Konu : Dinleme sanatına vakıf olanlar çok şey kazanırlar.
Gönderen :
Sabri Babadan Mektup
Tarih :
6/18/2021 5:14:28 PM
.
SABRİ BABA'DAN MEKTUP
*DİNLEME SANATINA VAKIF OLANLAR HAYAT BOYU ÇOK ŞEY KAZANIRLAR*
Kıymetli yavrum,
Japonlar çok değerli bir insanı anlatırlarken o derler, dinlemesini herkesten iyi biliyor.
Acaba günümüzde insanlar neden birbirlerini dinlemek istemiyorlar, isterseniz bu hususu irdeleyelim. Sebep, nefsten, egodan başka ne olabilir? Hep görüyoruz, insanlar her şeyi bildiklerine, her şeyi öğrendiklerine öyle inanmışlar ki… Acaba karşımızdaki insan da doğru olan, iyi olan, güzel olan bir şey söylüyor mu diye hiç düşünmüyorlar. Hani bir söz vardır, “Söyleyene bakma, söyletene bak.” diye. Bazen küçük bir çocuğun ağzından büyük bir hakikat çıkabilir.
Yıllarca önceydi, Sakarya Caddesinde yürüyordum. Yolda, önümde beş, altı yaşlarında iki kız çocuğu konuşuyorlardı. Biri, “Ayşe hastalanmış, ziyaretine gittin mi?” dedi. Öbürü, “Gidemedim.” dedi. “Hastaya eli boş gidilmez ki… Yanımda ne bir kolonya alacak, ne de bir çiçek yaptıracak param yok.” Onun üzerine soruyu soran, “Benim yanımda birkaç kuruş var. Köşede bir adam nergis satıyor. Birkaç sap alalım, götürelim.” deyince arkadaşı itiraz etti. “Hiç hastaya nergis gider mi?” Arkadaşı, ”Neden gitmezmiş? Dostum beni arasın da acı fındıkla arasın.” diye cevap verdi. Yarabbi, bu ne muhteşem bir sözdü. Hemen cebimden defterimi, kalemimi çıkarıp not ettim. Bazen bir mısra gibi tekrarlarım, “Dostum beni arasın da acı fındıkla arasın.” diye.
Rahmetli Ord. Prof. Süheyl Ünver yazılarında sık sık tekrarlardı. “Daima yanınızda bir defter, kalem bulundurun. Yolda, çarşıda, pazarda, otobüste giderken hiç belli olmaz, bir kimse o kadar güzel bir söz söyler ki hemen defter kaleminizi çıkarın, not alın. Olabilir, insan her an unutabilir.” derdi. Ben de nereye gidersem gideyim daima yanımda bir defter kalem bulundururum. İşittiğim güzel sözleri not alırım.
Bazılarınız şöyle düşünebilir: Her şeyi, herkesi büyük bir dikkatle ve saygıyla dinlemenin bize ne faydası olacak? Değerli kardeşlerim, eğer biz bu dünyaya bir misyonla geldiğimize inanmışsak, asli görevimizin kendimizi yetiştirmek, adam olmak olduğuna inanıyorsak buna mecburuz. Kültür bir birikimdir. Bu birikim ancak çevremizi dikkatle etüt ederek, dinleyerek elde edilebilir. “Bilmem diyen öğrenir, bilirim diyene ne verilir.” Yunus Emre, “Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır.” diyor. Öyle birkaç fakülte bitirmekle, bazı yüksek makamlara gelmekle adam olacaklarını sananlar ne kadar yanılıyorlar.
Dinleme öyle bir olay ki bizi dinleyen kalabalık ne kadar çok olursa olsun dikkatle dinleyen, saygıyla, edeple dinleyen bir kişiyi ömür boyu unutamayız. Ve bir gün o kimse bize bir taleple geldiği zaman onu hatırlar, derhal isteğini yerine getiririz.
İki insan arasında anlaşma dille değil gönülle olur. Yıllarca evveldi… Ulus Sinemasında bir film seyretmiştim. Film boyunca insanlar hiç konuşmuyor, duygularını, düşüncelerini bakışlarıyla anlatıyorlardı. Hayat boyunca gördüğüm en güzel filmdi.
Bir gün bir yakınım bir genç kızla evlendi. Yakınım, birçok yetenekleri olan, çok yakışıklı, değerli bir gençti. Evlendiği kız, çok güzel olmayan, kendi halinde bir insandı. Sohbet ediyorduk. Kendisine sordum, “Bu hanım kızla evlenirken en çok dikkat ettiğin husus ne oldu?” Cevap beni yıllardır düşündürüyor:
“Efendim”, dedi, “konuşurken karşısındaki insanı o kadar güzel dinliyor ki, sohbet ettiğimiz zamanlar kendimi önemli, kıymetli bir insan sanıyorum. Bende bu izlenimi uyandırıyor. O kadar saygıyla, o kadar edeple, öyle incelikle dinliyor ki, siz ister istemez bu neticeye varıyorsunuz”.... Bu olayı hiç unutmadım.
Bir talip, bir büyük veliye gider ve öğrencisi olmak istediğini söyler. Aldığı cevap onu hayretler içinde bırakır. “Evladım”, der, “sen, her şeyden önce dinlemesini öğren. Kendin söylediklerine o kadar değer veriyorsun ki karşındaki insan konuşurken ondan istifade etmeyi, bir şeyler öğrenmeyi, kültürüne bir şeyler katmayı değil, sadece ona vereceğin cevabı düşünüyorsun. Bu şekilde ben sana ne verebilirim?”
Dinlemesini bilirsek birçok tuzaklara düşmekten kurtuluruz. Hayatta birçok insan iç dünyasını saklar. Anlattıkları, her zaman söylemek istedikleri değildir. Önemli olan, muhatabımızın sade söylediklerini değil, söylemediklerini, söyleyemediklerini de anlayabilmek, hissedebilmektir. Bu durum yerine göre insana çok şey öğretir, çok şey kazandırır. Mesela siz bana telefonda bir kadının alo deyişini dinletin size onun karakteri hakkında uzun uzun konuşayım. Bunun gibi yürüme şekli, ses tonu, konuşma üslubu da görmesini, dinlemesini bilenler için çok şey anlatır.
Dinlemek her şeyin önünde gelir. Dikkat edelim hayatta âmâ peygamber vardır ama sağır peygamber yoktur. Kur’an-ı Kerim “Oku” diye başlıyor; Mesnevi, “Dinle” diye... Hiçbir kitap görmedim ki “Konuş” diye başlasın.
Bir veli zat diyor ki, ‘Hayatta sevilmek, sayılmak istiyorsanız ya sükût edin, ya da sükûttan daha güzel bir söz söyleyin.” Allah dinleme sanatının inceliklerine vâkıf olmayı cümlemize nasip etsin.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhlarına Fatihalarla.
*Selamlar. Rahmeti, bereketi ve esenlikleri üzerinize olacak hayırlı cumalar.*
|