Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Recep ayında tutulan orucun faziletleri hk.
Gönderen : Siteden
Tarih : 2/13/2021 1:20:52 AM


.
RECEP AYINDA TUTULAN ORUCUN FAZİLETLERİ
Receb-i Şerîfin, Birinci, İkinci ve Üçüncü Günlerinin Orucu
İbni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)’nın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Recebin ilk gününün orucu üç senenin (günahlarının) keffaretidir. İkinci günün orucu iki senenin, üçüncü gününki ise bir senenin keffaretidir.
Sonra her gün bir ay (lık bağışlanma) dır.” (Ebû Muhammed el-Hallâl, no:10, sh:64; Süyûtî, el-Câmi’u’s-Sağîr, Nebhânî, el-Fethu’l-Kebîr, no:7290, 2/24)
Selâme ibni Kays (Radıyallâhu Anh)’ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Recebin ilk günü oruç tutan kimseden, günahları gökle-yer arası kadar uzaklaşır.” (Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/327)
Abdülğafûr ibni Abdilazîz (Radıyallâhu Anh)’ın babasından (Radıyallâhu Anh) rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Recebin ilk günü oruç tutan, bir sene (devamlı) oruç tutmuş gibidir.” (İbni Asâkir, Târîhu Medîneti Dimeşk, no:6057, 51/238, no:4153, 36/376; Süyûtî, el-Le’âlî, 2/116-117)
Yine böylece Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh)’dan rivayete göre, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in recebin tutulmasına dâir teşviklerini duyan pîr-i fanî bir zatın:
“Ya Rasûlellâh! Ben onun tamamını tutmaktan âcizim” şeklindeki beyanına karşılık, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem):
“Recep ayından ilk günü, ortasındaki günü ve kendisinden son günü tut ki, o zaman muhakkak sana, tamamını tutanın sevabı verilecektir.
Çünkü gerçekten güzel bir amel, on misliyle mükâfâtlandırılacaktır” buyurmuştur. (Abdülkâdir el-Geylanî, el-Ğunye, 1/331; Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/141; Zebîdî, İthâfü’s-sâde, 3/422; İbni Arrâk, Tenzîhü’ş-şerî’a, Salât:50, 2/90-92; Zübdetü’l-vâ’ızîn, el-Hobevî, Dürretü’n-nâsıhîn, sh:47)
Receb-i Şerîfin Başında, Ortasında ve Sonunda Bir Gün Oruç Tutmak
Ali ibni Ebî Tâlib’in oğlu Hüseyin’in oğlu Ali Zeynelâbidîn’in oğlu Muhammed Bâkır’ın oğlu Ca’fer-i Sâdık’ın oğlu Mûsâ Kâzım’ın oğlu Ali Rıza (Radıyallâhu Anhüm Ecma’în) şöyle buyurmuştur:
“Her kim sevâbını Allâh-u Te’âlâ’dan umarak receb-i şerifin ilk günü oruç tutarsa kendisine cennet vâcip olur.
Her kim de receb-i şerifin ortalarından bir gün oruç tutarsa Rabîa ve Mudar kabîleleri kadar çok kişilere şefaatçi kılınır.
Yine her kim receb-i şerifin son gününde oruç tutarsa Allâh-u Te’âlâ onu cennetin sultanlarından yapar ve kendisini; annesine, babasına, kız kardeşlerine, amcalarına, halalarına, dayılarına, teyzelerine, tanışlarına ve komşularına şefaatçi kılar.
