Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Çocuğum, dua et gecelri, insan uzaklaşabilir Allah'tan...
Gönderen : Sabri Babadan Mektup
Tarih : 12/6/2019 10:13:07 AM


.
ÇOCUĞUM, DUA ET GECELERİ
İNSAN UZAKLAŞABİLİR ALLAH'TAN...
Kıymetli yavrum,
Şair Gülten Akın, bir şiirinde

“Bir büyük oyun kardaş yaşamak dediğin

Beni ya sevmeli, ya öldürmeli”

diyor. İnsan hayatında en önemli olay sevgidir. Onun eksikliğini hiçbir şeyle telafi etmek mümkün değildir. Sevgisiz büyüyen çocuklar hem ruhen, hem bedenen cılız kalıyorlar, bir türlü hayatlarında mutlu olamıyorlar. Ne yazık ki günümüzde sevgi o kadar azaldı ki insanlar ne aile içinde, ne okulda, ne iş muhitinde, ne de sosyal hayatlarında onu bir türlü bulamıyorlar. Ben, sevilmeyen bir insanın mutlu ve başarılı olacağına kesinlikle inanmıyorum. Bir insan kuru ekmek yiyebilir, yamalı elbise giyebilir, pek çok seyden mahrum yaşayabilir. Ama sevgisiz asla. Ben de aynen Gülten Akın gibi düşünüyorum. Eğer ben sevilmeyeceksem, özlenmeyeceksem, beklenmeyeceksem, yaşamamın ne anlamı kalır. Bir şair

“Billah yaşamak yerde sürünmeye değmez”

diyor. Ümit Yaşar da ne kadar haklı:

“Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar

Ben, sevilmediğimden böyle çirkinim.”

Ne yazık ki çağımız bir sevgisizlik çağı. Artık minicik çocuklarda da şeker hastalığı görülüyor. Çeşitli kanser türleri ortaya çıkıyor. Hatta inanılacak gibi değil ama Alzheimer vak’aları görülüyor. Bu iş nereye kadar gidecek bilemiyorum. Bazı kıt düşünen, geri zekalı insanlar bir “çağdaşlık”tır tutturmuş gidiyorlar. Bunu bir meziyet gibi görüyorlar, bununla iftihar ediyorlar. Zavallılar! Bir Fransız kadın romancı, “Ben” diyor, “bu çağda yaşadığım için utanıyorum. Sevginin , saygının , şefkatin, merhametin olmadığı, insanın insanı sömürdüğü rezil bir çağ.” İstatistiklere bakılırsa sigara, içki, uyuşturucu tüketimi her gün biraz daha artıyor. Sebep, hep sevgisizlik.

Bir kafeye, bir restorana gidiyorsunuz. Karşınızda dünya güzeli bir kadın oturuyor. Derhal çakmağını, sigarasını çıkarıyor, dudaklarının arasına iliştiriyor. Bu suretle kendine en büyük kötülüğü yapıyor. Ağzı leş gibi nikotin kokan bir kadın için hiçbir zaman bir şiir yazılmaz, bir beste yapılmaz. Kendini bilen erkekler bu tür kadınlardan tiksinirler, iğrenirler, uzaklaşırlar. Bu bir realite. ‘Hayır’ diyen varsa çıksın, bir örnek göstersin. Hayatın realitesi bu. Amacım kimseyi eleştirmek değil. Ama, bir gerçeği söylüyorum. Peki bu durumda ne yapabiliriz? Bütün iyi niyetimize, olumlu düşüncelerimize, pozitif davranışlarımıza rağmen çevremizden sevgi göremiyorsak ne yapalım? Benim görüşüme göre yapılacak tek şey var, seçeneği yok. Allah’a ve Peygambere bütün varlığımızla gitmek. İçimizdeki boşluğu Allah ve Peygamber aşkıyla doldurmak. Necip Fazıl bir şiirinde

“Madem ki okşamaz, sevmez kimseler

Sen öp alnımdan, sen öp seccadem”

diyor. İşte ancak o zaman gerçek kişiliğimize kavuşacağız. Bir Kudsi Hadiste

“Kulum Bana bir adım gelirse, Ben on adım giderim.”

Buyruluyor. Bütün mesele burada. Resulullah Efendimizi anamızdan, babamızdan, kardeşimizden, arkadaşımızdan, herkesten daha çok sevmek, O’nun buyruklarını içimize sindirerek günlük hayatımızda yaşamak. Bir tek “Ya hayır söyle yahut sus.” Hadis-i Şerifini yaşamak bütün hayatımıza tadılmamış, duyulmamış, yepyeni renkler, güzellikler getirebilir. Bizi, velayet makamına kadar ulaştırabilir. İçimiz, dışımız ışıkla dolabilir. Kendimiz ışık oluruz. Ortada böyle bir gerçek varken tütünden, içkiden, kumardan, uyuşturucudan medet ummak ne kadar zavallıca kalıyor. Mesele burada yavrum: “O, ki o yüzden varız” diyebilmek.

Burada şu soru akla geliyor. İnsanlar neden sevgilerini kaybettiler? Bence bunun bir tek sebebi var. Fazıl Hüsnü Dağlarca, bir şiirinde

“Çocuğum, dua et geceleri,

İnsan uzaklaşabilir Allah’tan”

diyordu. Kıymetli yavrum, biz Allah’tan uzaklaştık. Dünyanın aldatıcı yalanları bizim gözümüzü boyadı. Paraydı, maldı, mülktü, mevki, makamdı, şandı, şöhretti, lükstü, fantezilerdi... Gözümüzü öyle bir hırs büyüdü ki maneviyattan uzaklaştık, aşktan uzaklaştık. İbadetlerimiz bile şekilden ibaret kaldı. Sonuç ortada. Bence bunun başka bir izahı yok. Ne yazık ki vaktiyle akşam yemeğinden sonra bir araya gelip kitap okuyan aileler şimdi deli gibi televizyondaki dizilere koşuyorlar. Bir bilseler ki o diziler öyle sinsi amaçlarla hazırlanmış ki iyi olan, güzel olan, temiz, asil, büyük ve yüce olan her şeyi silindir gibi eziyor. İnsanoğlu artık ruhi gıdasını alamıyor. Sadece maddeyle yetiniyor. Sonuç, başka ne olabilirdi?

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
Selamlar, hayır ve esenlik dolu cumalar.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]