.
Sevgili Büyüğüm iyi günler,

Size ve bütün dostlara en güzel duygularla hayırlı günler diliyorum.

Efendim aklıma takılan bir soru var. Siz zaman zaman "Tesadüf diye bir şey yoktur" diye belirtiyorsunuz. Oysa bizler günlük hayatın akışı içinde aklımızdan o gün geçirdiğimiz bir dostla karşılaşınca, veya bazı ilginç olaylar birbirini izledikçe tesadüfle açıklıyoruz. Siz bir sohbetinizde yanımızdan uçan bir sineğin bile tesadüfen geçmediğini anlatmıştınız. Sayın büyüğüm, o halde bizler tesadüfü nasıl izah etmeli, olaylara farklı yorumlar altında mı bakmalıyız?

Sonsuz hürmetle, sonsuz sevgiler...

Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
---------------------------------------------------------------------

Sayın Makbule Eroğul,

Kıymetli yavrum, bana göre hayatta tesadüf diye birşey yoktur. Tesadüf, şimdi gençler ona rastlantı diyorlar, sadece lügatlarda olan bir kelimedir. Hayat, o kadar ince ipliklerle birbirine bağlı ki onların inceliğini, sonsuzluğunu ve aralarındaki nedensellik ilişkisini göremiyor, sezemiyor, hissedemiyor, idrak edemiyor, işin kolayına kaçıyoruz. Tesadüf deyip, işin içinden sıyrılıyoruz. Oysa ki bu davranışlarımızla sadece kendimizi aldatıyoruz.

Gönül Sohbetleri kitaplarının birinde bir öğretmen Leman Hanım hikayesi vardır: [ http://www.gonulsohbetleri.net/html/yazi_oku.asp…. ]Orada bir öğretmen hanımın otuz yıl önce ağzından çıkan bir sözün otuz yıl sonra nasıl faturasının ödendiği anlatılır. O kadar ince bağlar ki ağzımızdan çıkan bir söz, düşüncesizce gurumuza, nefsaniyetimize kapılarak söylediğimiz bir kelime, yaptığımız bir haereket belki de ell yıl sonra karşımıza çıkıveriyor. Bu nedenle bütün hayat olayları karşısında son derece hassas,son derece dikkatli ve uyanık olmalıyız.

Şişman hanımlardan sık sık işitiriz, “Efendim” derler, “benim bünyem böyle. Su içsem yarıyor.” Oysa zayıf veya şişman olmak doğrudan doğruya alınan ve yakılan kaloriyle ilgili bir durumdur. İnsanlık tarihinde kimse su içerek şişmanlamamıştır. O kimselerin mutfağında bir gizli kamera olsa da seyretsek. O içilen suların yanında çikolatadan, mantıdan, su böreğinden, pastaya kadar neler yoktur, neler. Ama nedense işin kolayına kaçar, su içsem yarıyor diye kendi kendimizi aldatırız. Çevrede birçok insan tarafından sevilen, sayılan, el üstünde tutulan insanlar vardır. Bazı kimseler “Ay” derler, “ne şanslı adam. Yediden yetmişe herkese kendini sevdiriyor”. Oysa olaya bir sosyolog, bir psikolog gözüyle bakabilirsek o şanslı denilen adamın günlük hayatın akışı içinde ne kadar hassas, dikkatli, saygılı, kılı kırk yaran bir kimse olduğunu görürüz. Bugüne kadar insanlık tarihinde kimse öyle şansla filan sevilip, sayılmamıştır.

Kıymetli yavrum, daha böyle binlerce örnek verebiliriz. Önemli olan hayatımızı adam gibi yaşayabilmektir. Adam gibi yaşayanlar, adam gibi ruhlarını teslim ederler. Kıymetli yavrum, söyleyeceklerim bu kadar. Yeni maillerini bekler, selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.