Bunlar arasında cehennemi hak etmiş biri bulunsa da (onun şefaatiyle kurtulur).” (Mümin eş-Şeblencî, Nûru’l-ebsâr fî menâkıbı âli beyti’l-Muhtâr, sh:363)
Receb-i Şerîfin İlk Perşembe Orucu
Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) den rivayet edildiğine göre:
“Recebin ilk perşembesini oruçla geçireni cennete sokmak Allâh-u Te’âlâ üzerine bir hak olur.” (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/138; Abdülkâdir el-Geylanî, el-Ğunye, 1/330-331)
Receb-i Şerîfin Eyyâm-ı Bîyd (ON ÜÇ, ON DÖRT VE ON BEŞ) Oruçları
Ali (Radıyallâhu Anh) şöyle buyurmuştur:
“Recebin on üçüncü gününün orucu, üç bin sene oruç gibidir. On dördünün orucu, on bin sene gibidir. On beşinci gün ise on üç bin seneye denktir.” (İbni Şâhîn, Süyûtî, el-Le’âlî, 2/106)
Enes (Radıyallâhu Anh) dan merfû’an rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“(Herhangi bir aydan) on üç, on dört ve on beşinci günler olan, eyyâm-ı bîydı oruçlu geçirene, Allâh-u Te’âlâ, birinci gününde on bin sene, ikinci gününde yüz bin sene, üçüncü günde ise üç yüz bin senelik ecir verir.” (Ebu’l-Kâsım el-Hüseyn, el-Emâlî, Süyûtî, el-Le’âlî, 2/107)
Rivayete göre; Âdem (Aleyhisselâm): “Yâ Rabbi! Vakitlerin ve günlerin sana en sevgilisini bana bildirir misin?” diye yalvardığında,
Allâh-u Te’âlâ:
“Günlerin Bana en sevgilisi, recebin yarı günüdür.
Her kim recebin ortasında, oruç, namaz ve sadakayla Bana takarrub (mânen yakınlaşma) ve ibadette bulunursa, Benden ne isterse mutlaka ona veririm, Benden af isterse, mutlaka onu bağışlarım.
Ey Âdem! Her kim recebin yarı gününü namusunu koruyarak, malından tasaddukta bulunarak, oruçlu ve zikir üzere geçirirse onun için cennetten başka bir karşılık yoktur” (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/140) buyurdu.
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) den şöyle rivayet edilmiştir.
“Recebin yarısının orucu, otuz senelik oruca denktir.” (Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/140)
Rivayete göre:
“Dört şey, kabir azabını hafifletir.
Bunlar da:
Her an ve her zaman Kur’an okumak,
Her mekânda yetime ikram etmek,
Receb ve şa’bânın eyyâm-ı bîyd oruçlarını tutmak,
Gece yarısı namaz kılmaktır ki, o kalbi nurlandırır ve Rahmân’ın rızasını celbeder.” (Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü’l-ihvan, sh:13)
Receb-i Şerîfin Yirmi Yedinci Gün Orucu
Selmân-ı Fârisî (Radıyallâhu Anh) dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Receb ayında bir gün ve bir gece vardır ki, o günü oruçlu geçirip, gecesini ibadette kâim olan kişi, zaman olarak yüz seneyi oruç, yüz seneyi de (gece ibadeti ve) kıyamla geçirmiş gibi olur.
O gün, recebin bitmesine üç gün kaladır.
Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) de o gün (peygamber olarak) gönderilmiştir.” (Beyhakî, Fedâilü’l-evkât, no:11, sh:95-96; Şu’abu’l-îmân, no:3530, 5/345; İbni Asâkir, el-Emâlî, Fadlu Receb, sh:6; Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/332; İbni Hacer, Tebyînü’l-aceb, sh:58; Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs, no:4381, 3/142; Süyûtî, Cem’u’l-cevâmi, 1/591; ed-Dürrü’l-mensur, 4-186; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, no:35269, 12/312; İbni Arrâk, Tenzîhü’ş-şerî’a,Savm:41, 2/161)
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Recebin yirmi yedinci günü oruç tutana, altmış ay orucu(nun sevabı) yazılır.
