Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Kral çıplak!
Gönderen : Durdu
Tarih : 7/21/2020 6:25:45 PM


.

Efendim Size ve Sayfa Dostlarına Merhaba,

Sayın Hocam,

İngiltere’de bir zaman çağdaş sessiz piyano konseri isminde bir konser verileceği medyadan duyurulmuş. Köşe yazarları bu konserin ne kadar sanat yüklü olduğu konusunda yazılar döşenmişler. Biletler aylar öncesinden bitmiş.

Konser zamanı salon tam kapasite doluymuş. Konser başlamış ve çağdaş sessiz piyano konserini veren kişi hiç ses vermeyen piyanonun tuşlarına 2 saat boyunca basmış. Konser sonunda salondakileri selamladığında olağanüstü bir tezahüratla karşılanmış.

Ertesi günü yapılan bir televizyon programında, konseri verenle röportaj yapılmış. Konseri veren kişi şöyle demiş. “İnsanlardaki aptallığın sınırını ölçmek istemiştim. Meğerse bunun sınırı yokmuş.”

Çoğu zaman popüler kültür karşısında, moda akımlarda “uydum kalabalığa” der çoğunluğa karışırız. Aykırı düşmenin riskinden korkarız.
Kişisel Gelişim Balonlarından Bir Kaçı:

1-Kişisel gelişim kitaplarında şöyle bir cümleyle sık karşılaşırız. O başarıyorsa sen de başarabilirsin. Ayrıntıları düşünmediğinizde harika sihirli bir formüldür bu. Çünkü başarmış ünlü insanlar bu formülün kahramanıdır. Hani bir tilki hikayesi vardır.
Bir gün tilki aslana “ Yahu sen nasıl avlanıyorsun yolunu yordamını öğret de bende senin gibi avlanayım.” demiş. Aslan “Çok kolay “ demiş. Başlamış anlatmaya.Uzakta yayılan bir eşeği göstererek “Bak nasıl avlayacağım onu” Sonra Tilkiye dönerek “Gözlerim kızardı mı?” kızardı demiş tilki. “Yelelerim kabardı mı?” kabardı demiş tilki. “Kaslarım gerildi mi?” “gerildi” demiş tilki.Aslan yayından fırlayan bir ok gibi eşeğe doğru koşmuş sonra eşeğe üzerine sıçrayarak bir hamlede yere devirmiş ve parçalamış. Tilkiye de “av böyle avlanır.” demiş.

Yöntemi öğrendiğini düşünen tilki başka bir gün uzakta bulunan eşeği göstererek aslana “Şimdide benim nasıl avlandığımı bir gör.” demiş.
Başlamış “Gözlerim kızardı mı? Yelelerim kabardı mı? Kaslarım gerildi mi?” dedikten sonra eşeğe saldırmış. Eşek tilkiye bir çifte atmış, tilki havalanarak yere düşmüş ve kaburga kemikleri kırılmış. Eşek oradan uzaklaşırken yaklaşan aslana tilki sormuş “Ben de senin yaptıklarını yaptım niye böyle oldu?” demiş. Aslan “ Unuttuğun bir şey var dostum” demiş. “Ben aslanım sen tilkisin”


2-Bu tür kitaplarda; “hızlı olmalısın artık büyük balık küçük balığı değil, hızlı balık yavaş balığı yutuyor.” Sözüne sık rastlanmaktadır. Zaman ve diğer insanlarla yapılan abartılı yarış hem insanın erken tükenmesine hem de ahlaki erozyonlara yol açmaktadır.


Kişisel gelişim kitaplarında verilen bir örnek. Safari avına çıkan iki kişi bir kaplanı görünce kaçmaya başlamışlar. Biri çantasından spor ayakkabılarını çıkarıp giyince diğeri sormuş. “Kaplandan daha hızlı koşacağını mı sanıyorsun böyle?” hayır demiş “ Ama senden daha hızlı koşabilirim.”


3-Sürekli “hayal et başarırsın, umut et başarırsın, yeter ki iste başarırsın.” gibi sözlerle tabiri caizse kişiye gaz verilir. Oysa başarının temelinde bilgi, beceri ve yeteneğin olması ve uzun yorucu çalışma süreçlerinin de bulunması yatmaktadır.


Bir konser sonrasında kemancı Fritz Kreisler'in bir hayranı ona koşarak coşkuyla “Sizin kadar güzel çalabilmek için hayatımı verirdim.” demiş. Bu söz karşısında Kreisler “Ben verdim.” Demiş


4-“Zengin olmanın 7 sırrı, başarılı olmanın 7 sırrı, lider olmanın 7 sırrı” gibi kitaplar bize o sırları öğrenirsek zengin, başarılı ve lider olacağımız duygusunu verirler. Oysa bu tür şeyler sır olmaktan ziyade çalışkanlık, zeka, kararlılık ve uzun süren emeğin bir sonucudur. Çiçero kekeme iken uzun süre nehir kenarında çakıl taşlarını ağzına alarak yaptığı eksersiz sonucu ünlü bir hatip olmuştur.


