Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Hayat bir okul, biz o okulun ebedi öğrencileriyiz.
Gönderen : "Biri"
Tarih : 8/26/2019 12:44:54 PM


.
Efendim,

Siz öğrencilik yıllarınızda nasıl çalışırdınız? Bana nasıl çalışıp, başarılı olabileceğimin ipuçlarını verebilir misiniz?

Hürmetle ellerinizden öperim.

Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
------------------------------------------------------------------
Sayın “Biri”,

Kıymetli yavrum, sakın benim yaptıklarımı yapma. Çünkü benimki gibi bir talebelik hayatta görülmemiş. İftiharla, hem sınıf birincisi, hem okul birincisi olarak sınıfımı geçerdim. Tatile çıktığımızın ilk günü yeni sınıfımın kitaplarını alır, çalışmaya başlardım. Bir tek gün çalışmalarıma ara vermezdim. Okul başlardı. Daima ilkokuldan okuduğum fakültelere kadar hep ön sırada otururdum. Hoca sınıfa girerken bütün dikkatimi verir, dış alemle ilgimi keserdim. Bütün varlığımla tabir caizse bütün hücrelerimle hocamı dinlerdim. Dersi, derste öğrenirdim. Zaten yazdan hazırlıklıydım. Eve gelir yemeğimi yer, tiyatroya giderdim. Benim gençlik yıllarımda tiyatro bir üniversite gibiydi. Hayatı, insanları anlatan bir muhteşem üniversite... Karl Ebert, Avrupa’nın en büyük rejisörü idi. İsmet Paşa onu büyük fedakarlıklarla getirtti. Ve o da muhteşem bir tiyatro meydana getirdi. Eşi, emsali olmayan bir tiayro. Akşam, tiyatroya gideceğim diye evde abdest alırdım, tiyatro kaoısından Besmeleyle girerdim, okuldaki bütün dikkatimi tiyatroyu izlerken gösterir, kelime kaçırmazdım. Benim için o zamanki tiyatro üniversitenin de üzerinde muhteşem bir dergahtı. Bizi hayata hazırlıyordu. Yaşamanın, varoluşun güzelliklerini görmeye hazırlıyordu. Sonra eve gelir, tiyatro eleştirisi yazar, okulun duvar gazetesinde yayınlardım. O muhteşem tiyatro, ne yazık ki ehil olmayan, liyakatı bulunmayan, hayattan uzak, kültürsüz insanların eline geçti. Ve beş paralık kıymeti kalmadı. Bu tiyatrodan sadece utanç duyuyor, önünden bile geçmiyorum.

Sevgili yavrum, ne talebeliğimde, ne sonrasında beş dakikamı bile boş geçirmedim. Şimdi yetmişbeş yaşındayım. Günde yirmi saat çalışıyorum. Hani bunları sorduğun için yazdım. Bana deli de diyebilirsin. Saygıyla karşılarım. Görüyorsun ki ben çok farklı bir insanım, dileyen beğenir, benden birşeyler öğrenmeye çalışır. Yahut bazıları gibi bırak onu canım, o uçuk, kaçık bir adam der. Bu değer yargılarının ikisi de benim dışımda. Benim tek amacım son nefesimi verinceye kadar kendimi yetiştirmeye, insanlara faydalı olmaya çalışmak. Gerisi beni hiç ilgilendirmiyor.

Sevgili yavrum, sitemiz her zaman maillerine açık. Sana selam, sevgi ve saygıların en içten gelenini sunuyorum. Allah feyzini artırsın...

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]