Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Çocuk eğitiminde çok önemli hususlar.
Gönderen : Sabri Babadan Mektup
Tarih : 6/24/2020 10:45:19 AM


.
SABRİ BABA'DAN ANNE BABALARA TAVSİYELER
ÇOCUK EĞİTİMİNDE ÇOK ÖNEMLİ HUSUSLAR
Kıymetli yavrum,
Çocuğu çok küçük yaştan itibaren düşünceye, tefekkür alemine, okumaya, incelemeye, araştırmaya alıştırmak gerekir. Mesela bir anne iki buçuk yaşındaki çocuğuyla onu pencerenin önüne götürüp bulutları, gece yıldızları, ayı, güneşin doğuşunu, güneşin batışını seyredebilirler. Bu arada çeşitli sözlerle çocukta doğa sevgisi, doğayı inceleme heyecanı uyandırılabilir. Küçük bir saksıya onun minik elleriyle atılan bir tohumun filizlenmesi, büyümesi, beraberce izlenebilir.

Önemli olan çocuğu çok küçük yaştan itibaren duyan, düşünen, hisseden bir kimse olarak yetiştirmektir. Evin içindeki minicik olaylar annenin yavrusuyla sohbet etmesi için birer vesile olabilir. Yavaş yavaş ailevi konular, arkadaş çevresi sohbet konularına dahil edilebilir. Ben üç buçuk yaşında okuma yazma öğrendim. İlkokula başladığım zaman bir kitaplık dolusu okuduğum kitaplar vardı. Her şey çocukla anne arasında bir sohbet konusu olabilir. Bunun birinci şartı çocuğa çocuk olarak bakmamak, onunla büyük bir insanla konuşur gibi konuşmaktır.

Japon anneler çocuklarıya bir hükümdarla konuşur gibi konuşurlar, saygı gösterirler. Japon örf adetinde evde küçük çocuk var diye biblolar, kristal eşyalar kaldırılmaz, gizlenmez. O eşyanın önemi çocuğa anlatılır, izah edilir. Çocuk onlarla beraber yaşamayı öğrenir. Japonyada bir çocuk bir hatalı hareket yapıp da anne baba tarafından uyarıldığı zaman dedeler, nineler bizde olduğu gibi “Gel dedene, gel ninene” diye davranılmaz. Dedeler, nineler o çocuğa niçin yanlış hareket ettiği, niçin annelerini, babalarını üzdüğü güzelce anlatılır. Bu suretle çocuk arada kalmaz. Çocuğa ilgi göstermek güzel, saygı göstermek güzel. Fakat onu şımartmak cinayetle eşdeğerdir. Anneler, babalar, dedeler, nineler çocuğu şımartmakla ona en büyük kötülüğü yapmış olurlar. Acaba buna hakkımız var mı? Hiç sanmıyorum.

Kıymetli yavrum, çocuk hatalı hareket ettiği zaman kimsenin kendisine arka çıkmayacağını bilmelidir. Bu duygu çocuğun tekamülünde en önemli etkendir.

Çok küçük yaştan itibaren kız çocuk, erkek çocuk ayrımı yapmadan onları yavaş yavaş kendi işlerini yapmaya alıştırmalıdır, ev işleri öğretilmelidir. Ben dört yaşındayken domatesli, maydanozlu bir pirinç çorbası yapmıştım. İnanın tadı hala damağımdadır. İlkokula başladım annem dedi ki “Oğlum, artık delikanlı oldun. Kendi kahvaltını kendin hazırlayacaksın”. Sabahçıydım, erkenden kalkardım. Bakır sahana tereyağı koyardım, onu biraz erittikten sonra iki yumurta kırardım. Piştikten sonra gaz ocağını kapatır, üstüne karabiber koyar sofraya getirirdim. Ekmeğin önce önünü, sonra arkasını çevirir yumurtamı yerdim. Üstüne tenekeden bal koyar keyfimi sürdürürdüm.
İlk çamaşırımı beş yaşında yıkadım. Bugün gibi hatırlarım. Kurudukları zaman bembeyaz olmuşlardı. Bütün mesele çocuğa küçük yaştan itibaren hayatı öğretmek, onu gelecek günlere hazırlamaktır.
Hazret-i Ali diyor ki “Size çocuğu yaşadığınız zaman göre eğitin derler. Bu yetmez. Öyle bir gün gelecek ki siz hayatta olmayacaksınız, ama çocuklarınız bir hayat mücadelesi verecek. Onları hayat mücadelesinde sendelemeden yürümeye alıştırın”.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]