Konu : Aşk güzel şeydir.
Gönderen :
Fatmagül
Tarih :
12/20/2022 10:24:03 AM
.
AŞK GÜZEL ŞEYDİR
Mektup-Cevap
Merhaba Efendim, Aslında bugün içimden size "EY AŞK...!" diye hitap etmek geliyor. Son gelen mailler, sizin onlara verdiğiniz cevaplar, gün boyu bana mutluluk, coşku,aşk yaşattı..
Sayın ağustos çıkmazına yürekten katılıyorum. Siz bize yaşamanın bir aşk olduğunu her halinizle, sözünüzle anlatıyorsunuz. Öğretiyorsunuz.
Rilke'nin bir hikayesinde,kahraman Aşk öğreticisidir. Öyküde insanlara aşkı, sevmeyi, sevilmeyi öğretir.
Mevlana'lar, Yunus'lar, Erzurum'lu İbrahim Hakkılar da insana yaşama nın bir Aşk olduğunu öğretir. Onlar da Aşk öğreticisidir.
Bence siz de günümüzün Mevlanası, Yunus'u, Erzurumlu İbrahim Hakkısısınız...Size olan bağlılığımı, sevgimi anlayamıyan bir yakınıma öyle demiştim: "Şu an aramızda yaşayan Mevlanalar, Yunuslar var...Ama farkedebilene..." Bence sizi yolda görenler "Ey..Aşk.."diye seslenmeli.
Efendim, Aşk u muhabbetlerimle...
Fatmagül
Sayın Sabri Tandoğan Hz'nin cevaben yazdıkları :
-------------------------------------------------------
Sayın Fatmagül Hanım,
19.12.2006 tarihli mailinizi aldım.
Kıymetli yavrum, mailin insanı uzun uzun düşündürüyor. Günümüz insanı sahip olduğu bütün imkanlara rağmen yine de mutsuz, huzursuz, sıkıntılı, bunalımlı. Neden böyle oluyor? Neden varoluşun çılgın güzelliği hissedilmiyor, idrak edilmiyor? Yunus Emre
“Cümle yerde Hak nazır, göz gerektir göresi” diyordu. Neden günümüz insanları her zerreden zikredenin Allah olduğunu, her sıfattan mevsuf olanın Allah olduğunu, her vücuttan mevcut olanın Allah olduğunu göremiyor? Neden günümüz insanları bir gül fidanına bakarken gülün ve dikenin neyin simgesi olduğunu düşünemiyor? Neden Yunus’un
“Bir çeşmeden akan su, acı tatlı olmaya”
sözünün derinliklerine inemiyor? Çünkü günümüz insanının iki yönü var, bir, gırtlağına kadar nefs dolu, hep benim olsun istiyor, herşey bana ait olsun diyor. En güzeli bende olmalı diyor ve ben, ben dedikçe gittikçe bir batağa saplanıyor. İki, insanoğlunun ben yerine sen demedikçe bir türlü mutluluğu tadamayacağını öğrenemiyor. Pek tabiidir ki gırtlağına kadar ben dolu olan insanlar, sen diyemiyor, senin diyemiyor. Dolayısıyla da sevgiyi tadamıyor, sevgiden uzak yaşıyor. Sevgiden uzaklaştıkça da güzelliklerden, beşeri inceliklerden, varoluşun özünden uzaklaşıyor. İşte o zaman sıkıntı dolu, stres dolu, bunalımlı bir insan tipi ortaya çıkıyor. Ne kadar acı değil mi? Böyle mi olmalıydı? Bütün insanların el ele verdiği, birbirinin iyilik, huzur ve mutluluğu için çaba harcadığı bir düzen ne güzel olurdu.
Ama bugüne kadar olmadıysa bundan sonra niye olmasın? Hep beraber el ele neden “sev kardeşim” demeyelim? Madem ki elimizdeki testileri sevgiyle doldurmaya geldik, neden ellerimiz bomboş dönelim? Neden biz de Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi
“Ben cihanın altın terazisine
Ağırlığımca sevgi vermişim
Ses edin uzak miletlerin gençleri
Bütün antenlerimi germişim” demeyelim?
Selam, sevgi ve saygı ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
|