Konu : Allah, herkese gönlüne göre versin.
Gönderen :
Gülseren
Tarih :
2/22/2020 10:28:13 PM
.
Sevgili ve değerli büyüğümüz,
Herkes gibi ben de sizin evliliğinize hayranım. Sizinki gibi dört dörtlük evliliğin eşi benzeri herhalde dünyada bile az bulunur. Çevremdeki evliliklere bakıyorum da,ya kadın iyi oluyor, erkek serseri veya duygusuz biri oluyor. Ya da erkek iyi oluyor, kadın kaprisli, acuze veya pasaklı birisi oluyor. Ömür boyu birbiriyle uyumlu ve mutlu bir evlilik yapan insanlar son derece az. Evliliğin bir kader olup olmadığını çok düşündüm. Görüşlerine değer verdiğim bir aile büyüğümüze bu konuyu sordum. Bana evliliğin bir kader olduğunu söyledi. Allah bazen iyi bir kadına kötü bir koca verir, onun bu dünyada çektikleri olgunlaşmasına ve manen yükselmesine vesile olur. Bazen de bunun tersi olur, iyi bir erkeğe kötü kadın verir. Bazen de birbirlerini tamamlasınlar diye iki eşşeği birbiriyle buluşturur dedi. Siz de bu konuda oldukca bilgili ve pek çok insan tanıyan bir kişisiniz. Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir efendim ?
Sonsuz hürmet ve sevgilerimle
Gülseren
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
-------------------------------------------------------
Sayın Gülseren Hanım,
Kıymetli yavrum, evlilik konusunda bir yere kadar kaderin de rolü olabilir. Ama bir yerde bizlere de büyük görevler düşüyor. İnsanların önce kendilerini manen ve maddeten evliliğe hazırlamaları lazım.
Günümüzde öyle acaip evlenmeler görülüyor ki adam tutuyor kolu, bacağı güzel diye it ruhlu, manyak, serseri bir kadınla evleniyor. Yahu diyorsun, bu kadınla değil evlenmek, bir kafede çay bile içilmez. Mutsuz olacağı başta belli. Bir de günümüzde koca budalası kızlar var. Aman Yarabbi, insanlıkla, uzaktan yakından hiçbir ilgisi olmayan birtakım şerefsizlere hiç tahmin edilemeyecek bazı kızlar ilah gibi yaklaşıyorlar. O it oğlu itlere bir paye veriyorlar. Onları insan yerine koyuyorlar. Onların bütün rezilliklerine, kepazeliklerine göz yumuyorlar ve sonunda o Allah’ın belası yaratıklarla evleniyorlar. Gayet tabi bir felaketin içine düşüyorlar. Ondan sonra da arabesk denilen o yüzkarası havalar başlıyor. “Ölürsem kabrime gelme istemem”, “batsın bu dünya”, “mezarımı taştan oyun” vs. Gayet tabi sen öyle bir kepaze kadınla, rezil adamla evlenirsen gayet tabi perişan olacaksın. Hani bir söz vardır “Kargayla beraber olanın, burnu boktan kurtulmazmış” diye. Ne sanıyoruz yani, hayatta muayyen sebeplerden muayyen neticeler hasıl olur.
Evvela bir insan bir pislikle birleşecek, sonra adına “modern düğün” denilen o rezil gecede damat kaynanasıyla göbek atacak, kayınpeder geliniyle rezil danslar yapacak. Sonra da o kurulacak yuvada huzur ve mutluluk aranacak. Güldürmeyin Allahaşkına. Bu işe Bakırköy’deki deliler güler. Sonra birtakım çok bilmiş insanlar çıkacak, buna kader diyecek. İnsaf yahu. Sen, tutup bir pislikle evlenirsen gayet tabi intiharı bile düşünürsün.
Değerli yavrum, temiz kadınlar, temiz erkekler içindir. Herkes iç dünyasındaki bekelntiler göre bir evlilik yapar. Biz, dürüst olalım, temiz olalım, efendice yaşayalım. Allah’ın yolunda olalım. Hiç şüpheniz olmasın tertemiz bir insanla beraber oluruz.
İstersen bir hatıramı anlatayım: fakülte son sınıftayım. Sınavlar yaklaştı. Kütüphanede çalışıyoruz. Güzel bir mayıs günü. Bir ara dinlenmek için bahçeye indim. Arkadaşlar hararetli bir şekilde tartışıyorlar. Yakında diyorlar fakülte bitecek. Biz kiminle evleneceğiz? Şartlar malum. Kara kara düşünceler sıralıyorlar. Ben sesimi çıkartmadım. Onları saygıyla dinledim. Bir arkadaş dedi ki “Sabri sen niye konuşmuyorsun? Neden fikirlerini söylemiyorsun?” Cevap verdim, “Dinlemek daha güzel” dedim. İtiraz ettiler. “Hayır, olmaz” dediler. “İlle düşünceni söyleyeceksin.” O zaman cevap verdim. “Allah, herkese gönlüne göre versin” dedim. Aman Yarabbi, az daha beni döveceklerdi. “Yahu,” dediler, “Allah gönlümüze göre verirse bizim genelevden evlenmemiz lazım.” “Orasını siz bilirsiniz” dedim, “bu benim samimi kanaatim bu soruyu yüz kere sorsanız aynı cevabı veririm:
"Temiz kadınlar, temiz erkekler içindir.”
Değerli yavrum, bilmem ne demek istediğimi anlatabildim mi? Ben, gençliği çok nezih, çok temiz, çok efendice yaşadım. Allah da karşıma bir melek çıkardı. Edebiyat yapmıyorum, samimi söylüyorum. Kırk dört yıllık evliliğimizde bir hususu bir türlü anlayamadım. Merhum Rana, bir melek mi yoksa bir insan mı? Öyle ince, öyle zarif, öyle müstesna bir insandı ki “Hayır diyordum, bir insan bu kadar mükemmel bir eş olamaz. Herhalde Allah, benim yalnız kalmamam için bir meleğini görevlendirdi.” Ben de ona son derecsaygılı davrandım. Kırk dört yıl içinde eşimin karşısında ayak ayak üstüne atarak oturmadım.
Kıymetli yavrum, diyeceklerim bu kadar. Sözlerimi Gülten Akın’dan bir kaç mısra ile bitirmek istiyorum:
“Bekleyin, bekleyin, durmasızın bekleyin
Bir gün, unutulmuş bir aynadan bütün sevgiler size dönecek”
Güzel yavrum, Allah herkese gönlüne göre versin diyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|