Konu : "Geliniz bir anımızı imanlı geçirelim."
Gönderen :
Mehmet Doğramacı
Tarih :
12/31/2021 10:40:48 AM
.
GELİNİZ BİR ANIMIZI İMANLI GEÇİRELİM
Mektup-Cevap
Şu günlerde memleketimdeyim Muhterem Büyüğüm...
Önceki gün ikindi üzeri Odunpazarı -Kurşunlu bölgesini dolaşmak geldi içimizden...
O bölgede maneviyat büyüklerinin kabrileri oldukça fazladır malumunuz...
Önce Kurşunlu Külliyesi arkasında MEVLEVİ VE KADİRİ ŞEYHİ HUSNU DEDE yi ve onun torunlarının bulunduğu açık türbeyi ziyaret ettik...Daha sonra hemen yakınınında Kutub oldugu bilidrilen Şeyh Nusreddin Hazretlerinde soluklandık...
Buradan Bademlik mezarlığı içlerine uzandık...Bir asır kadar önce Eskişehirimizde irşad görevinde bulunmuş Nakşi Şeyhi Şeyh M.Sadık Hazretlerinin kabrine çıktık.Kabrin hemen yanında Dr.Munır Derman (ks) babamızın valideleri Şehvare Sultanın kabri mevcut .....
Yanımda agabeyim de vardı...O iki kabrin arasında oturarak TEBAREKE ve kısa sureler okuduk.
Hava hafif esiyordu serin serin..Orman gibi etrafımız..Ortamın sakinliğinden de istifade ile aşka gelip yüksek sesle salavatlar,tekbirler,zikirler okuduk orada...Nasıl bir zevk,nasıl bir manevi haz analatamam efendim....
Sonra Odunpazarı Camiine inerken büyük mutasavvıf SUHREVERDİ Hz.lerinin kabrine yol uğrattık...
İkindiyi Odunpazarı Camiinde eda ederken gözümü Munır Baba merhumun vaaaz ettiği kürsüden alamadım..Sanki o orada idi..Ve sanki yine o gür sesi ile celalleniyor,ardından "Kınarlarsa kınasınlar oğlummm,ağlayabildiğin kadar ağlaaaa,çekinmeeee!" diye cemal göstererek hüzünleniyordu...
Namaz sonrası nasıl içlendim Sabri baba anlatamam...Kürsüye yakın oturdum..Münir Babanın siretini koklamak,suretini görmek istercesine yaklaştım oraya...Ve kendimden geçtim adeta....Bir an onun vaaz ettiği yıllarda olmayı cemaatinin arasında bulunmayı ne çok istedim....
Herşey anda ise ben o an sanki o yıllara gittim sayılır değil mi efendim?...
Dr.Münir bey öylesine ilgi görüyor ki,internet dunyasında tasavvufla ilgilenen kardeşler eserlerine sözlerine nufuz etmeye gayret ediyorlar...Himmeti daim olsun...Onun ve onun yolundaki sizin gibi zatların ışığından aydınlanmak bizlre nasip olsun...
Efendim o gece hoş ruyalar da gördük..O kadar hoş o kadar hoştu ki;sabah sadece gönlümüzde bir manevi tat kalmış ama suretlerden eser kalmamıştı...Suretsiz,bir şeyler görmüş duymuş ama kalıba oturtamamıştım...Ama ikindinin manevi lezzeti idi sanıyorum gece süren...
Bu çerçvede efendim;
-Büyükleirn kabrini ziyaret de onları sağlıklarında görmek gibi midir?..Evliyaullahın kabirlerini ziyaret konusunda gönlünüzden bizlere neler akar?...
-AN ı yaşamak, ANI DAİMDE OLMAK geçmiş ve gelecek kayıtlarından kurtulmak,bir anlık manevi lezzeti 24 saate hatta koca bir ömre yaymak nasıl mümkün olur efendim?...Bu konuda neler buyurursunuz?...
Hurmet ve Muhabbetle ellerinizden öpüyorum....
Eskişehir'den selam ve dualarımızla...
MEHMET DOĞRAMACI
Sayın Sabri Tandoğan Hz'nin cevaben yazdıkları :
**************************************************************
Sayın Mehmet Doğramacı,
Efendim, susuzluktan çatlayan bir toprağa yağan rahmetin berketi ne ise sizin mailiniz de bizim gönlümüze öyle geldi. Allah sizden razı olsun. Bizi de lütfedip yanınıza aldınız ve o güzel, o muhteşem ziyafete götürdünüz. Hele Münir Bey’in annesi ve Münir Bey’in Odunpazarı camiindeki konuşmalarını anlatırken gözlerimden yaşlar geldi. Efendim, kabir ziyareti başlı başına muhteşem bir olay. Hele o ziyaret bazı velilerde karar kılınca insan sonsuz bir zevk ve heyecan içinde kalıyor. Ziyaret edilen kimseyle aramızda ruhi bir iritibat kurulunca bu zevk sonsuza ulaşıyor. Allah’ım bu anlatılması mümkün olmayan bir heyecan. İşte o zaman “An” kavramı yaşanıyor. Saint Ogüst “ Geliniz bir anımızı imanlı yaşayalım” diyordu. Bu söz beni bir ömür boyu titretti, ürpertti. Fazıl Hüsnü Dağlarca bir şiirinde
“Ve bir an yaşıyorum, bütün bir ömre bedel”
der. O anı yaşamak ne güzeldir. O anda insan beden kayıtlarından dünyanın hay-ı huyundan kurtuluyor. Sadece beyazın, mavinin ve yeşilin egemen olduğu bir alemde yaşıyor. Allah bunu bütün insan kardeşlerimize nasip etsin. Hiç unutmam yıllar önce dostlarla beraber Kastamonu’da Hacı Şaban-ı Veli Hazretlerini ziyarete gitmiştik. Kabr-i Şerife yaklaştıkça heyecanımız artıyordu. Kabrin yanına geldiğimiz zaman sanki biz bu dünyada değildik. Güzel, çok güzel, inanılmayacak kadar güzel bir alemdeydik. Bunca yıl geçti, o yaşanan anın güzelliğini hala unutamadım. İçim bembeyaz bir duyguyla dolar, ürperirim. Önemli olan efendim bu ziyaretlerde hayatın hay-ı huyundan, patırtı gürültüsünden kurtularak ziyaret ettiğimiz şahısla bir manevi irtibata geçebilmektir. Hayatta herşey öyle değil mi efendim? Viyana’da bir müzede Rembrandt’ın “Düşünen yaşlı adam” portresini seyrediyordum. Birden kendimden geçtim. Bambaşka bir dünyaya gittim. Tir tir titriyordum. Beethoven’in 9. senfonisini dinlerken de aynı hali defalarca yaşamıştım. Yunus’un mısralarını belki binlerce defa okudum. Her defasında aynı heyecanı duyuyorum. İnsanın kendi benliğinden taşarak bir güzelliği yaşaması ne güzel değil mi efendim?
Bu satırları yazarken bana bu erişilmez güzellikleri tekrar yaşattığınız için size binlerce, onbinlerce teşekkür ediyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|