Konu : Bu memlekette fukarayı garibi, yalnızları kimsesizleri dinleyen var mı?
Gönderen :
Volkan
Tarih :
3/13/2021 2:43:01 PM
.
BU MEMLEKETTE FUKARAYI, GARİBİ, KİMSESİZLERİ DİNLEYEN VAR MI?
Mektup-Cevap
Çok Değerli Sabri Bey Amcacığım,
Sizi çok özledim. Uzun zamandır da yazamadım. Maalesef biraz rahatsızlandım. Günlerce hastanede yattım ve evde de günlerce istirahatliydim. Çok şükür şu an iyiyim. Ama yine de bu rahatsızlığım sitemizi takip etmemi ve tv programlarınızı izlememi engellemedi.
Bir konu benim dikkatimi çekti Sabri Bey Amca ve bunu sizinle ve gönül dostlarıyla paylaşmak istedim. Efendim, sene başında özellikle çocuğunu ilkokula yeni kayıt ettiren veliler öğretmen seçiyorlar. yok efendim şu öğretmen iyiymiş o olsun gibi.. hastanede yattığım sürece de (doktorumdan Allah razı olsun) aynı olaylara şahit oldum. Hastalar da doktor seçiyorlar. Yok o doktor iyiymiş yok bu doktor iyiymiş gibi. Hatta şehrimde bulunan bir özel hastanede iki tane kadın doğum uzmanı var. İnanın birisinin kapısının önünde iğne atsanız yere düşmeyecek kadar kalabalık oluyor diğeri ise sinek avlıyor desek yeri var. Bu konunun birinci boyutu ve çıkardığım ders şu : İşini iyi yapan insanlar saygı görüyor ve el üstünde tutuluyor ve insanlar kimin kendi işini iyi yaptığını çok iyi takip edip biliyorlar. Herkes de gerek okulda, gerek hastanede, gerek alışveriş yaparken en iyisini seçmek için çaba sarfediyorlar. Olayın gözlemlediğim ikinci ve vahim olan boyutu ise şu : Herkes kendisi için en iyi olanı istiyor araştırıyor da maalesef kendi işini düzgün yapmıyor. Herkesin Allah sevgisiyle işine dört elle sarılıp insanlara ve insanlığa faydalı olması dileğiyle... Allah'a emanet olun efendim. Sizin de bildiğiniz gibi sizi çok seviyorum. Allah size sağlıklı ve uzun ömürler versin.
Saygılarımla
Volkan İRKEN
Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
******************************************************************
Sayın Volkan Bey,
24.11.2008 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, çok önemli bir konuya değinmişsin. Lafa gelince çok, işe gelince yok. Öyle bir toplum olduk ki işini adam gibi yapanlar son derece az. Sabahleyin telefonla görüştüğüm bir hanımefendi evinde tamirat yaptırdığını ve gelen ustaların onu çıldırtmak üzere olduklarını söyledi. Bu ne yazık ki her işte böyle. Her gün gazetelerde bunun nice kötü örneklerini okuyoruz. Lafa gelince bülbül gibi şakıyan, herkesi, her şeyi şikayet eden bu insanlar utanmadan, arlanmadan kendi önlerindeki işi kötü yapmaka için akla, hayale gelmeyen oyunlar oynuyorlar.
Adam çıkıyor, binlerce Anadolu kızının başı örtülü diye okumasına engel oluyor. Devrim havarisi kesiliyor. Ondan sonra da üç buçuk oy alacağız diye çarşaflı kadınlara rozet takıyor. Oldu mu ya. Bu insafa sığar mı, bu insanlığa sığar mı? Bu yersel kıyafet diyor. Anadolu’yu batıdan doğuya, kuzeyden güneye karış karış gezelim çarşaf giyen kaç kişi görürüz? Başörtüsü başka, çarşaf başka.
Benim memleketimde çarşaf giyen bir tek kadın bulamazsınız.
Evinize bir usta getiriyorsunuz, bin kere pişman oluyorsunuz. Sizi ananızdan doğduğunuza pişman ediyorlar. Çünkü yurdumuzda insanlara iş terbiyesi verecek hiçbir müessese yok. Vaktiyle olanları kapattık, ocaklarına incir diktik. Şimdi insanlar başıboş... Milyonlarca serseriye bir tek Tüketici Hakları Derneği ne yapsın? Artık ben Türkiye’de katil olanlara daha insaflı bakıyorum. Öyle insanlar var ki deli ediyorlar insanı, çıldırtıyorlar. Ama gideceğimiz hiçbir merci yok. Sabahleyin evden çıkıyor, arabanıza biniyor, işinize gidiyorsunuz. Edeple, saygıyla, itina ile trafiğe giriyorsunuz. Biraz sonra arkanızdaki bir şerefsiz alçak yaratık hiçbir sebep yokken öyle acı acı kornaya basıyor ki birden bütün sinirleriniz boşalıveriyor. Ve bu durum akşama kadar devam ediyor. Bu, bu namussuzu şikayet edeceğiniz hiçbir merci yok ki...
Yazın iki ay İstanbul’daydım. Her gece saat 11’den sonra şehir eşkiyaları, en adi kahpe çocukları, Allah’ın belaları, motosikletli canavarlar sabaha kadar Bağdat Caddesi’nde oturanlara kan kusturdular. Tam uykuya dalmışsınız gök gürültüsü gibi seslerle bu şerefsizler uykunuzu başınıza sıçratıyorlar. Ve sabaha kadar acı içinde, ıstırap içinde kıvranıyorsunuz. Haydi bakalım kime gidip şikayet edeceksiniz, kime derdinizi anlatacaksınız. Ordaki trafik görevlileri bunu bilmiyorlar mı , biliyorlar. Herkesten iyi biliyorlar. Ama seslerini çıkaramıyorlar. Çünkü o şerefsizler zenginler, zengin çocukları. Onların imtiyazı var. Onlar her şeyi yapabilirler. Çünkü onlar haramzadeler. Haydi bakalım, ne yapabilirsiniz söyleyin. Ne yazık ki anlayışımız bu. Eline zerre kadar yetki geçen soysuzlar miletin başına firavun kesiliyorlar. Bu her iktidarın zamanında böyle.
İşte böyle kardeşim. Bir dokun, bin ah işit. Ama ne yapabiliriz, elimizden ne gelir? çünkü biz fukarayız. Çünkü biz garibiz. Bizi adam yerine koyan yok ki gidip derdimizi söyleyelim...
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|