Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : İnsanlara bâr olma, yar ol.
Gönderen : Cansu Uyar
Tarih : 11/26/2019 3:12:36 PM


.


Sevgili Sabri Hocam,


Erzurum'da okurken bir hocamız bize bir fıkra anlatmıştı. Bir gün Temel ile bir profesör kayıkta deniz turu yapıyorlarmış. Profesör Temel'e : "Sen sosyolojiden anlar mısın?" diye sormuş. Temel : "Hayır hocam bilmem." demiş.


Profesör bu cevabın üstüne Temel'e hayatının %20'sinin gittiğini söylemiş. Temel bunu önemsememiş ve yoluna devam etmiş. Profesör birazdan Temel'e psikolojiden anlayıp anlamadığını sormuş. Temel buna da hayır cevabını verince profesör şaşkın bir şekilde Temel'in hayatının %30'u gitti demiş. Temel bunun üzerine biraz bozulmuşsa da belli etmemiş.


Profesör zamanla Temel'e bazı bilim dallarını sormuş ama Temel'den istediği yanıtı alamayınca Temel'e hayatının yarısından fazlasının gittiğini söylemiş.


 


Biraz sonra denizde oluşan yoğun dalgalar ve fırtına sebebiyle korkan profesör Temel'e :"Ne oluyor bir sorun mu var?" diye sormuş. Temel şaşkın şaşkın profesöre dönmüş ve "Yüzme bilmiyor musunuz hocam?" diye sormuş.


Profesör "hayır" cevabını verince Temel "Hocam" demiş, "o zaman sizin ömrünüzün tamamı boşa gitti."


Hocamız bu fıkranın üstüne hiç kimseyi bildiklerinizle üstünlük taslamayın demişti. Çünkü herkesin bildikleri kendince önemli ve saygı duyulması gerekir. Kimsenin kimseye bildikleriyle ukalalık yapmaması gerekir. Bize bunun dersini veren hocamızı da saygıyla anıyorum. Sevgili hocam ellerinizden öpüyor, kalbimdeki en temiz sevgi parçacıklarını size gönderiyorum.


Sevgiler, Saygılar...


--------------------------------------------------------------------------------


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :


Sayın Cansu Uyar,


Kıymetli yavrum, gönderdiğin mail, orda anlattığın temel hikayesi bana Yunus’un dilimden düşmeyen mısraını hatırlattı:



“Tehi görme kimesneyi


Hiç kimesne tehi değil”



Değerli yavrum, dünyada herkesin birbirinden öğreneceği pek çok ders var. İlkokul ikinci sınıftaydık. Kıraat kitabımızda bir hikaye okumuştum. Yunus’un harikulade güzel mısraı o zaman hayalimde şekillenmişti. Bir profesör, sobasını yakmak ister. Soğuk bir kış günü. Üşüyor, titriyor. Görür ki evde kibrit kalmamış. Yardım istemek için köşede kulübede oturan aileye gider. Kapıyı çalar, meramını anlatır. Çıkan beş yaşında bir kız çocuğudur. “Amca” der, “bizim de kibritimiz yok. Ama sana yanan sobadan kömür vereyim, onunla sobanı yak”. Profesör, “ilahi kızım” der, “ben yanan kömürü elime nasıl alabilirim?”. Kız bir şey söylemez, gider avucunun içine kül koyar, külün üstüne yanan kömürü koyar, “Amca” der, “haydi gidelim ben sobanı yakayım”. Biraz sonra çıra tutuşur, odunlar yanar ve üstündeki kömürler kızarmaya başlar. Profesör hayretler içindedir. “Kızım” der, “sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Allah senden razı olsun”.


İlkokul ikideyken okuduğum bu hikaye beni ömür boyu düşündürdü. Demek ki hayatta koskoca bir profesöre beş yaşındaki bir kız çocuğunun da öğreteceği dersler vardı.


İnsan, çok büyük, çok yüce bir varlık. Onun için Kutsi Hadis’te: “Ben insanın sırrıyım, insan Benim sırrım” buyruluyor. Yetmiş yıldan beri her gün artan bir aşkla, bir heyecanla insanları anlamaya, tanımaya çalışıyorum. Hayat, önümde duran koskoca, muhteşem bir kitap. Onu okumaya çabalıyorum. Kimbilir belki de hayatın güzelliği bu bilinmeyenlerden, bu gizliliklerden doğuyor. Var olduğumuz sürece son nefesimize kadar onu anlamaya, tanımaya çalışmaktan daha büyük, daha yüce bir şey bilmiyorum. Onun sırrı olarak da yalnız insanları sevmek, onlara saygı duymak ve elimizden geldiği kadar onlara faydalı olmak ilkesini benimsiyorum. Çok küçük yaşımdan itibaren rahmetli annem, “Aman yavrum” derdi, “insanlara bâr olma yâr ol”. Burada bâr, yük anlamında.


Kıymetli yavrum, bütün ömür boyunca mana yolunda yürümek istiyorsak tek istisna olmadan insanları sevelim, sayalım, anlamaya çalışalım. Önyargılardan kurtulalım. Unutmayalım ki her insan ayrı bir dünya...


Selam, sevgi ve saygı ile.


Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]