.
AİLEDE SEVGİ VE SAYGININ ÖNEMİ
Okuyucu Mektubu

Çok Sevgili Büyüğümüz ve Çok Değerli Gönül Dostları,
İçinde bulunduğumuz zamanların yepyeni güzellikler getirmesi dileğiyle Merhaba.

Değerli dostlar, bugün de Sayın Büyüğümüzün yıllar önceki TV sohbet notlarını kaydettiğimiz defterin sayfaları ile sizleri başbaşa bırakırken hepinize ayrı ayrı hayırlı günler, sağlık, esenlik ve mutluluklar diliyorum.

Allah’a emanet olunuz.

Çiğdem

SAYIN BÜYÜĞÜMÜZ SABRİ TANDOĞAN’IN GÖNÜL SOHBETLERİ’NDEN NOTLAR-5

26 Haziran 1999, Cumartesi
Sabri Tandoğan

Konu: Aile Saadeti, Evlilikte Sevgi, Saygı ve Hoşgörünün Önemi

Bugün evliliklerin çoğunda sorunların asıl sebebi saygı ve sevgi eksikliğidir. Yoksa maddi sorunlar vs. bahanedir. Bir beraberlikte sevgi, saygı, hoşgörü yoksa, o ilişki yürümez. Hayatta hiçbir şey birbirinin aynı değildir. O halde hiçkimseyi kendimiz gibi olmaya zorlamamalıyız. “Aynen benim gibi düşüneceksin” demek ne büyük bir hatadır.


Çocukken annem bana bir hikaye anlatmıştı: Hassas, ince ruhlu bir genç, güzel bir kıza rastlıyor, içi, her bir hücresi genç kızın sevgisiyle doluyor. Cesaretlenip bir gün genç kıza evlenme teklif etmek üzere evine gidiyor. Genç kız içerden “Kim o?” diye sesleniyor. Genç de “Benim!” diye cevap veriyor. Ancak kapı açılmıyor. Burada iki kişilik yer yok deniliyor içeriden. Bu hep böyle devam ediyor. Sonra artık ümitleri iyice azalan gence bir arkadaşı bir manevi büyüğe danışmasını öneriyor. Manevi büyük kendisine kapıyı çaldığı zaman sorulan soruya verdiği cevabın yanlış olduğunu anlatıyor ve tekrar gitmesini istiyor. Genç bir sonraki gidişte “Kim o?” sorusuna “Sensin” diye cevap veriyor. “Yalnız sen, baştan ayağa kadar sen.”. O zaman kapı ardına kadar açılıyor.

Yıllar önce biz fakültedeyken Özdemir Asaf’ın yeni bir şiir kitabı yayınlanmıştı, şöyle uzun kapaklı bir kitaptı. Kapağında alt alta şöyle yazıyordu:

“Sen, Sen, Sen.”

Burada “Sen” bir simgedir. “Ben” yerine “Sen” diyebilmek, benliği, gururu, egoizmi, bencilliği, kendini sevmeyi bir kenara bırakmaktır.
Bir kimse bir manevi büyüğe gider, “Efendim,” der, “nasıl güzel bir namaz kılabilirim, bana bir yol gösterin?” Veli zat şöyle cevap verir:
“Öyle bir namaz kıl ki içinde “sen” olma!”

Bir güzelliği seyrederken içinde “biz” olmayalım. Yani ona tarafsız bir gözle, bencilleşmeden bakalım.

Bir resim sergisini izlemeye gidecek bir gence ünlü bir ressam:
“Evladım, sergiye giderken, - Yarabbi, bana o tablodaki güzellikleri hissedebilmeyi nasip et, diye dua et. Her birine rezonansa gelene kadar bak, onları saygıyla incele. Giderken de tertemiz git, mümkünse banyo yap, güzelce giyin ve incelerken de önyargısız ol.” diye nasihat etmiştir.
Bir kadın eşini sevinçle, kendine çeki düzen vererek, bazan bir şiir okuyarak beklemeli… Eşi de evine sevinçle dönmeli, eşini sevinçle, içi titreyerek kucaklayabilmeli, ona saygı, sevgi, ilgi gösterebilmeli. Eşiyle birlikte Besmeleyle başlayarak, huzurla yemeğini yiyebilmeli. Bakışları karşılaştığında içleri titreyebilmeli, huzurla dolabilmeli… Ben bütün bunların büyük bir ibadet olduğuna inanıyorum.

Peygamber Efendimiz “Bir kimseyi seviyorsanız ona gidip sevginizi hemen söyleyiniz. Yarına bırakırsanız çok geç kalmış olabilirsiniz.” Buyurmuştur. Peygamber Efendimiz kendisi de her şeyi sevgiyle karşılamıştır.

Mutluluğun üç ana şartı vardır: Sevgi, Saygı, Hoşgörü.
Yunus Emre; “Yaradılanı hoş gördük, Yaradandan ötürü” der. Bunu yaptığımız zaman yine Yunus”’un dediği gibi; “Aşk gelince cümle eksikler biter!” gerçeği tezahür eder.

Ben sevgiye susadım, sevgiye ihtiyacım var diyorsak ona göre davranalım. Yoksa öyle evlenip boşanmalar çözüm değildir. İnsanda sevgi eksikliği varsa, sevmesini bilmiyorsa yedi kere evlense ne çıkar?

SABRİ TANDOĞAN
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.