O gün, Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) e, Cibrîl’in risâleti ilk getirdiği gündür.” (Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/332; Ebû Muhammed el-Hallâl, no:18, sh:76; Hatîb, Târîhu Bağdad, 8/290; Ebû Mûsa el-Medînî, Fedâilü’l-leyâlî ve’l-eyyâm, ‘Irâkî, el-Muğnî an hamli’l-esfâr, 1/367; Zebîdî, İthâfü’s-sâdeti’l-müttakîn, 5/207; Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/141; Hennâd en-Nesefî, el-Fevâid, Abdülazîz el-Kettânî, Fedâilü receb, İbni Arrâk, Tenzîhü’ş-şerî’a, Savm:41, 2/161)
Nebî (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) den şöyle rivayet edilmiştir:
“Her kim recebin yirmi yedinci günü oruç tutup, o gün sadaka verirse, Allâh-u Te’âlâ orucuna karşılık o kişiye bin hasene ve iki bin köle âzâdı (sevabı) yazar.” (el-Cami’u’ş-şâfî fî’l-va’zı’l-kâfî, Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/141)
Receb-i Şerîfin Belirsiz Günlerindeki Oruçlar
Receb-i Şerîften Bir Günün Orucu
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh) ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz cennette, kendisine receb denilen bir ırmak vardır ki sütten daha beyazdır, baldan daha tatlıdır.
Recebden bir gün (bile) oruçlu geçirene, Allâh-u Te’âlâ o ırmaktan su içirecektir.” (Ebû Muhammed el-Hallâl, no:3, sh:48; İbni Hıbbân, el-Mecrûhîn:2/238; Beyhakî, Fedâilü’l-evkât, no:8, sh:90-91; Şu’abu’l-îmân, no:3800, 3/367; eş-Şecerî, el-Emâlî, 2/238; Râfî’î, et-Tedvîn, 10/164; Nakkâş, Ebu’ş-Şeyh, İbni Şâhîn, İbni Hacer, Tebyînü’l-aceb, sh:25-26; İbni Ebî Şâme, el-Bâ’is, sh:70; Zebîdî, el-İthâf:10/533; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, no:24260; Abdulkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, 1/325; Şîrâzî, Süyûtî, el-Câmi’u’s-sağir, Nebhânî, el-Fethu’l-Kebîr, no:4027, 1/368; Münâvî, Feyzu’l-Kadîr, 2/470)
Sa’îd eş-Şâmî (Radıyallâhu Anh) ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Receb Allâh-u Te’âlâ’nın en sağlam ayıdır. Her kim recebden bir gün oruç tutarsa, bu kendisi için bir ayın orucu gibidir.” (Ebû Muhammed el-Hallâl, no:11, sh:65; Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, no:5538, 6/69; Hatîb, Târîhu Bağdad, 8/331; İbni Hacer, Tebyînü’l-aceb, sh:43; Süyûtî, el-Hâvî, 1/545-546)
Yine Abdülazîz ibni Sa’îd‘in, babası Sa’îd eş-Şâmî (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Recebden bir gün oruç tutanın bu orucu, bir senenin orucu gibidir.” (Beyhâki, Fedâilü’l-evkât, no:9, sh:92-93; Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, no:5538, 6/69; İbni Asâkir, Târîhu Dimeşk, no:5121, 43/291; Ali el-Muttâkî, Kenzü’l-ummâl, no:35166, 35168, 12/311; Heysemî, Mecma’u’z-zevâid, 3/191,194)
Ebû Sa’îd el-Hudrî (Radıyallâhu Anh)dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte de Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“İnanarak ve sevabını Allâh-u Te’âlâ’dan bekleyerek, recebden bir gün oruç tutan Allâh-u Te’âlâ’nın en büyük rızasını kazanır ve Firdevs-i Â’lâ cennetine yerleştirilir.” (Abdülkâdir el-Geylânî, el-Ğunye, Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/138; İbni Hacer, Tebyînü’l-aceb, sh:36; Ebû’l-Kâsım İbni Asâkir, el-Emâlî, İbni Arrâk, Tenzîhü’ş-şerî’a, Savm:18, 2/151; Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü’l-ihvan, sh:12; Ömer en-Nesefî, el-Kand fî zikri ulemâi Semerkand, sh:223)
Receb-i Şerîften Yirmi Güne Kadar Tutulacak Oruçların Faziletleri
Ebû Sa’îd el-Hudrî, Ebû Zer, Ebu’d-Derdâ, Ali ibni Ebî Tâlib, Enes, Hasen, Sâ’id eş-Şâmî ve İbni Mes’ûd (Radıyallâhu Anhüm) hazarâtından rivayet edilen hadîs-i şerîflerde Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Recebden iki gün oruç tutan
“Her kim recebden iki gün oruç tutarsa kendisine iki kat ecir verilir ki, her bir katın ağırlığı, dünyanın dağları kadardır. Allâh-u Te’âlâ ona iki bin sene orucu yazar.
