Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Dünyası cennet olanın ahireti de cennet olur.
Gönderen : Sabri Babadan Mektup
Tarih : 3/13/2022 12:20:16 PM


.
SABRİ BABADAN MEKTUP VAR
DÜNYASI CENNET OLANIN AHİRETİ DE CENNET OLUR

Kıymetli yavrum,

Bazan şöyle düşünürüm, cennet, cehennemi yaşamak için ille ölümü beklemeye ne gerek var? Bu dünyada da o iki kavram yaşanmıyor mu? Nerede, ne zaman, hangi mekanda olursak olalım, Allah’la beraber olduğumuz zaman cennette değil miyiz? Allah’tan uzak olanlar cehennem azabını yaşamıyorlar mı? Bir büyük veli, “Cehennem uzakta kalmışların sırrıdır” diyor. Bir aile düşün yavrum. Küçücük bir gecekonduda yaşıyorlar. Ama kadın da, erkek de birbirlerini ölesiye seviyorlar. İstiyorlar ki bir ömür boyu hep el ele, diz dize gönül gönüle olsunlar. Bakışları birleştiği zaman ikisinin de iç dünyası en güzel ürperişlerle doluyor. El ele tutuştukları zaman anlatılması imkansız bir sevinç ve mutluluk duyuyorlar. O zaman sanki damarlarındaki kan daha bir güzel akıyor.

Şimdi yine bir çift düşünelim. Boğazın en güzel yerinde en güzel yalısında oturuyorlar. Her gün akşam yemeklerini Çırağan sarayında yiyorlar. Yanlarından viski ve marlbora hiç eksik olmuyor. Ne var ki aralarında en ufak bir sevgi yok. Arada bakışları birbiriyle buluştuğu zaman sadece öfke, kin ve nefret okunuyor. Söyledikleri her söz birbirlerine batıyor. Şimdi size soruyorum bu iki çiftten hangisi cennette, hangisi cehennemde yaşıyor? Kararı siz verin.

Edepli, mütevazı, sevgi dolu, kanaatkar, sabırlı ve şükür içinde yaşayan insanlar her an bir cennetin güzelliğini yudum yudum içenler değil midir? Öyle insanlar görüyoruz ki içleri katran kazanı olmuş. Nefret, kin, intikam, düşmanlık hisleriyle cayır cayır yanıyorlar. Ağızlarından hayırlı söz çıkmıyor. Çevrelerine insan olsun, hayvan, bitki, eşya ve cemadat olsun hep nefretle bakıyorlar. Böyle insanların cehenneme gitmeleri için ölümü beklemelerine gerek yok ki.

Sevgili yavrum, lisedeyken değerli Fransız yazar Andre Gide’nin bir hikayesini okumuştum. Beni çok etkilemişti. Yıllar yılı hep düşündüm, ürperdim. Hikaye şöyle başlıyordu. Hayatı boyunca her türlü kötülüğe, melanete, pisliğe bulaşmış bir insan bir gün ölür. Gök katına çıkarılır. Melekler yargılarlar. Ve oy birliğiyle cehenneme atılmasına karar verirler. Karar kendisine bildirilince adam itiraz eder. “Hayır”, der, “imkansız, beni cehenneme atamazsınız”. Melekler hayretle sorarlar: “Sen artık bir ölüsün, dünyadaki saltanatın bitti, şimdi cehenneme gönderileceksin”. Adam aynı şekilde itiraz eder ve “beni cehenneme gönderemezsiniz, çünkü ben dünyada iken de hep cehennemi yaşadım” der. Bilmiyorum bu hikaye sizi de etkiledi mi?

Sevgili yavrum, bir gün Yüce Peygamberimize soruyorlar: “Allah’ı en çok memnun eden ibadet nedir?” Peygamberimiz cevap veriyor, insanları sevmek ve yaşadığı sürece onlara faydalı olmaya çalışmak”. İşte sevgili yavrum, çocukluğumdan itibaren hep bu Hadis-i Şerifi yaşadım. İnşallah ölünceye kadar da bu Hadisi gerçekleştiririm. Tek istisna olmadan yeryüzündeki bütün insanları seviyor, onları dost, kardeş olarak görüyorum. İçimden hep sevgi fışkırıyor. Bazan yolda gördüğüm insanları kucaklamak, bağrıma basmak, sizi çok seviyorum demek geçiyor içimden. Ve minicik yaşlarımdan itibaren insanlara faydalı olabilmek için çırpınırım. Bir taksiye binsem o on, onbeş dakikalık yolda hep şöför kardeşlerime faydalı olmak isterim. Onlara değişik ruh hallerine göre değişik hikayeler anlatırım. Elimde değil, bunlar beni öyle mutlu ediyor ki...

Sevgili yavrum, Yüce Peygamberimiz “Hayat atının eğeri üzerinde yumuşak, sakin ve rahat oturunuz” buyuruyor. Biz de adına hayat denilen, doğum ve ölüm noktaları arasında yer alan çizgiyi öyle güzel, öyle aşk dolu, öyle iyilik ve güzellik dolu yaşayalım ki gecemiz de gündüzümüz de huzur ve mutlulukla dolsun. Bir cenneti yaşayalım. Unutmayalım ki dünyası cennet olanın ahireti de cennet olur.

Sevgili yavrum burada son verirken selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sabri Tandoğan
Allah'ın Rahmeti, Peygamber Efendimiz Aleyhisselatü Vesselam'ın Şefaati Üstlerine Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]