Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Sanırım yaklaşık 3-4 ay önceydi.
Gönderen : Göksu
Tarih : 2/23/2006 7:23:37 PM


Hürmetler Sabri Bey Amca, ellerinizden öperim.

İnandığımızı sanıyoruz ama aslında gerçekten iman ediyor muyuz?

Sanırım yaklaşık 3-4 ay önceydi. Bir arkadaşıma, gerçekten iman eden bir müslüman olup olmadığımın ben farkında olmadığımı söylemiştim. Bunu nasıl anlarım? Nasıl Allah’a en çok iman eden kullarından olabilirim? diye sormuştum. Bana bunun için gerekli olanın ilk önce “İhlas sahibi” bir insan olmaktan geçtiğini söylemişti.

Namaz kılarken kendimizi namazımıza veremiyoruz. Bunu bende sürekli yaşıyorum. “Sizden Gelenler” Bölümünüzde bu konuyla ilgili bir kaç yazı okumuştum. Şimdi okuduğum bir kitabta da şunu gördüm: kendi annemizden babamızdan dolayı bizler müslümanız. Onlardan bize sanki bu miras kalmış, atalarımızdan bize bir ata yadigarı gibi.

“İnançsızlığın ızdırabını çektin mi ki, inancın ne olduğunu bilesin”. “Biz, yüreğimizden gelerek bu dine ihtiyaç duymadık. Adeta bunu atalarımızdan devraldık.” Eğer biz namazımıza kendimizi veremiyorsak, bu problemin aslında bu mirası devralmakta yattığını düşünüyorum.

“Ey iman edenler, Allah’a iman edin” ayetinin anlamından anlıyoruz ki, “İman ettiğini sanan, ama aslında Allah’a iman etmemiş birçok insan var”

Ben kendimi şanslı görüyorum, Müslümanlığı atalarımdan, annemden, babamdan devraldığım için. Müslüman olduğum için şükürler ediyorum, müslüman topraklarda bulunduğum için şükürler ediyorum, Müslüman olarak öleceğim için şükürler ediyorum,... Ama namazımı gerçekten tam iman eden bir müslüman gibi kılamıyorum. İnançsızlığın ızdırabını çekmedim ki inancın ne olduğunu bileyim! Buradaki bütün sorunun burada yattığını düşünüyorum.

Soru 1)- Sabri Bey Amca, Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?

Soru 2)- Gerçekten iman eden bir müslüman olmak için Sahabelerin hayatlarını çok iyi bilmek gerekli. Çünkü onlar inançsızlığın ızdırabını çektiler ve inancın ne olduğunu biliyorlar. Bunun için tavsiye kitaplarınız nelerdir? Bu konudaki Sizin tavsiyeleriniz nelerdir?

Soru 3)- Eğer namazımızı gerçekten iman ederek kılamadığımızı düşünüyorsak burada “ülfet”in bir etkisi var mıdır? Yani sürekli tekrar edilen şeyde zamanla alışkanlık oluşuyor; artık o şeyde ezbere yol açıyor ve bu bizi belki her namazımızda farkında olmadan ezberi tekrar etmemize yol açıyor. Dualarımızda bile sürekli aynı duayı söylüyoruz. Bu nedenle de kendimizi namazımıza tam olarak veremediğimizi düşünüyoruz.

Soru 4)- Başka bir konu olarak; Aşk’ta ve/veya Sevgide ülfetten kaçınmak nasıl olmalıdır? Aşkın, sevginin ömrü var mıdır? İlk günkü gibi nasıl sevgimizi ölünceye kadar büyüterek koruyabiliriz? Ve peygamber efendimizin “Bu dünya hayatında birbirlerini sevenler, sayanlar, yürekleri birbirleri için çarpanlar mânâ aleminde de yine beraber olacaklar.” hadisini nasıl yaşayabiliriz?

Saygılar, Sevgilerin EN BÜYÜĞÜ... ellerinizden öperim.


Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :

Sanırım yaklaşık 3-4 ay önceydi. Yazan Göksu
Cvp: Sanırım yaklaşık 3-4 ay önceydi. Yazan Sabri Tandoğan

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]