(Bir gün tutana vaad edilen bütün mükâfatlardan) sayılanların bir misli kendine âit olmakla birlikte, ne kadar (uzun) yaşamış olsalar da, on sıddîk kulun ömürleri boyunca kazanmış oldukları ecir (ve sevaplar) kendisine ihsan edilir.
O da onların şefaati gibi bir şefaate sahip kılınır, cennete onlarla birlikte girinceye kadar onların zümresinde bulunur ve onların yakın arkadaşlarından olur.
(Hâsılı;) bu kişinin Allâh-u Te’âlâ katındaki kerâmet (ve şeref)ini, gök ve yer ehlinden hiçbiri, tarif ve tavsif edemez.”
Recebden üç gün oruç tutan
“Recebden üç gün oruç tutan kimseyle cehennem arasına Allâh-u Te’âlâ öyle bir hendek koyar ki onun uzunluğu bir sene, diğer bir rivayette; yetmiş senedir. Allâh-u Te’âlâ, o kula üç bin senelik oruç yazar. Bir ve iki gün tutanların ecri kadar sevabı (ayrıca) alır.
İftar ânında Allâh-u Te’âlâ: ‘Bu kulumun hakkı gerçekten kesinleşti ve sevgimle dostluğum kendisine vacip oldu. Ey meleklerim! Sizi şâhit tutuyorum ki ben onun geçmiş ve gelecek günahlarını bağışladım’ buyurur.
Her kim recebden üç gün oruç tutar ve gecelerini (ibadetle) kâim olursa, onun için üç bin sene oruç tutup geceleri kâim olan gibi ecir vardır. Her güne karşılık Allâh-u Te’âlâ bu kulu için yetmiş büyük günahı bağışlar.
Ruhunu teslim ederken, kabrinde, amel defterleri uçuşurken, mîzanda (ameller tartılırken) ve sırat gibi geçitlerin her birinde, onun yetmiş isteğini verir.” (Abdurrahmân ibni Abdisselâm es-Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/140; Ahmed ibni Hicâzî, Tuhfetü’l-ihvan, sh:12)
Recebden dört gün oruç tutan
“Recebden dört gün oruç tutan, bütün belâlardan, delilikten, cüzzamdan, alaca hastalığından ve Mesîh-i Deccal fitnesinden âfiyet bulur (kurtulur).
Geride zikredenlerin ecri kadar sevap alacağı gibi, halis akıl sahibi çok tevbeli kulların sevabını da alır ve ilk kurtulanlar arasında (amel) defteri kendisine verilir.”
Recebden beş gün oruç tutan
“Recebden beş gün oruç tutan, kabir azabından korunur. Kıyâmet günü, yüzü dolunay gibi (parlak olarak) diriltilir. Kendisine kumlar adedince haseneler yazılır.
Cennete girdiğinde ise ona:
‘Allâh-u Te’âlâ’ya karşı, istediklerini temenni et’ denilir.”
Recebden altı gün oruç tutan
“Recebden altı gün oruç tutan kişi, ayın on dördünden daha parlak bir yüzle kabrinden çıkar, ayrıca kıyâmette ona tüm mahşer halkının, kendisiyle aydınlanacağı kadar büyük bir nur verilir.
