Konu : Biz sadece sevmek için varız.
Gönderen :
Deryan
Tarih :
12/6/2019 9:46:08 AM
.
SELAMUN ALEYKÜM EFENDİM
Değerli buyüğüm size bi sorum olacak bir konu var beni derinden üzüyor bu konu ve tavırlar içinde nasıl davranmam gerektiğini bilemiyorum onlar benim en yakınım ve bana hakkı geçen insanlar onları da kırıp haklarına girmek istemiyorum bana yardımcı olmanızı umut ediyorum
Efendim ben 28 yaşında ailesiyle yaşayan bekar bir bayanım yedi yıldır üniversiteden sonra hemen çalışmaya kendi ayaklarımın üzerinde durmaya başladım çok şükür Rabbime aileme ve çevreme de elimden gelen maddi ve manevi desteği hiç esirgemedim işden bazen o kadar yorgun düşüyorum ki beni evde hiç kimse anlamıyor sanki tatilden dönmüş muamelesi yapıyorlar ne yapıyorsun sanki oturduğun yerde diyorlar sanki benim onlara yaptığım herşey onlara o kadar doğal ve sıradan geliyorki yaptıklarıma karşılık evden ne saygı ne sevgi görüyorum .
Babam hayatı boyunca para biriktirmiş hatta hastalık haline gelmiş ev almakla ömrü geçmiş ve sevgisini gösteremeyen bir insan Annem ise babamın baskısı ile ezilmiş hiç bir maddi gücü olmayan babamın en küçük bi paranın bile sorulması karşısında bunalmış ve şimdi de biraz sinirsel sıkıntılarla uğraşan ve o da maalesef sevse de sevgisini yansıtamayan biraz da benim değerimi anlamayan ya da anlayıp ama bana alışmış bir insan ben yedi yıl çalıştıysam yedi yıl annemin çektiklerini bildiğim için onun bir dediğini ikiletmedim ve diğer aile üyelerine aynı şekilde ama bundan duyduğum mutluluğu hiç birşeyde alamadım. Ben onlara ben size yardım ediyorum beni pofpoflayın demiyorum asla öyle düşünüp alçalamam onlar benim ailem yapmalıyım da ama babamın burası otel değil tabi verceksin , annemin yorgunluğumu hiç aldırış etmeden küçük kardeşimi gün boyu bekletip beni evin işleri için beklemesi zoruma gidiyor.
Üç yıl önce bi doktora aşık olmuştum ya çok güzel karekterli bir insandı ya da ben onu öyle görmek istedim üç yıl oldu ayrılalı ama kalbimde onun yeri dün gibi sımsıcak hiç bişey eksilmedi o evlendi şimdi Allah mesut etsin. ve kalbim ve gönlüm artık kimseyi sevecek güçte değil yani hayattan hiç bi beklentim ve beni hayata bağlayacak hiç bişeyim yok gibi geliyor. Herşeyi iç dünyamda yaşayan bir insanın üzüntüleri paylaşmayı sevmiyorum biliyorum çünkü Rabbimden başka derman yok bana , mutluluklarımı da paylaşmaktan çekinmem içim coşar ben sussam gözlerim ve yüzüm güler saklayamam, üzülünce bi sessizlik olur kimseyle konuşmak istemem yanlız kalmak isterim biraz sizinle konuşmak içimi rahatlattı çok dolmuşum diyeceksiniz bunlar da dert mi çile mi ama halime hep şükretmekle birlikte bazı şeylere üzülmemek elimde değil.
Sizin bana ışık tutan nasihatlerinize ihtiyacım var . Şimdiden teşekkür ederim. Allaha emanet olun.
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
---------------------------------------------------
Sayın Deryan,
Kıymetli yavrum, önce şunu belirtmek isterim. Ailemiz en yakınlarımız da olsa biz kimseden sevgimize hizmetlerimize karşılık beklemeyeceğiz. Bizim görevimiz tek istisna olmadan yeryüzündeki yedi milyar insanı bağrımıza basmak. Onlara sevgi, saygı göstermek, yeri gelince hizmet etmek. Yeri gelince değil malımızı canımızı dahi verebilmek. Bu yedi milyar insan içinde bizi seven de olur, sevmeyen de olur. Sorarım size insanlık tarihinde Peygamberler de dahil herkes tarafından sevilen, sayılan bir insan oldu mu? Resulallah Efendimiz en büyük kötülüğü Ebu-Lehep’ten, Ebu-Cehil’den görmedi mi. Ve onlar Peygamberimizin akrabaları değil miydi? Taif’e gittiği zaman (ki amacı sadece Taif halkına İslamın güzelliklerini anlatmaktı). Nasıl bir muammeleyle karşılaştı bilirsiniz. Ağır sözler, kaba hitaplar, hakaretler, alaylar ve hatta atılan taşlar. Ve o taşlardan mübarek ayaklarının kan içinde kalışı. Peygamberimiz ne yaptı, yapılan kaba muammele bir sahabinin pek gücüne gitmişti, teesüründen “Efendim” dedi, “öyle bir beddua edin ki bütün Taif halkı yerin dibine geçsin”. Resullullah Efendimiz ellerini açtı, “Yarabbi”, dedi, “bu Taif’liler aslında, özünde iyi insanlar ama ne yaptıklarını bilmiyorlar, Sen onları bağışla, Sen onları affet, en yakın zamanda onları İslam’la şereflendir”. Netice ne oldu, bir süre sonra Taif’liler geldiler, af dilediler, müslümanlığı kabul ettiler.
Hayat böyle yavrum. Sen hassas, ince ruhlu, tertemiz, pırıl pırıl bir insansın, sınanıyorsun, deneniyorsun. Senin sınavın bunlar. Onun için karşı taraf şöyle yapmış, böyle yapmış hiç bunları düşünme, sadece onları sev, onlara saygı göster ve elinden gelen hizmeti yap. Annenle konuş, “Bak anneciğim” de, “sen kardeşimi hiç çalıştırmıyorsun, o hayattan uzak yetişiyor, yarın sana beddua eder, mezarda kemiklerin sızlar, o böyle tembellik yapa yapa çağdaş cadılardan, miskin, tembel, uyuşuk bir zavallı olur. Lütfen onu çalıştır. Hayata hazırla”. Ama bunu bir münakaşa üslubu içinde değil, tatlılıkla, güzellikle söyle. Babana hiçbirşey söyleme. Senin baban insan değil ki. Kızına burası otel değil diyen bir adam bence şerefsiz bir insandır. O söz söylemeye değmez. Bırakalım köpekler bildikleri gbi havlasınlar. Paradan bulsun belalarını. Bak yavrum, kafanı da o doktora takma. Sen onu tertemiz duygularınla sevdiğini sandın. Ama o sana karşı hiçbirşey duymadı. Nitekim senin gibi bir pırlanta varken elin ne idüğü belirsiz kızıyla çekti, gitti. Kıymetli yavrum, bunları kat’iyyen gözünde büyütme. Bunları televizyonda seyrettiğin bir film gibi kabul et. Film bitince sinemada ne yapılır, herkes kalkar gider. Sen de öyle yap. Hiçbir şey olup bitmiş değil. Bakarsın en yakın bir zamanda karşına seni anlayan bir insan çıkar, ve onunla el ele, diz dize, gönül gönüle bir cennet hayatı yaşarsın. Neden olmasın? Sen, öyle iyi bir insansın ki öyle olacağına ben inanıyorum. Ve onun için dua edeceğim.
Yeni maillerini bekler, selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|