Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Hayat sahnesinde herkes kendi rolünü oynuyor, biz kendi yolumuza bakalım.
Gönderen : Sabri Babadan Mektup
Tarih : 8/30/2019 12:08:00 PM


.
SABRİ BABADAN MEKTUP
HAYAT DENİLEN SAHNEDE HERKES KENDİ ROLÜNÜ OYNAR, BİZ KENDİ YOLUMUZA BAKALIM
Efendim,
Biz bu dünyaya imtihan olmaya geldik. İşte hep o bahsetttiğiniz negatif isimli kimselerin hepsi imtihan masasında bize soru soran görevliler. Hepsi kendi branşına göre bizi imtihan ediyor. Kimisi iftira ediyor, kara çalıyor, kimisi laf taşıyor, kimisi densiz, münasebetsiz, kimisi kabalık örneği. Kimisi sizi tahakküm altına almak isteyen firavun taslakları... Bütün bunlar ve daha niceleri (günlerce sayabiliriz) bizi imtihan etmek için imtihan masasında yer almışlar. Niye hayret ediyorsunuz?

Bir sinemaya gidiyorsunuz. Sahneye bir sanatçı geliyor, kraliçe rolünü oynuyor. Bir sanatkar geliyor hizmetkar, bir sanatkar geliyor, fahişe rolünü oynuyor, kimse hayret etmiyor. “Biz” diyorlar seyredenler “buraya film seyretmeye geldik”. Gayet tabi herkes kendi rolünü oynayacak. Ama biri çıkıp iftira atarak, biri çıkıp kara çalarak, biri çıkıp ekmeğimizle oynayarak, biri çıkıp yalan söyleyerek bizi imtihan ediyorlar. Biz ne yapıyoruz? Feryadı basıyoruz. Olur mu böyle, olur mu diyoruz. Olur ya kardeşim, el oğlu veya el kızı çıkıp da bizi baklavayla, su böreğiyle, buz gibi bir karpuzla imtihan edecek değil ya. Hepsi kendi branşında bizi sorgulayacak. Olay bu efendim.

Kenan Rıfai Hazretleri “Siz seyrancısınız, seyranınıza bakın” dermiş. Öyle sultanım, hayat oyunu tıpkı bir sinema salonu gibi. Efendi, kültürlü, görgülü bir sinema seyircisi nasıl hareket ederse biz de öyle yapacağız. Perdedeki görüntüye göre acaip sesler çıkaran bir seyirciyi öbür efendi seyirciler nasıl ayıplar, kırarsa biz de mi aynı duruma düşelim? Bu gibi durumlarda rahmetli babaannem “Yavrum, kış kışlığını, puşt puştluğunu yapar” derdi. Olay, geniş bir perspektiften mütalaa edilirse bizim karşılaştığımız durumlar da aynı değil mi?

Önemli olan yaşadığımız sürece olayları efendi bir sinema seyircisi gibi gözlemlemek. “Sen seyrancısın, seyranına bak”. Şimdi size soruyorum, kainata gelen hangi insan, bu sınavlardan uzak kaldı. Bazıları sanıyorlar ki kötülük hep bu çağda. Oysa Yunus’un, Mevlana’nın yaşadığı çağda da aynı negatiflikler vardı. Bir şiirinde Yunus, insanların zulmünden el’aman demiş olmalı ki

“Bu dünya dopdolu kalleş

Herbirinden bir ses gelir

Hakkı gerçek sevenlere

Cümle alem kardeş gelir”

diyordu. Kainatın gelmiş, geçmiş ve gelecek en büyük, en güzel, en yüce insanı Resulullah Efendimiz bile o imtihanlardan müstağni kalmamıştı.

Muhterem efendim, bilmem anlatabiliyor muyum, durum bu. Rahmetli babaannem olgun, kamil, arif, zarif bir insanı anlatırken “Yavrum” derdi, “o, kırk puşttan kırk muşta yemiş”. Biz, yaşadığımız sürece gerçek hayatta gazete sayfalarında, televizyon ekranlarında nice alçaklıklar göreceğiz ama biz yine de tertemiz, pırıl pırıl bir kağıt beyazlığında hayatımıza devam edeceğiz.. Başkaları şunu yapmış, bunu söylemiş. Yapar da, söyler de, bundan bize ne? Sinemada da öyle değil mi? Her sanatçı kendi rolü neyse onu oynuyor. Kimse kimsenin rolüne karışmıyor.

Allah cümlemize tertemiz bir hayat yaşayıp, iman ile çene kapamayı nasip etsin.

Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
Selamlar, esenlik ve huzur içinde geçecek cumalar.
Yarın (1 Muharrem Cumartesi) başlayacak yeni hicri yılınız da hayırlı, uğurlu olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]