Konu : Ah edep...
Gönderen :
Sabri Babadan Mesaj
Tarih :
12/3/2021 11:22:11 AM
.
AH EDEP...
Münir Derman Hz'nden...
"Rahmetli Akseki’li Hamdi Efendi. Eski Diyânet İşleri Reislerinden. Bu Ankara da Cebeci de bir evcağız yaptırıyor.
Benim de bir ağabeyim vardı ALLAH rahmet eylesin. Onun ile beni çok severdi gittik. Bir Pazar günü ziyarete Cebeci’ye yanına Ankara’da.
Karşıladı bizi. Kısa boylu, çok mübârek bir zâttı. İlm-i kuvvetli. Yalnız biraz asabiydi ALLAH rahmet eylesin!.
Girdik kapıdan içeri sağda, solda bir oda, merdiven var, ordan çıkıyorsun, 4 oda da yukarda. Mu’cize salonu var, oturduk.
Soldan kapıdan girdin mi büyük kütüphânesi var böyle tavanlara kadar kitab dolu.
Diğer odalara çıkardı. “Amuca!” dedim ben: “Birde üstünü görelim yeni yaptırdığın evin!” Çıktık üstüne oralarda döşenmiş güzel bir ev. Bi oda var: “Burası ne?”
“Ora kapalı, boş!” dedi.. Hele hele!. dedim ki: “Ne hal aç da bakalım!” dedim.
“Anahtarı üstünde açtık oda bomboş beyler!.”
“Amuca niye burası boş?”
“Oğlum dedi kütüphânenin üstüne geldi burası.. Ben kütüphâneyi yukarı yapacaktım!” dedi. “Bir defa oldu. Aşağıda kitabların içinde Tefsirler var, şunlar var, bunlar var. Yukarı çıkıp da, oturmak doğru değil!” dedi.
Bunu Diyânet İşleri söylüyor. Reisi Söylüyor.
Şimdi “Diyânet İşlerinden şiy geldi efendim, git Hafız Efendi bana İstanbul’dan bilmem ne Kur’ân-ı Kerimi yolla!.” haydiii postaya!.
Haydi çuvaldan çuvala!.
Yok efendim!. Bunlar hususî arabaynan nakledilir.
İşte bunlardır insanı harab eden. Harab eden bunlardır insanı!
Sizin kolunuza şöyle bir balta birden vursa kesse acısı bir saniyeliktir.
Fakat baltayı şöyle yavaş yavaş yavaş sürtseler ne olur.
Haberin olmaz amma böyledir bunlar.
Zâtın birisi bir kağıt parçası üzerinde ALLAH’ın ismini çamurda bulmuş: “ALLAH! ALLAH!” demiş. Temizlemiş almış yıkamış götürmüş kurutmuş Kur’ânı Kerim’in üstüne koymuş.
Gece o artık rüyalarında bilmem nelerinde felan ikinci gün adama bir Tecellî-yi Rabbanî geliyor Velîyullah oluyor adam.
Bu, talebelerine söylüyor diyor ki: “Ben çamurdan, bir ALLAH’ın ismi vardı!” diyor. “Onu kaldırdım ALLAH bunun hürmetine bana verdi!.”
Daha bir kelime. Biz koskoca Kur’ân’ı bu hale getirdik.
Benim kafam almıyor, bilmiyorum. Kafam almıyor.
Onun için dâima ALLAH indinde mertebeyi ta’zim ile isteyelim!.
Eski büyüklerden Helvanî: “Ben kalemimle bi şey yazacağım zaman kalemimin ucunu keserken abdestliyim!” diyor. “Hiçbir yazılı şiye ister Kur’ân olsun ister ne olursa olsun abdestsiz elime almam belki o kitabın içinde bir ALLAH kelâmından bir harf vardır!” diyor. Hürmete bakınız!.
Hürmete bakınız!. Edebî hürmete bakınız!..
“Biz ölüm halinde olan kimseye sizden daha yakiniz!” buyuruyor Cenâb-ı ALLAH. “Biz” diyor ALLAH. “Ölüm halinde olan kimseye sizden daha yakiniz. Fakat siz bunu göremezsiniz!” âyet-i kerime bu!.
Ölü görür çünkü ondan perde kalkmıştır!. Ne demek istedim hiç biriniz anlamadınız!.
İki âyet-i kerime. “Biz ölüm halinde olan kimseye sizden daha yakiniz. Fakat siz göremezsiniz” buyuruyor Cenâb-ı ALLAH.
“İnsanın gözü ancak ölüm halinde açılır. Bir de ölü görür” diyor.
Çünkü ondan perde kalkmıştır.
“Mute kable en te mute!.” Ölmeden evvel ölenin de gözü açıktır.
Nasıl açılır?
Bütün pislikleri yok ettin, pencere buğulu olursa elinlen silersin ondan sonra dışarı.
İşte âyeti pencerenin yanında. Pencere buğulanırsa görmek için elini açarsın. O görme işi de: “mute kable en te mute: Ölmeden evvel ölünüz!.”
İçinizdeki bütün pislikleri atınız. Nur-u MuhaMMedi ile görünüz.
Onun için sokaktan geçiyor.
Kur’ân orda hiç göreniniz yok.
Neden?
Vâiz ordan geliyor bilmem ne hamam böcekleri gibi dolaşıyorlar.
ALLAH ALLAH!...
Cemâat!.
Gözünüzü açınız!. Gözünüzü açınız!. ALLAH hepimize hidâyet nasib eylesin!."
Münir Derman Hz.(K.S.)
|