Konu : Hayatı güzel yaşamak başlıbaşına sanattır.
Gönderen :
Ali
Tarih :
3/2/2021 12:54:07 AM
.
HAYATI GÜZEL YAŞAMAK BAŞLI BAŞINA BİR SANATTIR
Soru-Cevap
Merhaba efendim,
Lütfedip cevaplandırırsanız size iki sualim olacak:
Peygamberimiz Allah'ım bana eşyanın hakikatini göster 'diye dua edermiş. Buradaki 'eşyanın hakikati' cümlesinden ne anlıyorsunuz.Bilmediğimiz bir sır gizli değil mi?
Sizin 2005 yılında yaptığınız 'Ya hayır söyle yahut sus' konferansınızı internetten izledim . Çok güzeldi. Acaba dinlemenin kuralları nelerdir. Siz dinlerken nelere dikkat edersiniz. Neler düşünürsünüz.
Çok teşekkür ederim Allah hepimizi hayırlarla mükafatlandırsın .Sizi seviyoruz efendim...
--------------------------------------------------------------------------------
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
Sayın Ali Bey,
Kıymetli yavrum, “eşyanın hakikatını göster” Hadis-i Şerifinin pek çok açıklamaları vardır. Ben en basitinden başlayayım. Biz eşya diyoruz, çevremize bakıyoruz bu masa diyoruz, bu sürahi, bu bardak, bu kalem, be defter. Acaba eşya diye gördüğümüzün aslı nedir? 1948 yılında Amerikalılar Hiroşima’ya, Nagasaki’ye bombalar attılar. İlk defa onlara atom bombası deniliyordu. Sonra atom üzerinde çalışmalar başladı. Görüldü ki maddenin en küçük parçası olan atom nötronuyla, protonuyla, elektronuyla ayrı bir alem. Mevlevi dervişleri gibi fırl fırıl dönüyorlar. Biz ilkokula başladığımız zaman hocamız “Cisimler ikiye ayrılır, a-canlı cisimler, b-cansız cisimler” demişti. Ama görüldü ki cansız cisim diye birşey yok. Herşey canlı. Her zerrede Hak’kın ayrı bir tecellisi var. Ben bazan bulaşık yıkarken bir bardağı elime alırım, ürperirim, Allah’ın elini tutuyor gibi olurum. Bize düşen vazife değil insanlara hayvanlara karşı da, bitkilere, eşyaya karşı da her an duyarlı olmak, dikkatli olmak, hassas olmak. Rahmetli eşim Rana Hanım kırk dört yıllık evliliğimizde bir kere olsun bir bardak, bir tabak, bir fincan kırmadı. Çünkü herşeyi Besmeleyle alır, Besmeleyle yerine koyardı. O kadar dikkatliydi ki onun bu hassasiyeti beni ürpertirdi. Mesele burada yavrum. Her an, her yerde, herşeye karşı edep, saygı içinde olabilmek. Her zerrede Hak’kın ayrı bir tecellisini görebilmek. Japon dilinde küçük, basit, önemsiz kelimeleri yok. Çünkü onlar herşeye karşı son derece duyarlı. Çünkü onlar her zerrede Hak’kın tecellisini müşahade ediyorlar. Onun için bin kişinin yemek yediği lokantada çıt çıkmıyor. Bizde on kişinin gittiği bir pidecide, bir dönercide gürültüden oturulmuyor.
Dinlemek, başlı başına bir sanattır. Kur’an-ı Kerim “Oku” diye başlıyor. Mesnevi “Dinle” diye başlıyor. Hiçbir kitap “Konuş” diye başlamıyor. Ben dinlerken sade kulağımla değil bütün varlığımla dinlerim. Karşımdaki insanın sade söylediklerini değil söylemediklerini de, söyleyemediklerini de anlamaya çalışırım. Çünkü pek çok insan konuşurken bazı düşüncelerini gizler, kamufle eder. Bazı kimseler başka türlü göstermeye çalışırlar. Çok dikkat edilirse bunlar anlaşılır. İnsanlar ne kadar gizlemeye çalışırlarsa çalışsınlar bazı jestleriyle, mimikleriyle açık verirler. Hele gözlere dikkat edilirse o hiç şaşmaz. Gözler herşeyi açığa vururlar. Yeter ki okumasını bilelim.
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Onun ve Hakka Göçen Yakın Dostlarının Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
|