Konu : Ermeni yasasını kabul edenler aslında kendi suçlarını örtbas etmektedirler.
Gönderen :
Hanefi Sancar
Tarih :
10/30/2019 9:07:41 AM
.
ERMENİ YASASINI KABUL EDEREK BİZİ ELEŞTİRMEYE KALKANLAR ASLINDA KENDİ SUÇLARINI ÖRT BAS ETMEKTEDİRLER, HEPSİNİ ŞİDDETLE KINIYORUZ
Mektup-Cevap
Efendim,
Site müdavimi bir arkadaşımızın Fransız (ve ABD) Meclisince alınan bir karar hakkındaki düşüncelerinize ilişkin olarak ""namussuzlar güruhuna hakettikleri muammeleyi gösterelim" derken her zamanki gibi isabetli yönlendirme yapıyorsunuz.Tepkimizin şiddeti ve devamlılığı inşaallah arzuladığımız sonucu verir. Allah sizden razı olsun.
Akşamdan itibaren, bu ülkenin evlatları , hangi firmaların, hangi malların, hangi hizmetlerin Fransızlara ve ABD'ye ait olduğunu birbirlerine her türlü yolla bildiriyor, bildiklerini paylaşıyorlar çok şükür. Bu duyarlılık gerçekten etkileyici. Menfur karar bir ölçüde beklenen bir gelişme olsa da kısmen şaşkınlık yaratttı gibi. İnanın ben hiç şaşırmadım. Söz konusu ülke Fransa, millet de Fransızlar olunca bu kararı yadırgamadım. Şöyle ki; Birinci Cihan Savaşında Anadolu Ermenilerini , asırlarca birlikte yaşadığı Türklere karşı kışkırtan,örgütleyen ve silahlandıran Fransa değil mi idi? Tarihi kaynakların araştırılması sonucu, Ermeni kargaşası ve Ermeni zulmünün müsebbibi olarak Fransa çıkmıyor mu? Gerek milli, gerek tarafsız kaynaklar Türk-Ermeni çekişmesinde Fransa parmağını işaret etmiyor mu? Bunu en iyi bilen Fransa, tarih önündeki sorumluluğunu ve suçluluğunu buna benzer girişimlerle kamufle etmeye çalışmaktadır. Neticeten; hiç şaşırmamak gerekir diye düşünüyorum. İşaret ettiğiniz yönde organize olabilirsek bu rezilliği milli tepki akımına dönüştürebiliriz diye düşünüyor saygılarımı sunuyorum.Allah'a emanet olunuz.
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
-------------------------------------------------------------------
Sayın Hanefi Bey,
Efendim, önce saygılarımı sunar, milli bir konuda gösterdiğiniz hassasiyet için çok teşekkür ederim. Allah sizden razı olsun. Açık söyleyeyim bu gibi milli konularda hassasiyet göstermeyen, gösterilen genel duyarlılığa iştirak etmeyenin ben kanından, sütünden, şerefinden, namusundan haysiyetinden şüphe ederim. Bu mübarek vatan nice vatan evladının hayatının baharındayken şehit düşerek bize bıraktıkları mukaddes topraklardır. Üç kuruş mukabilinde bu vatan toprağını ne idüğü belirsiz kimselere satanların ve sattıranların da kanından, sütünden, şerefinden, namusundan şüphe ediyorum. Şu anda bu satırları yazarken karşımda Çanakkale Harbinde şehit düşen iki tane masum temiz Anadolu çocuğu duruyor. Üstelerindeki kıyafet beni kaçıncı kez ağlatıyor. Şu anda gözlerim yine yaşlı. Evet, o melek gençlerin giyecek elbiseleri yoktu, yiyecek ekmekleri yoktu. Ama kalplerinde Uhut Dağı gibi bir iman taşıyorlardı. O imanla düşmanı perişan ettiler, rezil kepaze ettiler. Analarından doğduklarına pişman ettiler.
