Sayın Esra Hanım,

1.7.2007 tarihli mailinizi aldım.

Kıymetli yavrum, zaman kavramı insanlık kültür tarihinin ilk dönemlerinden itibaren bütün duyan, düşünen, hisseden insanların kafasını meşgul etmiş, onlara binlerce eser yazdırmış bir durumdur. Bu güne kadar kimse de doğru dürüst zamanın tarifini ortaya koyamadı. Yalnız, hemen hemen bütün düşünen kafaların ortaya attığı bir realite var. Dün, bugün, yarın... Dün, acısyla, tatlısıyla, güzeliyle, çirkiniyle geçip gitmiş. Dövünmenin, çırpınmanın, ah-ü vah etmenin bir anlamı kalmamış. Çünkü yapacak birşey yok. Yarın ise meçhul. Bilinmeyenlerle dolu. Neler getirecek, kimseler bilmiyor. Geriye kalan bugün oluyor. İşte biz ne yapacaksak, ne yazacaksak, ne söyleyeceksek bugün içinde yapabiliyoruz. Tabi bugünün de bölümleri var. Sabahleyin yapacağımız bir işi akşama bırakırsak çok zaman o iş olmaz. Bugün içinde de önemli olan yaşanılan andır. Şimdi, sabah, tatlı, güzel, şiir dolu bir temmuz sabahı. Ama akşama çıkabilecek miyiz, o kadar ömrümüz var mı? Bilmiyoruz. O da meçhul. Ne yapacaksak, ne söyleyeceksek o an içinde yapalım. Unutmayalım ki bir işin yapılması için en müsait zaman içinde bulunulan andır. Durum böyle yavrum. Zaman terbiyesi çok önemlidir. Küçük yaştan verilir. Sonradan kazanılması hemen hemen imkansızdır. Bugün ne yazık ki ülkemizde zaman kavramı yok. Gazetede okuyorsunuz, o akşam filan kanalda, filan saatte şu film gösterilecek diyor. Çok zaman o saatte açıyorsunuz hiç ilgisiz başka şeyler. Maçlar zamanında başlamıyor. Esnafa verdiğiniz siparişi zamanında alamıyorsunuz. Bol keseden atmayı seviyoruz. Ama iş uygulamaya gelince erteliyoruz. Terzi provasını zamnında yetiştiremiyor, saat tamircisi zamanında tamiratını bitirmiyor, badanacı zamanında gelmiyor. Arkadaşınız zamanında görüşeceğiniz yerde bulunmuyor. Bu misalleri günlerce sıralayabiliriz. Ama şunu unutmayalım ki zaman kavramı olmayan bir insanda şahsiyet de yoktur. İnsanın kendi kendine yapacağı en büyük kötülük zamana saygısızlıktır. “Zamana sövmeyiniz. Zira zaman Allah’tır” Hadis-i Şerifi beni çocukluktan itibaren hep ürpertti. Ne okul hayatımda ne meslek hayatımda ne de emeklilik hayatımda bu güne kadar hiç geç kalmadım. Bir dakika geç kalacağım diye tir tir titrerim.

Kıymetli yavrum, bu konuda söyleyeceklerim bu kadar. Yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Sabri Tandoğan

Sayın Sabri Tandoğan'ın cevaben yazdıkları :