyı yaşatmasın.Herkesin okuması gereken bir yazı olduğunu düşünüyorum.


*****


Saat 10 civarı falan... Telefon...
"Yılmaz?"
"Evet?"
"Ekrem ben... İzmir'den."
"Vaay, ağabey hayırdır?"

Aynı muhitin çocuğuyuz. Kardeşi, üniversiteden arkadaşım. Ekrem ağabey, bizden 7-8 yaş büyük... Hayli oldu, görüşmeyeli.
"Şırnak'ta 5 şehit varmış."
Gazeteciyiz ya...
"Maalesef ağabey, mayın."
Sesi kırılıyor aniden.
"Tolga orada..."
Oğlu.
Ağlıyor kapı gibi adam... Belli ki o ana kadar zor tutmuş kendini, boşalıyor, ağlıyor...
"Var şehitlerin arasında ismi?"
Çok soru duydum da... Bu kadar ağırı...
Gırtlağım düğüm.
Tolga...
Gözümün önüne geliyor hergele.
Okumuyordu kız peşinde koşmaktan, hatırlıyorum... Demek asker, Şırnak'ta.
Baba İzmir'de.
Ben çaresiz.
Geveliyorum, saçma sapan,
"bilmiyorum ağabey, henüz isimler açıklanmadı, sen sağlam dur, o yoktur inşallah."
Diyorum ama... Utanıyorum verdiğim cevaptan aslında... Bu kadar arsız bir temenni olabilir mi? Tolga değilse, Hasan, Hasan değilse, Murat... İlla ki, bir babanın evladı... İlla ki, bir ananın kuzusu... "İnşallah seninki değildir" denebilir mi? Diyorum.
Yerin dibine geçerek...
"Öğrenirsen, arar mısın?" diyor.
Biraz daha saçmalıyorum... Kapatıyoruz.

 

Sigarayı bırakmam mümkün değil.

 

Saldırıyorum hemen, oraya buraya. Yok. İsim yok. Bir yandan da, düşünmek istemediğim durumu, düşünüyorum... Ya Tolga'ysa... Ne diyeceğim yani, telefon açıp? Ne diyor acaba, şehit ailelerinin kapısını çalan komutanları? Kaç bin defa yaşadılar bu durumu...
"Vuruşmak daha kolay, inan" demişti bir subay bana,
"analar, o haberi duyunca, öyle bir bakar ki sana, o gözleri ömrünün sonuna kadar unutamazsın..."
Hiç anlamamışım ne demek istediğini, bu ana kadar... Öküz gibi dinlemişim meğer.

 

Saat 12.45...
Şehit sayısı, 6'ya çıktı.
Saat 13.33...
Anadolu Ajansı duyurdu. Başbakan, "5" askerimizin şehit olması nedeniyle Genelkurmay Başkanı'na başsağlığı mesajı göndermiş.
Şehit 6... Başsağlığı 5.
Evlatlarımızın öldürülme hızına bile yetişemiyorlar... İsimler hâlâ yok.
Bir umut, haber kanallarını zaplıyorum...
Cannes film festivali var, bir tanesinde.
Öbürü, borsanın hacmini anlatıyor.
Saat 13.55... 14.07... 14.23...
Çalmasın diye dua ediyorum. Çalıyor.
Bu sefer yenge.
Baba atmış kendini sokağa, dayanamamış beklemeye. Ana yüreği sarılmış telefona.
"Var mı?"
Nasıl çıktı ağzımdan, bilmiyorum...
"Yok abla, ben de tam sizi arayacaktım, şükür ki yok, isimler hep başka."
Bir çığlık ki, anlatamam.

 

Ekrana oturuyorum...
Parmaklarım hiç olmadığı kadar dermansız, tuşlar hiç olmadığı kadar ağır.
Gözüm televizyonda... Hayat, lay lay lom arkadaşlara... Hiçbir şey olmamış gibi.
Umursamaz. İlgisiz... Neşeli hatta.
İsimlerden ses seda yok. Tek bildiğimiz, 6 koçumuz daha düştü. Rakamdan ibaret...
Kaç bin baba bekliyor acaba şu anda? Kaç bin ana? Eş, nişanlı, sevgili? Böylesine bir utançla yazı yazmadım bugüne kadar...
Aklım yalanımda... Kulağımda çığlık.

 

Ve, saat 15.05... Tolga yok, Vedat var.
Vedat Dayıoğlu,
Antalya.
Bayram Bolat, Konya.
Atıf Günkan, Niğde.
Bekir Çakır,
Adana.
Mahir Yıldırım,
Aydın.
Samet Kırbaş,
İstanbul.

 

Kulağımda çığlık.

 

Hürmetlerimi ve sevgilerimi sunar,ellerinizden öperim

Ömer Erkul


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Zafer, zafer benimdir diyenlerindir Yazan Ömer Erkul
Cvp: Zafer, zafer benimdir diyenlerindir Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]