Konu : Sevmek ne güzel bir haslet...
Gönderen :
Sabri Babadan Mektup
Tarih :
6/19/2020 12:41:04 PM
.
SABRİ BABA'DAN MEKTUP
SEVMEK NE GÜZEL BİR HASLET...
Kıymetli yavrum,
Bir izleyicim benim sevgiyi adeta hayatımın odak noktası yaptığımı ve bunu biraz abartılı bulduğunu söylüyor. “Bence,” diyor “bugün maddi kuvvet daha önemli.”
Evet, ben hakikaten sevgiyi hayatımın ana damarı yapmışımdır. Mevlana’nın da dediği gibi "Sevgiden bakırın altınlaşacağına", düşmanın dost olacağına inanıyorum. Sevgisiz bir yudum su içmek, bir tek lokma dahi yemek istemiyorum. Hayatta parayla alınamayacak sevgiler vardır. Karşı cinsten bir insanın sevgisinin, ama tertemiz, karşılıksız, sımsıcak sevgisinin hiçbir şeyle satın alınması mümkün değildir. Samimi bir sevgi değilse o başka tabi.
Ben sevgiyi cinsellik olayından apayrı görüyorum. Cinsellik düşüncesinden gerçek aşka çok uzun bir yol vardır. Sevgi, insanı arıtan, güzelleştiren, Allah’a ulaştıran bir yoldur. Sevgi ilahî bir titreşimdir. Sevgi hayatın odak noktasıdır. Hani merceklerin odak noktası vardır ya bütün ışınlar oradan geçer, işte sevgi de böyledir. Sevgiyle hastalar iyileşir, yoksulluklar zenginliğe dönüşür. Sevgi bizi Allah’a götüren en kısa yoldur. Sevgi bir inceliktir, bir güzelliktir, bir estetiktir. Sevgilerin en yücesi asil bir ruh zarafeti içindeki iki insanın birbirine duyduğu sevgidir. Sait Faik bir hikayesinde “Her şey bir insanı sevmekle başlar.” diyor. Bir insanda uyanan sevgiyi mutlaka saygı ile de beslemek gerekir. Bir sevginin uzun yıllar aynı estetik ve güzelliğiyle devamı ancak saygı ile mümkündür.
“Beni ya sevmeli ya öldürmeli” diyor Gülten Akın bir şiirinde. Eğer benim yolum beklenmeyecekse, sevilmeyeceksem, aranmayacaksam, özlenmeyeceksem o zaman yaşamanın ne anlamı var? Hayat sadece yiyip, içip, uyumak mı? Benim cebimde param var, istediğim sevgiyi elde ederim diye düşünmek hayatı hiç mi hiç anlamamak demektir. Öyle insanlar gördüm ki gecekondularında bir bulgur pilavını sofraya zor koyabiliyorlardı ama ben onların arasında yaşanan çok büyük bir edep, zerafet ve sevgiye tanık oldum. Öyle evler de gördüm ki filmlerde dahi olmayan bir lüks içindeydiler ama o gecekondulardaki sevgi havasının, edebin, inceliğin zerresi bile onlarda yoktu...
Bugün insanlar sevgisizlikten cayır cayır yanıyor. Biz sevgimizi mümkün olduğunca herkese verelim. Sevdiğimiz insanlara sevgimizi söylemekten çekinmeyelim. Benim keyfim yerinde demeyelim. Resullullah (Aleyhisselatü Vesselam) Efendimiz Buyuruyor: “Bir insanı severseniz ona gidip sevginizi hemen söyleyiniz.” Bir gün Danıştay’daki odamda çalışıyordum. Çok yaşlı bir hanım izleyicim ziyaretime geldi, masama bir simit bıraktı. Dedi ki “Size hediye olarak ancak bu simidi getirebildim, gücüm ancak buna yetti...” Çok duygulanmıştım. O günün akşamı o simidi eve götürdüm. Rana ile paylaştık. Ve ben o simit hediyesini hiç unutmadım.
Bazen bir tebessüm hasta bir insanı iyi edebilir, bir insanı intihardan döndürebilir. Öyle insanlar gördüm ki dargın, küskündüler, hayata sırtlarını dönmüştüler. Ama sevgiyle tanışınca, sevilince damarlarına kan geldi, adeta hayata yeniden döndüler. Biz hep verelim, hep verelim… Peki kime? Yunus ne diyor: “Yetmiş iki millete aynı gözle bakmayan, şer’an evliya olsa hakikatte asidir” Biz ayrım yapmadan herkese verelim. İnsanlara, bitkilere, eşyalara... Hem acaba onlar sadece eşya mı? Yoksa ilahi yolda bize verilen birer esma mı? Ömrümüz ne zaman biter bilmiyoruz? O nedenle bütün kainatı yerdeki bir kum tanesinden göklere kadar, eşyasıyla, hayvanıyla, insanıyla, bütün cemadatıyla... öyle sevelim ki bu muhteşem sevgimizden bir gün Muhammedî aşk doğsun. Böylece biz de “O senden razı, sen O’ndan razı olarak gir cennetime.” Ayetine mazhar olabilelim.
Allah bu güzellikleri yaşamayı cümlemize nasip etsin. Amin.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
Selamlar, esenlik, huzur ve dostluklarla dolu geçecek cumalar.
|