2006 yılıydı. Eşim Rana Hanım, Hakka göçmüş, adına hayat denilen bu karmakarışık alemin ortasında yapayalnız kalmıştım. Duyduğum acıyı, ıstırabı hiçbir kalem tasvir edemez. O sırada bir ailenin ihanetine maruz kaldım. Beni mahvetmek için ellerinden geleni yaptılar. Bir akşamdı. Evimde yapayalnız oturmuş ağlıyordum. O sırada pencerenin dışından bir sinek geldi. Dolaşıyordu. İçimde bir heyecan duydum. Keşke dedim, “bu sinek içeri gelse, benimle konuşsa. Onunla arkadaşlık etsek. Ona ıstırabımı anlatsam”. Ben bir sinekten bile medet, yakınlık, dostluk beklerken o ailenin ihaneti beni halen tekmelemeye devam ediyor. Merak ediyorum yarın Mahkeme-i Kübra’da Allah’ın huzuruna çıktığımız zaman bunun hesabını nasıl verecekler? Onların adına ürperiyor, titriyorum."
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.