Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Huzura giden yol: Affetmek...
Gönderen : Gül Uçar
Tarih : 6/21/2020 4:11:25 PM


.
HUZURA GİDEN YOL: AFFETMEK...
Soru-Cevap

Değerli Hocam,
Öncelikle sevgiyle ellerinizden öperim. İnşallah afiyettesinizdir.
Son bir kaç gündür düşündüğüm şeyleri sizinle paylaşmak istedim, Efendim. Son günlerde beni çok öfkelendiren, kıran insanlar oldu. O zaman sizin "Allah'ım sen onların iki dünyasını da cennet et!" duanız geldi aklıma. Önce içimden kendi kendime "Hocam olmuyor. Böyle dua etmek çok zor. Bu halet-i ruhiye içinde nasıl böyle duayı edebilirim" dedim ve bunu diyemediğim için de ağlamak istedim.


Sonra düşündüm de bizi kıran kişilere yapılacak en güzel dua gerçekten de "Allah'ım sen onların her iki dünyasını da cennet et!" demek. Bunu söyleyebilmek gerçekten zor. İnsanın nefsine çok ağır geliyor. Diğer taraftan düşününce, bu dünyada Allah ile beraber olabilen kimse cennette ise, aynı zamanda da Allah'ın huzurundadır ve huzur içindedir. Huzurlu insanlar da etrafına huzur verirler. O halde, kendimizle beraber bütünün iyiliğini istiyorsak, dileğimiz bizi kıran inciten insanların huzura kavuşmasını dilemek olmalı. Eğer bütün insanlar kendilerini kıran insanlara bu duayı yapabilse bu dünya bir huzur ortamı, cennet olmaz mı? Aksi şekilde yapılacak dualar, kalp kıran kişilerin belki huzursuzluklarını arttıracak ama hatırlayalım ki beraberinde bizim de huzurumuzu bozacaklar. Eskiler kimseye bela okuma, döner dolaşır başına gelir derler. Belki de onlar bu noktayı görebildikleri için böyle söylemişlerdir.


Bir de karşılaştığım sıkıntı karşısında önce "Allah'ım bu dünya sınavında bizlere kolaylıklar ver Yarabbim"diye dua ettim. Sonra bunu demenin ne kadar doğru olduğunu düşündüm. Herşeyin en iyisini bilen Allah'ım zaten Kur'an-ı Kerim'de her zorluğun yanında bir kolaylık verdiğini de söylemiyor mu? O halde en güzeli Allah'a tam bir teslimiyet içerisinde olabilmek herhalde. Sayın Dr. Münir Derman'a hocasının kağıtta verdiği nottaki gibi, bizim halimizi bizden iyi bilen Allah'a istek için değil, sadece hamd etmek için ellerimizi açmak. Rabbim bizim neye ihtiyacımız olduğunu zaten biliyor ve görüyor. Bu dünya sınavında birşeyler öğrenmemiz ve her geçen gün biraz daha tekamül etmemiz için bize verdiği zorlukların yanında kolaylığını da vereceğini söylüyor. Diğer taraftan, Mümin Suresi, 40.ayette, "Halbuki Rabbiniz: "Bana yalvarın, dua edin ki size karşılık vereyim. Çünkü bana ibadet etmekten kibirlenip yüz çevirenler yarın horlanmış olarak cehenneme gireceklerdir, buyurdu." diyor.

Benim bunlardan anladığım şu Efendim: Rabbimizden başa gelen sıkıntılara dair tam bir teslimiyet içinde olup, şikayet etmemek ve bunu mümkün olduğunca "Al bu sıkıntıyı başımdan" tarzında (Allah korusun) dile getirmemek gerekiyor. Diğer taraftan tabii ki Rabbimizden hayırlı rızıklar, sağlık, huzur, başarı, tekamül edebilme, aslında bu dünyadayken üzerinde yürüdüğümüz sırat köprüsünde dengede yürüyebilme gibi tüm konularda yardım dileyeceğiz. Onun yardımı ve izni olmadan biliyoruz ki hayatta hiç bir şey olmaz. Herşey ancak onun dilemesi ile olur. Kapılar onun dilemesi ile açılır. O yüzden her hususta O'nun yardımını dileyeceğiz. Ben bu konuyu böyle anlıyorum, Hocam. Yanlış anlayıp, yanlış yorumladığım hususlar var ise beni uyarır ve düzeltirseniz sevinirim.
Size gönlümden hep güzel dualar ve sevgiler gönderiyorum. Belki hissediyorsunuzdur. Allah'ıma hamd olsun sizi tanımayı bana nasip etti.
Sevgiyle ellerinizden öperim.

GÜL UÇAR

Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
------------------------------------------------------------------------------

Sayın Gül Uçar,

Kıymetli yavrum, hayatta istesek de istemesek de karşımıza bizi kıran, inciten insanlar çıkıyor. Üzülüyoruz, ağlıyoruz, uykusuz kalıyoruz. Tek çaremiz onlara hayır dua etmek, güzellikler dilemek. Yapılacak iş bu. Bunun münakaşası olmaz. Dileyen uygular, dilemeyen uygulamaz. Hepsi bu kadar.
İstemek meselesi o kadar ince ki kıldan ince, kılıçtan keskin. Lütfen bu konuyu mıncıklamayalım. Gayet tabi hastayken, maddi sıkıntılar içinde kıvranırken üstümüze çamur atılıyorken, iftiraya maruz kalıyorken gayet tabi Allah’tan yardım isteyeceğiz. Lütfen mes’eleyi fazla kurcalayıp, karıştırmayalım. İçim kan ağlarken Allah’tan yardım istemeyeceğim de kimden isteyeceğim? Mes’ele isteklerimize nefsaniyeti karıştırmamak. Daha, biraz daha, biraz daha diye işin rezilini çıkarmamak. Hepsi bu kadar.
Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun

NOT: BU MEKTUBU YAZAN SAYIN S. GÜL UÇAR KARDEŞİMİZİN MUHTEREM SABRİ TANDOĞAN BÜYÜĞÜMÜZLE YAPMIŞ OLDUĞU SOHBETLERDEN ESİNLENEREK YAZDIĞI "AŞİYAN" ADLI ESERİ OKUMANIZI TAVSİYE EDERİZ (https://www.kitapyurdu.com/kitap/asiyan/539032.html&filter_name=asiyan)

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]