Konu : İnsanı anlama dersleri.
Gönderen :
Sabri Babadan Mesaj
Tarih :
2/9/2020 10:52:49 AM
.
SABRİ BABA İLE İNSANI ANLAMA DERSLERİ
SOHBET
Muheterm Büyüğümüz Sabri Baba'mızla sohbet ediyoruz:
-Efendim, siz bir insanın yürürme şekli ile karakteri hakkında bir ilgi vardır diye anlatıyorsunuz. Biz bu konuda nasıl fikir yürütebiliriz?
Sabri Baba:
-Yavrum, sadece yürüme şekli değil, giyim tarzı, dinlemekten hoşlandığı müzikler, ses tonu, konuşma üslubu, oturma şekli, yüz ifadesi, el kol hareketleri, el yazısı, karşısında birisi konuşurken onu dinleme şekli gibi daha pek çok şey onun karakteri hakkında bilgi verir.
-Efendim, siz imza ve el yazısından karakter tahlilleri konusunda epey çalışmışsınız değil mi? Bu konuda araştırma yaparken gördüm, Türkiye’de de dünyada da ilk sıralarda gelen bir grafolog (el yazısı tahlil uzmanı) varmış.
Sabri Baba, sağ elinin işaret parmağını kendine çevirerek işaret ediyor:
-İşte onlardan birisi de benim.
- Efendim, nasıl analiz yapıyorsunuz yazı ve imzada?
Sabri Baba:
-Yavrum, şimdi bunların detaylarını sana anlatmam uzun sürer. Ama harflerin uzunluğu, yatıklığı, kıvrımları, ezik veya muntazam yazılmış olması gibi pek çok şeye dikkat etmek gerekiyor.
-Efendim, Bu grafoloji uzmanı hanım bir yazısında, bir kadının hamile olduğu el yazısındaki değişimlerden, bazı harfleri artık farklı şekilde çizmeye başlamasından anlaşılır diyor. Hatta bir insanın hastalandığı da el yazısındaki değişimlerden okunabiliyormuş. İmzalardaki şekiller, imzanın nasıl başladığı, nasıl bittiği hepsi bir işaretmiş.
-Evet yavrum.
- Efendim, konuşma üslubundan karakter tahlilini nasıl yapabiliriz?
Sabri Baba:
-Yavrum, mesela sen bir kadının telefonda bir alo deyişini bana dinlet, ben sana saatlerce o kadın hakkında konuşabilirim. Cırtlak sesle, bağıra bağıra konuşanların mesela hoş geçimli olması zordur. Çok konuşanların, yüksek sesle bağıra bağıra konuşanların da göğüsleri içindeki kalpleri (manen) hastadır. Allah şifâlar versin. Bana öyle geliyor ki, çok konuşanlar, münakaşayı çok sevenler aslında kendilerinden
kaçıyorlar. Bu işleri bir kaçış mekanizması olarak kullanıyorlar.
-Efendim, Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri de Marifetname adlı eserinde insanın sesi ve konuşma üslubundan karakteri hakkında bazı yorumlarda bulunulabileceğini anlatıyor: Kitapta daha pek çok ayrıntı var.
Sabri Baba:
- Bugün mesela kimse karşısındakini dinlemek istemiyor, hep kendisi konuşsun istiyor. Bu da nefsaniyetin bir göstergesi. Kendi nefisleriyle, egolarıyla dolu olanlarda başkalarına yer yoktur.…
-Efendim, insanların yürüme şekilleri nasıl karakterleri hakkında fikir verir peki?
-Sabri Baba:
-Mussolininin çalışma odası çok büyükmüş, giriş kapısı bir uçta, masası da dip köşe dururmuş. Sormuşlar niye böyle diye. “Ben,” demiş “odadan birisi içeri girince onun ayak seslerinden, yürüme şeklinden nasıl bir ruh haliyle içeri girdiğini o masaya gelene kadar anlar, ona göre gardımı alırım.”
Mesela ben de evlilik programı için sahneye çıkan iki kişinin yürüme şekillerinden birbiriyle anlaşıp anlaşamayacaklarına hemen karar verebilirim.
Bazı Ayet-i Kerimeler var onlardan da insanın yürüme şeklinin karakter hakkında fikir verdiğini anlıyoruz. Mesela:
“Rahman'ın kulları yeryüzünde mütevazı yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman onlara güzel ve yumuşak söz söylerler.” Furkan Sûresi: 63. Ayet
“Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.” Lokman Sûresi: 18. Ayet.
“Yürüyüşünde mutedil ol, sesini alçalt…” Lokman Sûresi: 19. Ayet
-Efendim, demek ki insanın yürüme şekli, ses tonu, insanlara hitap şekli… hepsi bir ayrı ayrı ve bir arada önemli ve onun karakteri hakkında fikir veriyor. Bir yerde okumuştum, bir araştırma yapılmış psikologlar depresyondaki kişilerin daha çok omuzları düşük, ağır adımlarla ve sürüklenerek götürülüyor gibi yürüdüğünü tespit etmişler. Korkak ve geleceğe karşı ümitsiz olan kimseler de böyle yürüyorlarmış. Podyumda yürür gibi yürümek de dikkat çekmeye çalışma işareti imiş.
Sabri Baba:
-Yavrum, en güzeli insanın her hal ve hareketinde edepli ve mütevazi olmasıdır. Peygamberimiz Aleyhisselatü Vesselam, yürürken hafif bir şekilde öne doğru eğilerek, her nerede olursa olsun yokuştan aşağı iner gibi bir tavırla yürürlerdi. Gurupla yürüdükleri zaman ne önde ne arkada yürümez, ortalarında yürümeyi tercih ederlerdi. Otururken, ellerini bacakları üzerine bırakarak çok mütevazi bir şekilde otururlardı. Ama Onun bu mütevazi oturuş şeklinde bile heybet vardı.
Sabri Tandoğan Efendi Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|