Zengin olmanın 7 sırrının imza gününde genç heyecanla sorar “Üstadım bana zengin olmanın sırrını söyler misin?” Yazar “Valla ben kitabını yazdım kitaptan zengin oldum gerisini bilmem.” demiş.
5-Yine bu tür kitaplar bize ne kadar başarırsak o kadar mutlu olacağımızı söyler. Ağırlıklı olarak dış başarı yani servet, şöhret, kariyer yapmayı hedef gösterilir. Bunlar mutluluğu garantileyen şeyler değildir. Asıl mutluluk sevgi, bilgi, erdem, özgüven, özsaygı, iç barış gibi iç başarılardadır. Çoğu zaman iç başarıyla dış başarı tahterevallinin iki ucu gibidir. Nadiren dengede durur.

**
Ülkemizin, kişisel ve toplumsal gelişimde denge sağlayan, mutlu insanların ülkesi olmasını diliyorum.


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
-------------------------------------------------

Efendim,

İnanılmaz güzellikteki mailinizi büyük bir zevkle okudum. Verdiğiniz harikulade güzel örneklerle sırf para kazanmak için ortaya yayılan bu palavraların iç yüzünü ne kadar güzel açıklıyorsunuz. Bu kitaplar ne kadar çok satılıyorsa o kadar bu ülkede aptal, gerizekalı, salak insanlar var demektir. Hele verdiğiniz o piyano konseri örneği inanılmaz güzellikte. Hep bu kitaplarda aptal insanlar için birtakım öneriler getirilmekte. Başarılı olacaksın teması ısrarla işlenerek bu aptal insanlarda bir de aşağılık duygusu geliştirilmektedir. Bunlardan birisi çıkıp “Yahu kardeşim, ben mecbur muyum başarılı olmaya? Bu ne hıyarca söz. Benim efendi olmam, çalışkan olmam, karakterli olmam, kendimle barışık olmam, çevremle güzel ilişkiler kurmam yetmiyor mu? Sen al o başarını başına çal.” demiyor. Aptal aptal bu kitaplara para veriyor. Sonra da aşağılık duygusu içinde kıvranıyor.

Çağımız bu soytarılarla, şarlatanlarla dolu. Mirasını devraldığı Sabancı ailesinin servetine güvenerek Güler Sabancı denilen geri zekalı kadın aptal aptal işler yapıyor, her yaptığı işte salaklığını, gerçek kültürden mahrum olduğunu tekrar tekrar ispatlıyor. Bizim soytarı basınımız bu gerizekalı kadına alkış tutuyor, ne yapmış haspam, şarap fabrikası açmış. “Ben,” diyor, “Türkiye’nin en kaliteli şarabını üreteceğim.” Farzet ki ürettin. Eline ne geçecek? O şarabı içen manyakların, hıyarların, öküzlerin kimi gidecek, karısını çocuklarını dövecek, kimi gidecek kafasını bozan insanları yaralayacak, öldürecek. Kimi gidecek işyerinde hadise çıkartıp işinden kovulacak. Be hatun, yarın Allah’ın huzuruna vardığın zaman bunların hesabını nasıl vereceksin, hiç düşündün mü, hiç ürperdin mi, hiç tövbe ettin mi? Dünya kadar masraf ettin, Picasso sergisi açtın, şimdi de Dali sergisi. Yahu, bunlar şişirtilmiş göklere çıkartılmış soytarı herifler. Bakmışlar manyak bir çağda yaşıyorlar. Çevrelerindeki insanlar hep soytarı, yarım akıllı, yüreksiz, beyinsiz insanlar. “Biz,” demişler “bu hıyarlara niye doğru dürüst resim yapalım? Bunlar buna layık mı? Biz, gözü karnında, soytarı, rezil resimler yapalım, bu geri zekalıların suratlarına şamar gibi fırlatalım.” Öyle de yapmışlar. Aslında ikisi de büyük tüccar. Adamlar haklı. Piyasaya göre mal üretmişler.

Efendim ben yetmiş senedir resimle uğraşıyorum. Resme aşık bir insanım. İddia ediyorum, bu iki adam aslında resme istidatlı, güzel, çok güzel resim yapabilecek yatenekte oldıukları halde işi soytarılığa dökmüşler. Olay bu! Gerçekten resim kültürü olan, resmi gerçekten seven, sanata ibadet edercesine aşkla bağlı olanlar bu kepaze resimlere bakarak sadece gülerler, gır gır geçerler. Ama o entel geçinenler yok mu, o çağdaş görünme hevesinde olanlar, o aydın olduklarını sanan karanlık, zindan ruhlu insanlar sırf modaya uyarak bu soytarılara o piyano örneğinde olduğu gibi delicesine alkış tutuyorlar. Güler Sabancı gibi zavallı entel bozuntuları da bu soytarılara dünyanın masrafını yapıyorlar. Onların resmin yüzkarası tablolarını memleketlerine getiriyorlar. Eh, nasıl olsa arkalarında her rezilliğe, her kepazeliğe alkış tutan basınları da var. Aslında bunlar boşuna gayretler. O sarfedilen çılgınca paralar boşuna gidiyor. Ama kimse çıkıp da “kral çıplak!” demiyor.


Olay bu efendim. O, kitapların içyüzü bundan ibaret. O, milyonlarca insanın milyarlarca lira ödeyerek okudukları kitapların içyüzü bu: Kompleksli, aşağılık duygusu içinde çırpınan insan yetiştirmek...

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]