(Azaptan) emin olanlar arasında diriltilerek hesaba tutulmaksızın sıratı (şimşek gibi) geçer. Ana-babaya isyan ve sıla-i rahimi kesme günahlarından kurtarılır.
Kıyamet günü kendisiyle karşılaştığı zaman Allâh-u Te’âlâ cemaliyle ona yönelir.”
Recebden yedi gün oruç tutan
“Recebden yedi gün oruç tutana gelince; cehennemin yedi kapısı vardır.
Allâh-u Te’âlâ her günün orucuna mukabîl, kendisine o kapılardan birini kitler, o kulunu cehenneme haram kılar ve ona cenneti vacip kılar ki ondan dilediği yere yerleşir.
Sekiz gün oruç tutanaysa, cennetin sekiz kapısı açılır.
O da o kapıların hangisinden isterse, ondan cennete girer.”
Recebden dokuz gün oruç tutan
“Recebden dokuz gün oruç tutan, kabrinden kelime-i şehâdet nidâsıyla çıkar ve yüzü cennetten çevrilmez.
Geride zikredilen bütün sevaplarla birlikte (amel) defteri (mukarrab meleklerin yanında bulunan yüce divandan ibaret) ‘IIIiyyîn’e yükseltilir.
Kıyamet günü (azaptan) emîn olanlar arasında diriltilir. Kabrinden yüzü nur gibi parlayarak çıkar ve mahşer halkına o kadar nur saçar ki insanlar: ‘Bu seçilmiş bir peygamberdir’ demekten kendilerini alamazlar. Bu kula verilecek olanların en aşağısı, cennete hesapsız olarak girmesidir.”
Recebden on gün oruç tutan
“Recebden on gün oruç tutan kişi, Allâh-u Azze ve Celle’den ne türlü bir şey istese mutlaka ona verir.
Allâh-u Te’âlâ ona sırattan her (dört bin adımlık) milin üzerinde, istirahat edeceği bir döşek serer ki o kişiye ne mutlu, ne mutlu!
Onun durumu ne iyi!
Geride anlatılan fazîletlerin misliyle birlikte on katı mükâfât kendisine ihsan edilir. Bu kişi Allâh-u Te’âlâ’nın, günahlarını sevaplara dönüştürdüğü kimselerdendir.
Allâh-u Te’âlâ için adâletle tamamen kâim olan mukarrab (mânen yakın kılınmış) kullardan olur ve ihlasla sabrederek (gece) kâim, (gündüz) sâim halde Allâh-u Te’âlâ’ya bin sene ibadet etmiş gibi olur.
Allâh-u Te’âlâ bu kuluna, inci ve yakutla bezenmiş iki kanat verir ki onlarla sırat üzerinde parlak şimşek gibi uçar.
Gökten bir münâdî: ‘Allâh-u Te’âlâ seni muhakkak bağışladı, ameline yeniden başla’ diye nida eder. (Amelini) artırana Allâh-u Te’âlâ da (sevabını) artırır.”
Recebden on bir gün oruç tutan
“Recebden on bir gün oruç tutandan daha üstün bir kişi kıyâmette görülmeyecektir.
Ancak onun kadar tutan veya daha fazla tutan müstesna.
Recebden on iki gün tutana, Allâh*u Te’âlâ kıyâmet günü iki hulle giydirir.
Onlardan herbir hulle, dünyaya ve içindekilerden daha değerlidir.
Recebden on üç gün oruç tutana kıyâmet günü Arş’ın gölgesinde sofra kurulur. İnsanlar çok büyük darlık içindeyken o, ondan yer.
Recebden on dört gün tutana, Allâh-u Azze ve Celle, hiçbir göz görmedik, hiçbir kulak duymadık ve hiçbir beşerin kalbinden dahi geçmedik nimetler verir.”
Recebden on beş gün oruç tutan
“On beş gün oruç tutana gökten bir münadî: ‘Geçen (günahların) senin için kesinlikle bağışlandı, artık ameline yeniden başla, şüphesiz senin günahların sevaplara tebdil olundu (değiştirildi).
