Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Rahmetli Samiha Ayverdi'nin vasiyetinden...
Gönderen : Çiğdem
Tarih : 10/13/2019 9:02:41 PM


.
Aziz Büyüğüm, Çok Değerli Dostlar,

Hayırlı, güzel bir gün dileğiyle hepinizi selamlıyorum.

Bugün Rahmetli Sâmiha Ayverdi Hanımefendi’nin bazı notlarını paylaşıyoruz.

Saygı ve sevgilerle…

Ç. S. Gürel

Samiha Ayverdi’den

“İnsanlar, kendi hayatları binâsının mimârıdırlar. Bu binâyı kurmak husûsunda gösterecekleri ustalık veya acemilik, onları mes’ud veya bedbaht eyler. Gayret et ki, hayâtını kurarken sana saâdet ve huzur getirecek iyilik, güzellik, hak, hakîkat ve fazîlet malzemesini kullanmak hünerini gösteresin.”

Samiha Ayverdi.(Vasiyetinden)...

Samiha Ayverdi’den Annelere:

Çocuk yetiştirmenin âileye yüklediği mesûliyetler arasında hiç şüphesiz büyük pay anneye düşmektedir. Bu mesûliyetler arasında ilk göze çarpan çocuğa tuvalet terbiye ve âdâbı kazandırmaktır. Çocuk, anasının işleyip pekiştirdiği bu terbiyeyi iyice benimseyinceye kadar onu tâkip etmek annenin vazifeleri cümlesindendir. Öyle ki, çocuk artık kendi başına tuvalete girmeye başladığı zamandan itibâren anası dört gözle onu kollamaya mecbûr sayılır. Tuvaletten sonra nasıl temizlendiğini, ellerini hakkıyla yıkayıp yıkamadığını ve klozeti temiz bırakıp bırakmadığını kontrol etmedikçe çocuk bu titizliği kazanamaz.

Yazlık evimizde bir komşu kızı ile salıncakta kolan vurduğumuz sırada ileri geri gidip gelen salıncakta sallanırken kızın çamaşırından çıkan pis koku beni öylesine rahatsız etmişti ki…

Meğer kızın annesi mutfak işlerinde gayet mâhir bir hanım imiş. Yaptığı birbirinden lezzetli yemeklerle hem kocasını hem de çocuklarını memnûn eder, ama ana olarak çocuklarını temizliğe alıştırmak yolunda aslâ gayret göstermezmiş.

xxx

Evlerde hizmetkârların oldukça bol olduğu zamanlarda tuvaletlerinde büyük mermer alaturka taşları vardı. Fakat zamanla bu koskoca taşlar sararır ve temizlenmesi gerekirdi. Büyükannem bu işi kimseye bırakmaz ve burnunu bir tülbentle örterek, kezzaba uygun bulduğu ölçüde su katarak taşları ıslatır ve gene birkaç dakika sonra su ile yıkayıp mermerleri zedelemeden temizlerdi. Ve gene büyükannem bize: “ Tuvaleti temiz olmayan kadına temiz denmez,” diyerek sözü kesip atardı.

XXX

Nezle gibi hafif fakat sâri hastalıklı iken kimseye yaklaşmamak hele aslâ öpüşmeye teşebbüs etmemek bir terbiye ve muâşeret gereğidir. Annelerin bunu çocuklarına öğretmesi lâzımdır.

Davet edilen yere, verilen saatten ne çok evvel, ne de geç gitmemek lâzımdır.

XXX

Bir de çocuklara sofra âdâbı hakkında bazı öğütler verilmesi icap eder. Âile ile sofraya oturan çocuğun yemeğin ortasında fırlayıp etrafta dönüp dolaşması hem ayıp hem de abestir. Onun için âile ile sofraya oturan çocuk, gene büyüklerle beraber sofradan kalkacağını bilmelidir.

XXX

Annelerin, çocuklarına, yalanın üstlerine tatlı ve rengârenk maddeler sürülmüş bir acı şekere benzediğini, iç bulandırıcı ve bünyeyi ifsâd edici olduğunu, hoş misâl ve hikâyelerle îzâh etmesi lâzımdır. Öyle ki arkadaşını aldatmak isteyen çocuğun, karşısındakini değil, kendini aldattığını anlatarak onu mahcup olmaktan kurtarması gerekmez mi? Yalan, her ne kadar: ‘Sus!’ da desek, aslâ dili tutulamayan bu şâhit, ne yapıp edip gene doğruyu ortaya dökerek yalancıyı hem rezil hem de mahcup eder.

XXX

Çocuk, evinde yani âilesi çevresinde mazbut, geçimli, nâzik ve dürüst kimseler gördüğü takdirde, kendisi de bu örneklere benzemekle bir derûnî haz, hattâ gurur duyar. Şu halde iş gene anada babada başlamış sayılır. Hulâsa çocuğun kazanacağı tavır, oturup kalkma, yemek içmek, büyüklere karşı tutumu, gene örnek alacağı âile efradını taklit ile başlar ve yürüyüp gider.

SÂMİHA AYVERDİ

18 Ocak 1986

1. Davet edildiğimiz yere çağrıldığımız saatten ne çok evvel ne de çok geç gitmemeye gayret etmeliyiz.

2. Misâfirlerimize ikram esnâsında pasta tabaklarına çörek börek gibi ikram maddelerinin konulmamasına ve misâfirlerin önüne boş tabak vererek ev sahibinin ikrâmı hâvi servis tabağını tutarak misâfirin istediği miktarda almasını bilmemiz gerekir.

3. Nikâhlara, doğum tebriklerine küçük çocuk götürmemiz ayıptır.

4. Çocuklarımızın büyüklerine saygı göstermelerine dikkat etmemiz şarttır. Bu sûretle çocuklarımıza istikbâlleri için ciddî ve müessir bir yatırım yaptığımızı bilmemiz lâzımdır. Bugün evlatlarımıza gevşek ve zayıf davranacak olursak onlara dostluk değil, düşmanlık ettiğimiz bilmek gerek.

5. Çocuklarımızın behemehâl ana-baba hâkimiyetini hissetmeleri ve başıboş kalmadıklarını idrak etmeleri kendi menfaatleri îcâbıdır. Zîra çocuk ebeveyni tarafından sahiplenilmiş ve bir otoritenin teminâtı altında olduğunu bilmiş olursa ancak o zaman mesud olur.

6. Çocuğun her çeşit kaprisi yerine getirilmez. Ama mâkul isteklerine de hayır denmez. Çocuğu itaate ve peki demeğe alıştırmak, evlatlarımızın geleceği için ve hayat boyu karşılaşabilecekleri zorlukları yenmeğe, onlara şuurla sabretmeğe ve tahammül etmeğe alıştırmak olduğundan bu disiplinin onun şahsi hudûduna tecâvüz olmayıp bir karakter şekillenmesine yardım demek olduğu unutulmamalıdır.

7. Âilenin, evladların maddî yapısına gösterdiği ihtimamı, manevi yapısına da göstermedikçe analık-babalık vazifesini tam yapmış olamaz.

Türkiye’de bütün dünyaya da yetişmiş insan tipini cemiyete hakîm kılmak için, işe âile ocağından başlanacağını unutmamak îcâb eder.

SÂMİHA AYVERDİ
Allah Gani Gani Rahmet Eylesin.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]