Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sükutun şiiriyeti..
Gönderen : Güneş
Tarih : 3/27/2020 9:32:12 AM


.
Merhabalar Sabri Bey,

Yine güzel bir gün ,gününüzün aydın olması dileği ile size keyif alarak okuduğum bir yazıyı göndermek istiyorum.

Konuşmak mı yoksa birlikte susabilmek mi?

'Yıllar önce seyrettiğim ve adını bile hatırlayamadığım bir Fransız filminde çok çarpıcı bir cümleye rastlamıştım... Ölen kocasını ne kadar özlediğini bir arkadaşına anlatan kadın şöyle diyordu: "Başka kimseyle, onunla yaptığımız gibi birlikte susmayı başaramıyorum!" Sessiz anların rahatsızlık yaratmadığı, ortada asılı duran 'sözsüz'lüğü doldurma telaşı yaşamadığımız kaç ilişkimiz var ki gerçekten hayatta? Ne kadar ve nasıl konuştuğumuz değil, nasıl susabildiğimiz ya da birlikte, güven içinde susup susamadığımız ilişkilerimiz hakkında çok daha fazla şey söyleyebiliyor kimi zaman. Hayatlarımızın ne kadar boş, yersiz, gereksiz, anlamsız konuşmalarla dolu olduğu sizin de dikkatinizi çekiyor mu? Ya da aynı içeriğin 10'da biri kadar kelime veya cümleyle de söylenebileceğini düşündüğünüz oluyor mu? Gazetecilik hastalığı mıdır bilmiyorum ama giderek daha fazla 'tashih' yapıyorum kafamda. İnsanlar konuşurken, radyoda haber dinlerken, toplantılarda, arkadaş sohbetlerinde kelimeler konusundaki bonkörlük hatta israflık daha çok dikkatimi çeker oldu. Spektrumun ileri ucunda 'ağız ishali' olmuş insanlar var. Bunların 'iş dünyası versiyonları' çok tehlikeli ve yorucu. Çok konuştukları için değil; bir türlü susmayı beceremediklerinden fincancı dükkânındaki fil gibi etrafı, imajlarını, haklılıklarını, hayattaki tüm değerleri, saygıyı, sınırı falan yıkıp geçtikleri için. İletişimde sessizliğin değerinin es geçildiğini düşünüyorum. Sessizlik, karşınızdakinin konuşmasına alan bırakır, size de dinlemek ve düşünmek için fırsat tanır. Oysa dikkat edin pek çok kişi sessizliği 'tahammül edilemez/ katlanılamaz' bulur. Gerginlik hatta kaygı yaratır oysa sessizlik, ustasına çok büyük bir güç ve etki alanı bırakır. Etrafınıza ve dünya tarihindeki karizmatik kişiliklere, büyük liderlere bir bakın... Hiçbir zaman çok ya da en iyi konuşanlar, en etkin liderler olmamışlardır. Tersine en iyi susanlar, en iyi etkiyi bırakanlardır. Sessizliği doğru zamanda ve en etkili biçimiyle kullanabilenler, onun gücünden en çok yararlanabilenlerdir. Bir insanın sessizliğinin anlamını çözebilirseniz, o kişi hakkında çok önemli bilgiye sahip olursunuz. Dünya yüzünde başka hiç bir kavram sessizlik kadar farklı, hatta birbirinin zıttı anlamlar taşısın. Bir insanın sessizliği, düşündüğü, katıldığı, katılmadığı, katıldığı ama hâlâ istediği tüm cevapları alamadığı, akılındakileri nasıl söyleyeceğini bilemediği, sessiz kalmayı ve durumunu korumayı daha güvenli bulduğu, başını belaya sokmak istemediği, zıtlaşmaktan çekindiği, fikirlerinin beğenilmeyeceğinden ve aptal durumuna düşmekten korktuğu, yanlış anlaşılma endişesi taşıdığı, çok sıkıldığı, öfkesini ifade etmek istemediği, son sözünü henüz söylemediği anlamına geliyor olabilir. Bu yüzden bazen konuşmaların içeriğini anlamak, bir insanın içinde bulunduğu ruh halini okumak, sessizliğin anlamını çözmekten çok daha kolay olabilir. İletişim sadece 'konuşma'dan geçmez. Sırayla ya da birlikte susabilmek, çok güçlü ve derin bir iletişim olabilir. İngiliz yönetim gurusu, psikolog Peter Hawkins'e göre ise dinlemenin dört seviyesi var. Daha önce bir kez daha paylaşmıştım ama boş konuşma hastalığı virüs gibi yayılmaya devam ettiği için sanırım bir kez daha yayınlamanın kimseye zararı olmaz... Dinleme seviyesi Dinleyenin aktivitesi Dinlenilen insandaki etkisi Seviye 1 KATILMA Göz teması ve duruş karşısındakini dinlediğini gösterir "Bu kişi beni dinlemek istiyor" Seviye 2 DİKKATLİ DİNLEME Seviye 1+ karşı tarafın söylediklerini doğru biçimde tekrar edebilmek "Bu kişi benim söylediklerimi duyuyor ve anlatmak istediklerimi anlıyor" Seviye 3 EMPATİK DİNLEME Seviye 2+ sözlü olmayan iletişimi anlamak; metaforlara, sembollere dikkat etmek ve duygusal bağ oluşturmak "Bu kişi benim yerimde olmanın nasıl bir his olduğunu anlıyor, benim gerçekliğimi hissediyor" Seviye 4 ÜRETKEN EMPATİK DİNLEME Seviye 3+ sezgileri ve hisleri de kullanarak karşı tarafın içinde bulunduğu durumu enine boyuna değerlendirebilmek "Bu kişi benim tek başıma yapabileceğimden daha derin bir seviyede kendimi anlamama yardımcı oluyor"

Burçak Güven'den alıntıdır.

Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
--------------------------------------------------------------------
Sayın “Güneş”,

Kıymetli yavrum, gönderdiğin çok değerli yazıyı teşekkürlerle yayımlıyoruz. Gerçekten çevremizdeki bazı kimseler ağız ishaline tutulmuşlar. Yarabbi, onlara bir dakikalı fırsat verin, iki saat kafanızı şişirirler. Hem de aynı kelimeler, aynı cümlelerle, aynı şahıslarla. On kere, yüz kere, bin kere tekrarlarlar. Gerçekten bunlar çok büyük sıkıntı veriyorlar. Yani dayak yemek bundan daha iyi. Bu nedenle sessizliğin değeri, ne kadar önemli olduğu gittikçe daha iyi anlaşılıyor. Yıllarca önceydi. Bir Hint filmi seyretmiştim. Bir genç kız ve bir delikanlı birbirlerini delice seviyorlar, fakat biraraya geldikleri zaman sadece bakışıyorlar. Bu film beni o kadar çok etkilemişti ki tam beş kere gittim, seyrettim. Bir de rahmetli hocam operatör Doktor Münir Derman’ın bir hikayesi vardı: İki arkadaş birbirlerini çok severlermiş. Fakat biraraya geldikleri zaman sadece sükût ederlermiş. Bir süre sonra biri kalkar, “Kardeşim, bana müsaade, hayırlı günler”, dermiş. Öbürü de hürmetle ayağa kalkar, “Güle güle kardeşim, arada sırada böyle gel, böyle sohbet edelim,” dermiş.

Değerli Güneş Hanım, kıymetli mailiniz için çok teşekkür ediyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]