Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Benim bir karıncaya ulu nazarım vardır.
Gönderen : Cemil
Tarih : 1/11/2022 9:39:35 PM


.
BENİM BİR KARINCAYA ULU NAZARIM VARDIR
Okuyucu Mektubu-Cevap
Merhaba Sayın Hocam

Güzel sanatların nasıl izlenmesi gerektiği konusunda söyledikleriniz çok önemli.Hayata bakışımızla sanata bakışımız birbiriyle o kadar ilgili ki, ikisini birbirinden ayırmak mümkün değil .Müsadenizle bir anektodu aktarmak istiyorum.



ODTÜ İşletme'nin ilginç kişilikli ama çok bilge Profesörü Muhan Soysal Hocanın Strateji Yönetimi dersinin ilk saati öğretim üyelerinin bile katılımıyla geçer ki ,her senesi çok ilginçtir.

Derslerinden birinde Muhan Soysal tepegöze bir Picasso resmi koyar. Herkes bakar ama tarzı kübik olan sürrealist resimde sanatla fazla ilgilenmeyenlerin anlayabileceği çok az şey vardır.



5-10 dakika hiçbişey söylemeden sınıfı izleyen hoca, birazdan Picasso'nun resmini alıp Velazquez'in Meninas isimli resmini koyar.Ancak ikinci resmi görünce tüm sınıf Picasso'nun resmindeki öğelerin ne olduğunu ve bu resmin Meninas tablosuna bir gönderme olarak yapılmış olduğunu farkeder.



Ve Muhan Soysal hiç unutamayacağımız dersini

verir:
"Hayatta hiçbirşey Velazquez'in resmi kadar belirgin ve net değildir. Hayat gerçekleri size Picasso'nun resmindeki gibi şekil değiştirmiş olarak gösterir. Picasso'nun resmine bakıp, Valezquez resmini görebilenleriniz başarılı olacak, diğerleri ise kübik şekillere bakıp yanlış anlamlar çıkarmaktan gerçekleri hiç göremeyecek."



Bu iki resmi de ekte gönderiyorum.



En derin sevgi ve saygılarımla.

Cemil Dinçer

http://www.gonulsohbetleri.net/html/sizden_gelenler/picasso.jpg

http://www.gonulsohbetleri.net/html/sizden_gelenler/velazquez.jpg



Sayın Sabri Tandoğan Hz'nin cevaben yazdıkları :
***************************

Sayın Cemil Dinçer,

Kıymetli yavrum, gönderdiğin maili tekrar tekrar okudum. Düşündüm, tekrar okudum, tekrar düşündüm. Bu arada bir gerçeği belirtmeyi bir namus meselesi addediyorum. Önce şunu söyliyeyim, tam kırk yıl Picasso üzerinde çalıştım. Galerilerde, müzelerde orijinal resimlerini görebilmek için ne sıkıntılara katlandım. Hakkında yazılan bütün kitapları, makaleleri okudum. Picasso’yu sevdiğini sanan, beğendiğini sanan kimselerle görüştüm. Picasso, çağımızı bozan, dejenere eden, sahtekar bir adam. Çağın Allah’tan uzak, maneviyattan uzak, estetikten uzak çarpık çurpuk insanlarına aynı çarpıklıkta, aynı iğrençlikte resimler yaparak tüküren bir insan. Bir kimse Picasso’nun eserlerini beğeniyorsa, ciddiye alıyorsa, ona hayran oluyorsa bilin ki o bütün değer yargıları altüst olmuş, kıl kadar aklı olmayan aptal, geri zekalı, zavallı bir insandır. Kesinlikle söylüyorum, Picasso bir sahtekardır. Ve onu alkışlayanlar, göklere çıkaranlar san’attan uzak, güzellikten uzak, estetikten uzak, manyak, çarpık, çurpuk, zavallı insanlardır. Bunu söylemeyi tarih önünde bir görev addediyorum. Ve bu sözlerimi yarın Allah’ın huzurunda da aynen tekrarlayacağıma yemin ediyorum. Evet, Picasso bir pisliktir, Picasso bir üçkağıtçıdır, Picasso çağımızın en büyük sahtekarıdır. Ben, ömrünü güzel sanatlara adayan bir insanım. Benim bu sözlerime biliyorum bazı beyinsiz kimseler, yüreksiz, aşksız insanlar “hıh” diyecekler, dudaklarını tavuğun kıçı gibi büzecekler, “çağ dışı, ilkel, gerici” diyecekler. Biliyorum ve ben bunları bile bile tarihe karşı gerçek bir aydın insan olarak görevimi yapmak için tekrar ediyorum. Picasso’nun ne san’atla, ne güzellikle, ne estetikle, ne kültürle, ne irfanla, ne insanlıkla hiçbir alakası olmayan bir üçkağıtçı, bir sahtekar olduğunu haykırıyorum. Çağımızı bu hale getiren, bütün güzellikleri, incelikleri, zarafeti, kibarlığı, edebi, estetiği ve aşkı öldüren insanlardan biri olarak görüyorum. Velazquez’in resimlerini incelemek için İspanya’ya kadar gittim. Bütün seyahatim boyunca kuru ekmek yedim. Gücüm ona yetiyordu. Ve onun sanatının önünde büyük, güzel, yüce, ürpertici san’atının önünde, saygıyla eğildim. Bilmiyorum Velazquez gibi bir muhteşem insanla Picasso gibi bir pisliği mukayese yapmak bile bana san’ata, kültüre, güzelliğe, estetiğe bir ihanet gibi geliyor. Ama günümüzde birtakım kimseler hayatı bozmak, insanlığı ve aşkı öldürmek için öyle planlar hazırlıyorlar ki çağımızın şaşkın, zavallı insanları bu oyunlara geliyorlar. Ve birtakım pislikleri ne yazık ki baştacı ediyorlar. Hayır, bin kere hayır. Aslında gerçek güzel sanatlar insanı Allah’a götüren yollardan biridir. Yunus Emre’den sonra Türk Edebiyatının en büyük şairi Necip Fazıl Kısakürek

“Anladım, san’at yalnız Allah’ı aramakmış
Marifet bu, gerisi yalnız çelik, çomakmış”

diyor.

Dikkat buyurursanız tarih boyunca güzel sanatları dinle beraber paralel gittiğini görürsünüz. Din ve san’at arasında çok yakın ilişkiler vardır. İkisi de insanoğlunun en asil, en yüce yönlerine seslenirler. Büyük düşünürlerin, özellikle büyük mutasavvıfların güzel san’atlarla ilgilenmeleri sebepsiz değildir. Soytarılığı güzel sanatlarla karıştıranlar ne kadar zavallı insanlardır. Önemli olan insanın içindeki olumlu yöne, büyük yöne seslenebilmektir. Bunu yapan sanatkarların hepsinden Allah razı olsun. Onların önlerinde saygıyla eğilirim.
Sevgili dost, duygu, düşünce ve tesbitlerini mail halinde sitemize gönderirsen bizleri çok mutlu edersin. Selam, sevgi, saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]