(Amelini) artırana Allâh-u Te’âlâ’da (sevabını) artırır. Allâh-u Te’âlâ bu kişiyi kıyâmet günü emîn kimselerin makamına yerleştirir ki hangi mukarrab melek ve hangi mürsel nebî, onun yanına uğrasa, mutlaka ona: ‘Müjde olsun sana! Şüphesiz ki sen azaptan kurtulmuş kişilerdensin’ der.’
Recebin yarısını tutana, Allâh-u Te’âlâ rızasını yazar, rızasını yazdığına da azap etmez ve onu çok kolay bir hesapla muhasebe eder.”
Recebden on altı gün oruç tutan
“Recebden on altı gün tutan, Rahmân Te’âlâ’yı ilk ziyaret eden, onu ilk gören ve kelâmını en evvel duyanlar arasında yer alır.
On yedi gün tutana Allâh-u Te’âlâ sıratın her bir durağında, üzerinde istirahat edeceği bir istirahatgâh kurar.
Ondan on sekiz gün tutan, İbrâhîm Halîl (Aleyhisselâm) ile özel kubbesinde beraber olur.
On dokuz gün tutana Allâh-u Te’âlâ cennette İbrâhîm ve Âdem (Aleyhimesselâm) ın köşklerinin önünde bir kasr bina eder de o kendilerine selam verir, onlar da selamına cevap verirler.”
Recebden yirmi gün oruç tutan
“Recebden yirmi gün oruç tutana bir çağrıcı (melek) gökten:
‘Ey Allâh-u Te’âlâ’nın kulu! Geçmiş olanı muhakkak Allâh-u Te’âlâ senin için şimdi mağfiret eyledi. Artık kalan hayatında (sana yeni bir amel defteri açılacağından) ameline yeniden başla’ der.
Geçen bütün fazîletlerin bir misli ve yirmi katı ona bahşedilir.
Bu kişi İbrâhîm (Aleyhisselâm) la (cennetteki köşkünün) husûsî kubbesinde beraber olanlardan olur.
Hepsi de günah ehlinden olan Rabî ‘a ve Mudar gibi (kalabalık nüfûsa sahip kabîlelerin fertleri kadar çok) kimselere şefaatçi kılınır.”
Receb-i Şerîfin Tamamını Oruç Tutmak
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) den nakledildiğine göre:
“(Kıyamet günü Allâh-u Te’âlâ tarafından) bir münâdî:
‘Ey recebi oruçlu geçirenler! Allâh-u Te’âlâ’nın (mânevî) civârında bulunmak üzere cennete girin’ diye nida edecektir.” (Allâme Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/139)
Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) den nakledilen diğer bir rivayette şöyle buyrulmuştur:
“O ayın tamamını tutana, Allâh-u Te’âlâ:
‘Ey kulum! Senin hakkın Benim üzerime vacip oldu, dile Benden ne dilersen. ‘Izzim, celâlim hakkı için, senin hiçbir duanı reddetmeyeceğim. Sen Arş’ımın altında Benim mânevî civârımda komşumsun.
Sen mahlûkâtım içinde Benim dostumsun. Sen ‘indi İlâhîmde değerlisin. Artık sevinebilirsin, Benimle senin aranda hiçbir perde kalmamıştır’ diye nida edecektir.” (Kitabu’n-Nûr, Ravdu’l-efkâr, Safûrî, Nüzhetü’l-mecâlis, 1/139-140)
Âişe (Radıyallâhu Anhâ) dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kıyamet günü bütün insanlar açtır. Ancak peygamberler, ehl-i beytleri ve receb, şa’bân, ramazanı peş peşe oruçlu geçirenler tokturlar. Onlar için ne açlık ne de susuzluk yoktur.” (Zübdetü’l-vâ’ızîn, el-Hobevî, Dürretü’n nâsıhîn, sh:47; Enîsü’l-celis hâmişi, sh:194; el-Hicâzî, Tuhfetü’l-ihvan, sh:12-13)

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]