Konu : Rabbimden beni her gazada diriltmesini ve o gazanın hakkını vermeyi dilerim
Gönderen :
Siteden
Tarih :
2/29/2020 12:53:27 PM
.
RESULULLAH EFENDİMİZ ALEYHİSSELATÜ VESSSELAM HZ'NİN "O, ALLAH'IN KILIÇLARINDAN BİR KILIÇTIR." DİYE TARİF ETTİĞİ , İSLAMIN ŞANLI KUMANDANI HALİD BİN VELİD HZ., ONCA SAVAŞA KATILDIĞI VE MÜBERAK BEDENİNİNDE KILIÇ VE OK YARASI BULUNMAYAN TEK BİR YER KALMADIĞI HALDE HARP MEYDANLARINDA ŞEHİT OLAMADIĞI İÇİN ÇOK ÜZÜLMÜŞ VE ÇOK HAYIFLANMIŞTI.... İŞTE BU ŞANLI KAHRAMANIN SON DEMLERİ....
"BENİ KALDIRIN, YATARKEN DEĞİL AYAKTA ÖLMEK İSTİYORUM...
MEZARIMI BU KILICIMLA KAZIN, KAHRAMANLAR KILIÇ ŞAKIRTISINDAN ZEVK ALIR..."
"VALLAHİ RABBİMDEN, BENİ HER GAZÂDA DİRİLTMESİNİ VE O SAVAŞIN HAKKINI VERMEYİ İSTERİM."
HALİD BİN VELİD HZ. (RAHMETULLAHİ ALEYH)
Bu koca komutan, Hicret’in 21. yılında, Humus’ta hastalandı. Yatağında yatar vaziyette ahirete teşrif etmeyi beklerken ağlıyordu. Bütün ömrünü cenk meydanında geçiren koca komutan gözyaşları içindeydi. Yanında bulunan silah arkadaşlarına seslenerek kılıcını istedi. Kılıcının kabzasını tutarak, tüm içtenliğiyle yârini okşar gibi onu okşadı. Sonra kılıcına eğilerek kulağına bir şeyler fısıldadı: “Nice kılıçlar parçalandı elimde. İşte, sen, benim ölümümü görecek olan son kılıcımsın. Beni böylesi mahzun eden, hayatı hep savaş meydanlarında geçmiş, yatak yüzü görmemiş bu Hâlid’in, yatakta ölüyor olması.” “Ey ölüm” diye seslendi Hâlid bin Velid, “Seni her zaman, harp meydanında, atımın üzerinde, düşmana Allah için kılıç sallarken, şehit olmak için bekledim.” Onca duasına rağmen, ölüm onu cenk meydanında bulmamıştı. Vücudunda yara almamış tek bir yer kalmadığı hâlde şehitliğin kendisine nasip olmadığına ağlıyordu Hâlid bin Velid. Son demlerinde dudaklarını kıpırdatarak şöyle diyordu: “Şu kadar savaşta bulundum. Vücudumda kılıç, mızrak, ok yarası bulunmayan bir tek karış yer yoktur. Fakat görüyorsunuz ki, develer gibi yatağımda ölüyorum. Korkaklar dünyada rahat yüzü görmesin!” Takati iyice azalan Allah’ın Kılıcı, Yermük Savaşı’nı hatırlayarak buyurdu:“- Ah Yermük günü! İnsan kanlarının vâdide sel gibi aktığı Yermük! Şiddetli bir kırağının olduğu gece, gökten boşanan yağmura karşı, kalkanımın altında gecelediğimi unutamıyorum. O gece Muhâcirlerden kurulu akıncı birliğimle baskın yapmak için sabahı zor etmiştik. Ah Yermük harbi! Üç bin yiğitle, yüz bin kâfire karşı zafer kazandığımız Mûte’yi bile unutturdun! Ey yakınlarım! Cihâda sarılın! Bu topraklar ancak cihâd etmekle korunabilir. Yermük, Rumlarla yaptığımız ilk büyük savaştır. Bundan sonra, daha nice savaşlar birbirini takip edecektir. Sakın gaflete düşmeyin! Şimdi, kendimi at kişnemeleri arasında, Allah Allah nidâlarıyla insanlara dar gelen Yermük Vâdisi’nde hissediyorum. Vallahi Rabbimden, beni her gazâda diriltmesini ve o savaşın hakkını vermeyi isterim.”
İyice kuvvetten düşen Hâlid bin Velid, “Beni ayağa kaldırın!” diye buyurdu. Bir müddet sustuktan sonra, “Vasiyetimi bildiriyorum, beni ayağa kaldırın” diyerek tekrarladı sözünü. Yanındakiler koluna girerek, koca komutanı ayağa kaldırdılar. Hazreti Hâlid bin Velid son sözlerini söylüyordu: “Beni bırakınız! Şimdiye kadar hep taşıdığım kılıcım, artık beni taşısın. Ölümü, savaştaymışım gibi ayakta karşılayacağım. Öldüğüm zaman, atımı, savaşta tehlikelere dalabilen bir yiğide veriniz! Atım ve kılıcımdan başka bir şeye sahip olmadan öleceğim. Mezarımı, bu kılıcımla kazınız! Kahramanlar kılıç şakırtısından zevk alır.”
Bu sözlerden sonra yatağa doğru düştü ‘Seyfullah’. Kelime-i Şehâdet getirdi ve gözlerini kapadı.
MAKAMI ÂLİ OLSUN, BİZLERDEN ONA SELAM OLSUN.
|