Konu : Güneşin doğması yakındır!
Gönderen :
Sabri Babadan Mektup
Tarih :
11/15/2020 11:46:14 PM
.
BEKLEYİN...BEKLEYİN... DÜNYAYI AYDINLATACAK, ANADOLU'NUN BAĞRINDAN DOĞACAK IŞIĞI BEKLEYİN: ŞAFAĞIN SÖKMESİ YAKINDIR!
Kıymetli yavrum,
Doğusu ile, Batısı ile bütün dünya bir bunalım içinde. Hepsi gerçekten uzaklaşmış. Bir kısmı gerçeğe isyan içinde. İhanet içinde. Kendi kendilerine kurtuluş yolunu bulamıyorlar. Çünkü vaktiyle o yolu kapamak için elden gelen yapılmış. İkilem içindeler.
Doğu mu batı mı, dünya mı âhiret mi, madde mi mânâ mı, din mi ilim mi, ruh mu beden mi...? İslâm’ın tevhidî görüşünden uzaklaştıkça, bu ikilem gittikçe artıyor. Arttıkça, hayat gittikçe kararıyor. Işıktan, renkten, huzurdan, mutluluktan uzak, sıkıntı dolu, bunalım dolu, stres dolu bir yaşam tarzı egemen oluyor. Arkasından içki ile, uyuşturucu ile teselli aramalar başlıyor.
Ne Doğu, ne Batı bu ağır yükün faturasını ödeyemiyor.
Vaktiyle İshak Peygamber bunu haber vermişti: “Yol uzun, yük ağırdır. Bu yükle, bu yola katlanamazsınız. Yüklerden kurtulunuz...”
Bana göre tek umut; Anadolu’dan yetişecek gerçek aydınlardır. İşte onlar, Yunusların, Mevlânâların torunları bu ikilemden kurtulup; iyiliğin, güzelliğin, doğrunun ışıklarını, o muhteşem tevhidin hayat veren tebessümünü getirecekler. İşte o zaman insanlar bedbinliklerinden, hıçkırıklarından, umutsuzluklarından kurtulup, “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası” diyecekler, “Aşk gelicek cümle eksikler biter”, “Dağ ne kadar yüce olsa, yol onun üstünden aşar” diyecekler, Yunus gibi şakıyarak, “Taze civan oldum ben...” diyeceklerdir.
Evet, kural hiç değişmez; ışık gelince karanlık gider. Dün öyle oldu, bugün de, yarın da öyle olacak. Yunuslar, Mevlânâlar, Hacı Bektaşlar, Hacı Bayramlar, Eşrefoğlu Rûmiler, Erzurumlu İbrahim Hakkılar dün Anadolu’yu aşkın, imanın, ışığın, rengin, güzelliğin kal’ası yapmışlardı. İnşallah yine öyle olacak...
Güzel insanlar, Anadolu’nun bağrından çıkacak gerçek aydınlar, ışıklarını mızrak mızrak bütün cihana yayacak, insan ikilemelerinden kurtulacak, tevhidin ışığı ile onları huzura, mutluluğa, sevgiyle, saygıyla, edebe, inceliğe, gerçek uygarlığa götüreceklerdir. O zaman insanlar
“Sevdiğimi demez isem, sevgi derdi boğar beni” diyecekler, “Sevmek devam eden en güzel huyum” diyeceklerdir.
O sevginin ışığı ile bütün kâinat aydınlanacak, bir bayram yerine dönecektir.
Peki niye Anadolu’dan yetişen aydınlar?
Bazen dünyayı bir insan bedeni gibi düşünürüm. Asya o vücudun kalbi, Avrupa beyni gibi gelir bana. Asya’da sevgi var, sıcaklık var, güzellik var. Ama yetmiyor. Avrupa’da metod var, sistemli çalışma var, bilimsel araştırmalar var. İyi, güzel ama o da yetmiyor. Sonuç ortada.
Gidin, gezin, görün. Tek başına ne Doğu, ne Batı, o sentezi kurup, ikilemden kurtulup, tevhidin ışığına gidemiyorlar. Gidemedikleri için de, bunalımlar bitmiyor. “Zulmetin ardında yine zulmet var.” İşte Doğu ile Batı arasında bir köprü gibi duran Anadolu toprağından çıkacak aydınlar bu terkibi, bu sentezi yapacaklar.
“Ama şu içinde bulunduğumuz şartlar, olanlar bitenler” diye başlamayın lütfen. Bir şey söylemek istiyorum. Kulak verin. Dinleyin ve düşünün. Gecenin en karanlık vakti, şafak sökmesine en yakın zamandır. Müjdeleri geliyor. O şafak sökecektir. O şafak bütün gözleri ve gönülleri aydınlatacaktır. Sade biz değil, bütün dünya o ışığı bekliyor.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|