Sayın Hülya Hanım,

1.6.2007 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, bir araya gelip yemek yiyip, sohbet etmeniz hele o sohbeti un helvasıyla taçlandırmanız beni çok mutlu etti. Allah’ım bu ne güzel bir olay. O un helvasının benim çocukluğumda unutulmayan bir yeri vardır. Rahmetli babaannem çok güzel yapardı. Bir de komşumuz ne zaman helva yapsa bir tabak da benim için getirirdi. Sanki komşumuzun getirdiği o birkaç kaşık helvada kainatın bütün güzellikleri, esenlikleri, mutlulukları evimize dolardı. Demek ki bizi seven, düşünen bir komşumuz vardı. Allah’ım bu ne muhteşem bir olaydı. Ne oldu bu toplumun düzenine, artık komşuların birbirini sevmesi, sayması, düşünmesi minicik hediyelerle onu mutlu etmesi bir yana apartman kapısından girerken çoğu verdiğiniz selamı bile almıyor. Başını çeviriyor, tenezzül etmiyor. Onlara “çağdaş firavunlar” diyorum. Yazık oluyor, bir insan selama sabaha yüz çevirince aynı zamanda hayatın bütün güzelliklerine de sırt çevirmiş olmuyor mu? Yunus Emre, “sev, sevil” diyor. Zavallı insanlar, sevmekten, sevilmekten uzaklaşınca onları ne bekliyor? Sigara, içki, fuhuş, kumar ve uyuşturucu. Pozitiften kaçan günümüz insanları negatifin kucağına düşüveriyorlar. Ne diyelim, Allah hepsini ıslah etsin. Bazı yerde söz bitiyor, sükut başlıyor.

Aman yavrum, çok dikkatli olalım, çok kritik günler yaşıyoruz. Ayağımızın kayması işten bile değil. Ahir zaman bütün boyutlarıyla üstümüze çullanıyor. Her zaman için çok dikkatli olalım. Edepli, saygılı, mütevazı olalım. Şikayet adetinden vaz geçelim. Negatife değil, pozitife yönelelim. Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz diyelim. Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :