Konu : Hayatta halledilemeyecek hiçbir mesele yoktur, yeter ki...
Gönderen :
Sabri Babadan Mesaj
Tarih :
1/1/2022 2:08:34 AM
.
HAYATTA HALLEDİLEMEYECEK HİÇBİR SORUN YOKTUR, YETER Kİ...
Kıymetli yavrum,
Yakın bir akrabamızın üniversiteye giden oğlu anlattı. “Sabri Amca” dedi, “Çok istediğim halde bir türlü yüzme öğrenemiyordum. Antalya’da, Rafet Amca beni yüzme öğretmeye götürdü. Dedi ki; “Anıl, eğer çok kısa bir zamanda yüzme öğrenmek istiyorsan, kendini rahat ve yumuşak bir şekilde denizin sularına bırak. Deniz seni kaldırır. Hiçbir şey yapmazsan bile, denizin üzerinde yatağında yatıyormuşçasına durabilirsin.” İlk bunu öğrendim, arkası bir iki gün içinde kendiliğinden geldi.”
İnsanlar da Anıl’ın yaptığı gibi, hayat denizinin karşısında sâkin, yumuşak bir şekilde kendilerini bıraksalar, mesele kendiliğinden halledilir. Yapabileceğimiz şeyler, elimizden gelenler apaçık ortada. Bunu Erzurum’lu İbrahim Hakkı Hazretleri bir şiirinde ne güzel anlatıyor;
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler.
İstediğimiz kadar endişelenelim, kaygı duyalım, bunalım içinde çırpınalım. Ne faydası var? Elimize ne geçecek, kazancımız ne olacak? Sadece kendimizi biraz daha üzmüş, yormuş, yıpratmış olmayacak mıyız? “Hayat atının eğeri üzerinde, yumuşak ve sâkin oturun” Hadis-i Şerifi, bana hep ışık tuttu. Karşılaştığım bütün problemlerin hâllinde bana ışık tuttu, yol gösterdi, yardımcı oldu.
Hayat olayları öylesine iç içe, öylesine girift ki, onları iplik iplik çözmek, öze varmak, gerçek nedeni anlayabilmek için problemler karşısında kaldığımızda yaklaşımımız son derece serin kanlı olmalı, rahat olmalı, sâkin olmalı ki, işin içinden çıkabilelim. Panik içinde verilen kararlar, bizi hep hatalı yollara götürür. Bir türlü hastalığın ilâcını bulamayız.
Bir bilsek ki, bazen sorulan soruların cevabı kendi içindedir. Hayatta çözülemeyecek, halledilemeyecek hiçbir problem yoktur. Yeter ki biz soğuk kanlı olalım. Telâşa kapılmayalım. Bedbin, karamsar bir ruh hâli içine girmeyelim. Allah insanlara taşıyamayacağı yükü vermez. Biz kendimiz ön yargılarla yola çıkarsak, panik içinde kalırsak, o zaman en küçük sorunlar bile gözümüzde Ağrı Dağı gibi büyür.
Yaşamak çok ince bir sanat. Nice insan sahip olduğu pek çok şeye rağmen, hayatına bir renk, bir ışık, bir güzellik getiremiyor. O çarşıda, pazarda, caddelerde gördüğünüz asık suratlı insanların niceleri pek çok şeye sahip, ama bir türlü edep içinde, sabır ve sükûnet içinde Allah’ın verdiği nimetleri değerlendiremiyorlar, hep bir olumsuzluğu yaşıyorlar. Kökeninde Allah’tan uzaklık var. Peygamberi tanıyamamak, sevememek var.
Peygamber Efendimiz, kâinatın en büyük, en güzel insanı ve yaşamak sanatının en muhteşem örneği. Öteden beri Hadis-i Şerifleri, yaşamak sanatının umdeleri olarak gördüm. Hangi insan ki, beş on Hadis-i Şerifi okur, öğrenir, öğrendiklerini hayatında yaşarsa, o dünyanın en mutlu, en huzurlu, en rahat insanlarından biri olur. Hayatından zevk alır, insanları sever, onlara saygı duyar ve onlarla beraber huzuru ve mutluluğu yudum yudum içer.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|