Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Bilinçaltı lavabo değil ki temizleyesin. Ancak ışık gelirse karanlık gider.
Gönderen : "Çaresiz"
Tarih : 8/16/2021 9:13:19 AM


.
BİLİNÇALTI LAVABO DEĞİL Kİ TEMİZLEYESİN (ANCAK IŞIK GELİRSE KARANLIK GİDER)
Soru-Cevap
Sevgili ve değerli Sabri amcacım uzun bir süredir yazılarınızı okuyorum sizce bir insan bilinç altını geçmiş anılarından temizler ben hep geçmiş problemlerimle yaşıyorum.ve atamıyorum hep geçmişim beni engeliyor Sabri amcacım bir işe girsem iki ay sonra çıkıyorum, dayanamıyorum insanlara, bilinç altımı temizlemek istiyorum bu beni engelleyen sorunlardan sevgiyle başlayın demişsiniz, başladım seviyorum diorum her daim ama hiç birşey değişmiyor her daim dengesiz ne istediğini bilmeyen bir kişilik sergiliyorum ne yapacağımı bilemiyorum bazen kendimden nefret ediyorum çünkü kafam hep negatifliklerle dolu herşeyin negatifini görüyorum, bilinçaltımı nasıl temizlicem bilemiyorum...


Sayın Sabri Tandoğan Efendi Hz'nin cevaben yazdıkları :
--------------

Sayın “Çaresiz”,

Kıymetli yavrum, bir kere çaresiz rumuzunu kullanmanız beni çok üzdü. Ne demek çaresiz? Derdi veren Allah, çaresini de verir. Senin durumun sadece bir taktik hatası. Değerli yavrum, bilinçaltı temizlenecek bir lavabo değil ki. Bilinçaltını temizlemeye çalışmak hayatı zerre kadar tanımamak demektir. Bırakalım bilinçaltımızı, o kendi kendini temizler. Bırakalım insanlarla didişmeyi, bırakalım kusur aramayı, hep güzellikler arayalım. Bir İslam büyüğü “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından zevk alır.” diyor. Biz de öyle yapalım yavrum. Sizden önce de, sizden sonra da iyiler de olacak, kötüler de. Biz, pazara giden bir müşteri gibi olalım. Ne alacaksak onun en iyisini, en ucuza lamaya çalışmaz mıyız? Pazarı kaç kere dolaşırız. Nerde iyi mal var, güzel mal var diye. Güzel yavrum, hayat karşısında da öyle olalım. Seçici olalım. Nasıl çürük çarık bir malı pazardan evimize getirmezsek insanlarla ilişkilerimiz de öyle olmalı. Seçici olmalıyız. Yalancıdan, riyakardan, samimiyetsizden, ikiyüzlüden, dedikoducudan ve en mühimi ihtiras sahiplerinden uzak olmalıyız. Bize ne onlardan? Biz, çürük toplayıcısı mıyız? İyi insanlar, güzel insanlar, temiz insanlar varken kötülerden bize ne? Büyük yazar Jean Paul Sartre, “Başkaları cehennemdir.” diyor. Eğer Sabri Bey’in basamak metoduna göre hareket edersen hiç başın ağrımaz. Nasıl merdivenler birer birer çıkılıyorsa dostluklar da öyle olmalı. Baktık herhangi bir basamakta karşı taraf takıldı... Diyelim, ona bir sırrımızı söyledik. Baktık, birkaç gün sonra herkese yaymış. Maç, orada biter. Demek ki o kimse bizim duygularımıza, düşüncelerimize layık değil. Ama böyle bir takıntı olmadığı sürece o merdivenler hep ilerler. O dostluk büyür, büyür, yücelir, ta Allah’a kadar ulaşır.

Değerli yavrum, şunu iyi bilelim hayatta hiç kimse bugüne kadar herkes tarafından sevilmedi, beğenilmedi, takdir edilmedi. Bu hayatın genel kanunu. Gayet tabi bu hayat yolunda bütün iyiniyetimize, sevgimize, saygımıza rağmen bizi de sevmeyen insanlar olacak. Bunu çok tabi kabul edeceğiz. Bazan bir belediye otobüsüne benzetirim. İlk durakta bazı yolcular biner. Otobüs ilerledikçe, yeni duraklara geldikçe binenlerin bir kısmı iner, yeni yolcular biner. Kendi hayatıma bakıyorum, minicik yaşımdan itibaren insanları sevdim, hem de nasıl, ölesiye sevdim. Gün oldu onlara öyle yardımlar yaptım ki işitenler bana çılgın diyebilirdi. Onları sevdim, canım gibi sevdim, onların üstüne titredim. Belki siz inanmayacaksınız ama Allah şahittir, hala onları seviyorum, hala kalan hatıra fotoğraflarına içim titreyerek bakıyorum. Ama tıpkı bir belediye otobüsü yolcuları gibi bir kısmı beni terketti. Ne yapalım yavrum, hayat böyle. Bu, hayatın acı bir realitesi. O zaman yapılacak iş kalan yolcularla yolculuğa devam etmek.

Değerli yavrum, şuur altını temizlemenin en güzel yolu karar verdiğimiz tarihten itibaren hep güzellikleri yaşamak, hep güzelliklere bakmaktır. Hani Süleyman Demirel’in gırgır konusu olan bir sözü vardır: “Dün dündür, bugün bugün.” Ben, bu sözde hayatın en büyük sırrının gizli olduğunu düşünüyorum. Belki bu kadarı Süleyman Bey’in aklına bile gelmemiştir.

Evet yavrum, hayata her gün yeniden başlamak ne güzeldir. Yunus Emre, “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası” diyor. Bir şiirde:

“Yeniden başlasak, yeniden aşka
Hiçbir şey olmamış gibi yeniden”

deniliyor. Kur’an-ı Kerim’de “Allah, her an yeni bir şe’n (oluşum) üzeredir.” Buyruluyor.

Değerli yavrum, bir olgun, kamil, zarif insan için ne dün vardır, ne yarın. Dün, ama acı, ama tatlı geçip gitti. Yarın meçhul. Hangi birimiz yarın sabahleyin dünyaya gözlerimizi açacağımızı garanti edebilir? Geriye bir tek bugün kalıyor. Önemli olan o günün her saatini, her dakikasını, her anını dolu dolu güzelliklerle, aşkla, heyecanla doldurabilmek. Azize Teresa “Geliniz, bir anımızı imanlı geçirelim.” diyor. Anını yaşayabilenler dünyanın en mutlu, en güzel insanlarıdır. Resulullah Efendimiz, “Allah’ım, beni bir an, bir andan da kısa bir zaman nefsime bırakma.” Buyuruyor.

Herhalde ne demek istediğimi anlatabildim.
Biz, her an dünyaya yeniden geliyoruz. Dünün acılarından, ıstıraplarından bana ne? Mevlana, “Dün dünle beraber geçti cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım.” diyor. Haydi yavrum, biz de şu andan itibaren hayata yeniden başlayalım. Dünü bırakalım. Sadece bugünü yaşamaya çalışalım.

Selam, sevgi ve saygı ile.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]