Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Kendi zamanının Larousse’u: Marifetname
Gönderen : Göksu
Tarih : 6/28/2007 6:52:20 AM




Saygılar Sabri Bey Amca, ellerinizden öperim.


 


 


“Hak şerleri hayr eyler


Zannetme ki ğayr eyler


Arif anı seyr eyler


Mevlâ görelim ne eyler


Neylerse güzel eyler.”


 


            Sözlerime başlarken Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.’nin bu mısraları ile başlamak istedim.


            İki gün önce midemde ki inanılmaz ağrılara ve halsizliğe dayanamayıp doktora gittim. Doktorun şikayetlerimi dile getirdikten sonra ki teşhisi, “gıda zehirlenmesi” idi. Hemen orada doktorun iki iğne yapması ile biraz olsun kendime gelebilmiştim. Ama bu iğneler biraz geçici etki yapmıştı. O günün akşamı şikayetlerim azalarak da olsa devam etmişti. Ama azalması ve doktorun verdiği ilaçları kullanarak gitgide azalması beni hem sevindiriyor hem de düşündürüyordu.


            Bu hastalığın nedeni “gıda” idi. Ya da “besin” veya “yemek yemek” diyelim. Neyse...


Bu ayın 23’ünde değerli bir dostum bana Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.’lerinin “Mârifetnâme” isimli kitabını hediye etmişti. Kitabın da kapağına da şöyle bir hatıra notu yazmıştı: “Can kardeşime, tekâmül yolunda daha hızlı adımlarla yürümesine vesile olması dileği ile…” Aslında bu kitabı küçüklüğümden beri bilirim. Evdeki babamın kitaplığında bulunurdu. Hatta küçükken babama bazı konularda soru sorduğum zaman “getir Mârifetnâmeyi bir bakalım” diyerek, önce kendisi okur sonra da bana anlatırdı.


Ama Mârifetnâmeyi bilmem yalnızca bundan ibaretti. Sizin sitenizden de önceden Erzurumlu İbrahim Hakkı Hz.’nin Hayatını anlatan yazınızı okumuştum. Ama o kitabı alıp okumak, ta ki “gıda zehirlenmesi” hastalığına maruz kalana kadar nasip olmayacakmış.


            Sabri Bey Amca benim yemek yemekteki dengesizliğim yüzünden maruz kaldığım bu hastalığım şimdi çok azalmakla birlikte biraz olsun devam etmektedir. Doktorun verdiği birkaç günlük istirahat neticesinde Mârifetnâmeyi de okumak nasip oldu. Elime kitabı aldımsa bırakamadım. Hayatım boyunca da bırakacağımı sanmıyorum. Öyle bir anda bu kitap elime geçmişti ki… “Suphanallah” demekten başka bir söz aklıma gelmiyor. Aslında bu kitap ne kadar da güzel bir dost… Kitap da ilk ilgimi çeken ve beni okumaya sevk eden yeri tahmin edersiniz ki “az yemek” ile ilgili bölümüydü. Devamında “az içmek, az uyumak, az konuşmak…namaz, edep, aile ilişkileri…” daha yazamadığım niceleri vardı. Elime aldıysam bırakamadım. Hala okumak için can attığım o kadar bölümü var ki… Önsözündeki bir yazı beni çok etkiledi:" Rabbi tanımak, nefsi tanımaya bağlıdır. Nefsi tanımak da bedeni tanımaya, bu da alemi tanımaya bağlıdır..." 


            Bu nedenle sözlerime başlamadan önce yukarıda ki mısraları yazmak istedim. Yani benim zehirlenmeme neden olan, yataklara düşüren, halsiz bırakan ama düşünmeye sevk eden “Şer” aslında “Hayr” dı. Ben o “Şer” sayesinde Mârifetnâme ile yakından tanışmış ve daha da bir bağlanmıştım. O “Şer” in aslında “Hayr” olduğunu anlamıştım.  Aslında iyi ki zehirlenmişim demekten de kendimi alamıyorum. Yoksa bu kitap belki uzun bir süre kitaplığımın rafında tozlu bir halde okunmayı bekliyor olacaktı. Siz ne kadar Mârifetnâme’nin üzerinde dursanız da kısmet olmuyorsa, nasip olmuyorsa okunmuyor Sabri Bey Amca. Gönlüm isterdi ki, bu kitabı çok önceleri okumuş hatta defalarca okumuş olsaydım. Bazen göz, Sizin deyiminizle; “görmek istemeyen kadar kör” oluyor. Allah cümlemizi bundan esirgesin. Amin.


 


            Saygılar Sabri Bey Amca, SEVGİLER, ellerinizden öperim.



Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Kendi zamanının Larousse’u: Marifetname Yazan Göksu
Cvp: Kendi zamanının Larousse’u: Marifetname Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]