Konu : Dünyanın en zor işi: Çocuk yetiştirmek.
Gönderen :
"Bir Okur"
Tarih :
10/25/2019 8:33:56 AM
.
Sevgili efendim,
Allah nasip ederse, Nisan ayında bir bebeğimiz dünyaya gelecek. Diğer iki yavrumuzu iyi yetiştiremedik. Çünkü o zamanlar bizim yetiştirilmeye ihtiyacımız varmış... Şimdi ergen çağlarına geldiler. Onlarla başetmekte zorlanıyoruz. Nasipse yeni doğacak yavruyu eğitmeye şimdiden başlamak istiyoruz.
Bize ne tavsiye edersiniz? Ne yapalım, nasıl başlayalım?
Yardımlarınızı esirgemeyeceğinizi umuyoruz. Ellerinizden öperim...
Sabri Baba'dan Cevap:
----------------------------------
Sayın Okuyucum,
Dünyanın en güç, en çetin işi çocuk yetiştirmektir. Her şey bunun yanında önemsiz kalır. Bunun için önce evde karı koca arasında sevgiye, saygıya, karşılıklı yardımlaşmaya dayanan bir hava oluşmalı. İki taraf da birbirine karşı çok dikkâtli, çok edepli, çok saygılı davranmalı. Ben, kırk dört yıllık evliliğimde bir kere Rânâ Hanım’ın önünde ayak ayak üstüne atmadım. Bir kere ondan su istemedim. Çocuğa yapamayacağımız şeyleri söylememeli, yerine getiremeyeceğimiz vaadlerde bulunmamalıyız. Daima çocuğumuza saygılı olmalıyız. Japonlar kendi çocuklarına bir hükümdara nasıl davranılırsa öyle davranırlar. Ama asla onları şımartmazlar. Bir anne babanın çocuğuna karşı yapacağı en büyük kötülük onu şımartmaktır. Şımarık büyüyen bir çocuk kadar hayatta tehlikeli hiçbir şey yoktur. Ne yazık ki bugün Türkiye’de, en sosyetik aileden varoşlara kadar çocuk bir put gibi yetiştiriliyor. Anne baba ne yazık ki çocuklarına tapıyorlar. Bugün Türkiye’de üçüz bir tanrıya inanılıyor: 1- para, 2-çocuk, 3- mevki, makam. Önce bu pis, bu iğrenç hastalıktan kurtulmak lâzımdır. Çocuk eve geliyor, annesinin önüne koyduğu yemeği beğenmiyor. Bir firavun namzedi gibi “ben bunu yemem” diyor. Anne, yani modern “köle İsaura’lar” derhal telefona sarılıyorlar. Çocuk ne emrederse pizza, hamburger, kola hep o sipariş ediliyor. Hangi evde kola varsa, ne o anne babadan, ne de o evlâttan hayır gelmez. Allah böyle ailelerin şerrinden bütün insanlığı korusun. Evde ne pişerse çocuk onu yiyecek. Beğenmiyorsa aç kalır, sofrayı terkeder. Bunlar belki çok basit gibi görünen durumlar. Ama yeni firavunlar böyle yetişiyor, böyle yetiştiriliyor. Karı koca kesinlikle birbirine yalan söylememeli, sonunda ölüm de olsa doğruyu söylemekten çekinmemelidir. Hayat sandığımızdan çok daha ciddi, çok daha önemli bir olaydır. Ona göre davranmak gerekir.
Geçen yıl televizyonda bir program seyretmiştim. Bir Konyalı mühendisin kızı oluyor. Arkadaşları tebrike gidiyorlar. Baba, son derece saygılı, son derece edepli oturmaktadır. Arkadaşları takılıyorlar, “Aman” diyorlar, “biz ilkokulda beraber okuduk, bu teşrifatlara ne lüzum var?” Mühendis cevap veriyor, “Arkadaşlar” diyor, “kızım olduğu gün ben Allah’a söz verdim. Kızımın çok edepli bir hanımefendi olmasını Allah’tan diledim. Şimdi ben kendim edepli olmalıyım ki, kızım da bana bakarak edepli olsun. Sohbet, bu minval üzere gidiyordu. Çok heyecanlandım. Aylarca bunu düşündüm. O Konyalı mühendise karşı içimde büyük bir saygı duydum.
Sevgili okuyucum, şimdilik bu bir başlangıç. İleride olaylar geliştikçe ona göre gerekenler yapılır inşallah.
Selâm, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|