.
Efendim,

Bugün planımda vizyonda ki Mevlana Filmine ( belgesel) gitmek vardı. Mevlana hazretlerine hayran ve onun eserlerini büyük bir saygıyla okumuş birisi olarak filmin fragmanlarının da etkisiyle mutlaka gitmeliyim dediğim bir filmdi. Bu satırları gitmeden evvelki heyecan ve sevinçle yazmak isterdim. Ama bana eksik ve az geldi. Hani sizin benim filmim benim kitabım diyebilmesi için bir insanın içinde kendinden birşeyler bulması gerekir yazıyorsunuz ya. İşte öyle. Ben bulamadım.Her gidenin de kendisine ait bir değerlendirmesi olacak elbette. saygım var . O nedenle ben film hakkında hayırlara vesile olur inşallah duasını yapacağım.


Efendim,


Cevabınız hiç aklıma gelmeyen bir teşhis oldu benim için. İnşallah efendim. Rabbim nasip eder. Siz burada soranlara ve başka yazılarınızda da ""O , gelir sizi bulur" diyorsunuz. Ben bir sürü hatalarımla, cahilliğimle O' nu bulmaktan acizim. Herşey Allah'ın takdiriyle. Layıksak Rabbim nasip eder değil mi ? efendim.
İnsanı bütün dünyayı etkileyecek şekilde eserleri yazmaya yönelten bilgelik yolu. Mevlana Hazretlerinden en çok bu yönüyle etkilenmişimdir. Hamdım, piştim, yandım. Şems Hazretlerinin tutuşturduğu kıvılcım.
Mübarek Kur'an da cennetlikler tasvirinde " onlar köşklerinde koltuklarında karşılıklı otururlar muhabbet ederler "diyor Rabbimiz. Cennet de muhabbetle demek ki. Filmin sonunda iki Hazret' in orda oturduklarını düşündüm.Yüce Allah , iki dünya saadetini birlikte nasip eyleye . Cennetini kazananlardan eyleye.Amin.
Sonsuz hürmetlerimle...



Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
********************************************************************

Sayın Hatice Hakeri,

Efendim, ben o filmi görmediğim için birşey söyleyemeyeceğim.
Evet, mürşid gelir müridi bulur. Ama bunun da şartları vardır. Daha önce öğrencinin gelebildiği noktaya kadar ilerlemesi gerekir. Edep, incelik, tevazu, saygı konularında bir hayli yol alması lazımdır. Gandhi, her sabah evinden çıkarken kendini ayakkabısının üzerindeki tozdan daha büyük görürse ağlayarak Allah’a sığınırmış. Sabahleyin evden çıkarken kendini o apartmanın, o mahallenin, o semtin en günahkar, en fazla eğitilmeye muhtaç insanı olarak görmeyen kimse mana yolunda kolay kolay yürüyemez. Özdemir Asaf bir şiirinde

“Bu için için oluşun
Sen beni bulunca
Bende seni görmen içindir”

der. İddia sahibi olmak kendini arınmış, temizlenmiş, yüksek bir makama erişmiş olarak görmek çok tehlikelidir. Böyle bir kimse zaten manevi arayış içinde değildir ki öğretmeni gelip onu bulsun. Tevazu kapısından geçmeyen mana evine giremez. Şems Şam’dan kalktı, Konya’ya kadar yürüyerek geldi. Çünkü Mevlana bir mum haline gelmişti. Bir ışık bekliyordu. Şems, o ışık oldu. Hayatta her şey böyledir. Eskiden şiş kebap yapmadan önce o et alınır, bir gün, iki gün terbiye edilirdi. Bu terbiyenin sonunda et yumuşacık olurdu. Sonra onu şişe takar fırında pişirirdiniz. Bugün o terbiye yapılmadan eti kesip, şişe takıp getiriyor. Onun için de hiçbir şeye benzemiyor. Onu yemek bile ıstırap oluyor. Manevi hayat da böyle. O hazırlıklar yapılmadan, edep ve tevazu kapısından girmeden bir yere vasıl olamayız.

Yeni maillerinizi bekler, selam, sevgi ve saygılarımı sunarım.

Sabri Tandoğan
Onun ve Hakk'a Göçen Ailesinin Aziz Ruhlarına Fatihalarla.