Sayın Mustafa Sarı,
5.6.2007 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, mürşit aranmaz. İnsan muayyen bir ruh temizliğine ulaşınca İslami bir ruhtaki edep, incelik, zarafet, sevgi, saygı hasletlerine bürününce, o kendiliğinden gelir. Mevlana Şems’i aramadı, Şems kendiliğinden geldi. Önemli olan daima edep içinde yaşayabilmektir. İslam edebine bürünen bir insan sadece içinde yaşadığı hayatı en güzel şekilde değerlendirir. O, bir güzellik anıtı gibidir. Edebin birinci kuralı da haddini bilmektir. Zaman zaman sorulur, “Günümüzün kutbu kimdir, gavsı kimdir?” Nene gerek kardeşim, sen onların elini öpecek, onların huzuruna çıkacak edebe, incelik ve zarafete, hassasiyete sahip olabildin mi? Kerat cetvelini ezberlemeye çalışan bir çocuğa yüksek matematikten bahsedince o ne anlar? Lütfen, biz sadece içinde bulunduğumuz anı en güzel şekilde yaşamaya çalışalım. Bu gibi sorular akla zarar verir. Bu iş dedikodu işi değil, aşk işidir, yürek işidir. Biz acaba sokaktaki çöpçüyle, apartmanımızdaki kapıcıyla, siparişimizi getiren bakkalın çırağıyla, dolmuşuna bindiğimiz şöförle konuşmasını öğrenebildik mi ki, gavslardan, kutuplardan bahsediyoruz. Olmuyor efendim, olmuyor. Bizde bu yüreksizlik varken biz Fenerbahçeli Alex’le bile konuşamayız. Bilmem ne demek istediğimi anlatabiliyor muyum? Eğer hala anlatamadıysam, benim cehaletime verin, kusurumu bağışlayın.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :
Maneviyata açılan ilk kapı haddini bilmektir Yazan Mustafa Sarı
Cvp: Maneviyata açılan ilk kapı haddini bilmektir Yazan Sabri Tandoğan