Daha dün denecek kadar yakın bir mazide Fransızlar Cezayir’in tertemiz çocuklarına ne zulümler ettiler, ne işkenceler yaptılar, makatlarından hortumla tazzikli su vererek bütün iç organlarını parşçaladıklarını kainat biliyor. Şimdi bu şerefsiz yüz altı mebus müsveddesi Fransız tarihine, Fransız kültürüne Fransa’nın asırladır süren özgürlük mücadelesine ihanet ederek bu rezil kararı aldılar. Yarın kendi çocukları bu namussuz insanların mezarlarına işeyecekler. Biz de yediden yetmişe, kadın, erkek demeden köylü, kentli demeden tavır almak mecburiyetindeyiz. Bu boykotlara riayet etmeyen olursa gazeteyle, televizyonla onları lağımdaki pislik gibi teşhir etmek herkesin boynunun borcu olsun. Bu boykota katılmayan herkes alçaktır, şerefsizdir, namussuzdur.
Hanefi Bey, benim çocukluğum Ankara’da geçti. Hacı Doğan mahallesinde oturuyorduk. Mahallemizde birçok Ermeni aile vardı. Onlarla o kadar güzel bir diyaloğumuz vardı ki biz onların, onlar bizim dini bayramlarımızı kutlar, birbirimize sevgimizi, saygımızı, bağlılığımızı sunardık. Komşu Sürpik teyze beni kendi çocuğu gibi çok sever, hergün içtiği iki paket sigarayı bana aldırırdı. Ben de Sürpik teyzeyi ikinci annem bilirdim, bir dediğini iki etmezdim.
O sene Ramazan ağustos ayına rastlamıştı. Sürpik teyze bana sigara aldırmıyordu. Merak ettim, gittim sordum, “Teyzeciğim dedim sigarayı bıraktın mı?” “Hayır yavrum dedi bırakmadım, komşularımız bu sıcakta o kadar zorlanıyorlar ki oruç tutmak için, ben, o mübarek insaların yüzlerine bakarak sıgaramın dumanını üfürecek bir insan değilim. Böyle yaparsam dünyanın en şerefsiz insanı ben olurum.”
İlkokuldaydık. Sınıfımızda Horopsima isimli bir kız vardı. Yeşil gözlü, kızıl saçlı, çok güzel bir çocuktu. Gelin kulağınıza söyleyeyim; o benim ilk aşkımdı. Ermeni arkadaşlarla beraber top oynardık. Hele Karakin isimli bir arkadaşımız vardı futbolunu seyretmeye doyum olmazdı. Sonra Karakin meşhur bir terzi oldu. Kızılay’da Yenişehir İşbankasının arkasında atelyesi vardı. Çok güzel dikiş dikerdi. Ben de ona elbise diktirirdim. Bir kardeş gibiydik. Aklımıza birşey gelmezdi. Ama sonra birileri Ermenileri bize düşman etti. Buyurduğunuz gibi bunların başında Fransızlar geliyordu. Kaç tane büyükelçimizi şehit ettiler. Maltepe’de birçok sokak şehitlik gibidir. Onların ismini taşır. Bunlar hiç nazar-ı itibara alınmıyor. Yüzaltı tane manyak adam kendi tarihlerine en büyük ihaneti yaparak o rezil kararı alıyorlar. Şimdi bizim boykot kararı almamız ve buna katılmak istemeyenleri uyarmamız en doğal hakkımız değil mi? Tabi bu boykot Fransızlarla işbirliği yapan müesseseleri de içine alıyor. Eğer onlarda zerre kadar milli duygu, milli haysiyet varsa zaten kendiliklerinden Fransızları kovarlar. İşyerlerini kapatırlar. Fransa’ya ne kadar gezi tertiplendiyse hepsi iptal edilmeli, başka ülkelere gidilmelidir.
Efendim, gösterdiğiniz hassasiyetten dolayı tekrar teşekkür ediyor, en samimi duygularımla heyecanınıza katılıyorum. Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|