Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Bırakalım bu kavgaları, münakaşaları, güzelliklere kucak açalım.
Gönderen : Sabri Babadan Mektup
Tarih : 12/25/2022 1:18:10 PM


.
BIRAKALIM BU KAVGALARI, MÜNAKAŞALARI, GÜZELLİKLERE KUCAK AÇALIM

Kıymetli yavrum,

Günümüz dünyasına şöyle bir göz atacak olursak ne görürüz? Bütün zahiri debdebelere, şaşaalara rağmen, boynu bükük, gözleri fersiz, kalbi aşksız nice insanlar veya insan müsveddeleri. Rahmetli Münir Bey; "Her gördüğün iki ayaklıyı insan mı sanıyorsun?" derdi.

Kavgalar, gürültüler, küskünlükler, dargınlıklar, ihanetler ve bunlann sonucu nice ailelerin yıkılışı, nice ocaklann sönüşü. Artık günümüz insanı bir mutluluk, bir huzur, bir yaşama sevinci özlemi içinde bile değil. Gidin, kalabalık caddelerde dolaşın. Büyük iş merkezlerini gezin. Ne göreceksiniz? Sıkılmış yumruklar, kenetlenmiş dişler, saygısız bakışlar. Şimdi Mehmet Akif sağ olsaydı bu durum için;

"Nazarlardan taşan mana, ibadullahı istihkar"

derdi. Ne yazık ki günümüz insanlarının çoğu bu çılgın gidişin farkında bile değiller. Kafalar, kalpler öyle negatifle dolmuş ki, radyolar, televizyonlar, gazeteler, sinemalar, tiyatrolar hep negatifi yayıyorlar. İnsan kafalannı ve insan gönüllerini kirletiyorlar. Ama bir sorumlu kişi çıkıp da;

"Durun kalabalıklar durun, bu yollar cıkmaz sokak"

demiyor. Artık çok küçük yaştaki çocuklarda bile bu stresin, bu bunalımın sonucunda şeker hastalıklan görülmeye başlandı. İnsan ister istemez; "Bu gidiş nereye?"diye sormaktan kendini alamıyor. Artık bugünün insanı

"Sevmek devam eden en güzel huyum"

diyemiyor. Artık günümüz insanı Yunus'un;

"Aşk gelicek, cümle eksikler biter"

mısraını bile idrakten uzak.

Peki bu durum karşısında bir ümit ışığı yok mu? Var tabi. Olmaz olur mu? Bizler ışığı cebinde unutup, mum ışığı peşinde koşmaya niye gerek duyalım?

Hayat her şeye rağmen bin bir güzelliklerle dolu. Kur'an-ı Kerim'de;

"Ne yana bakarsan bak Allah'ın vechi oradadır."

Buyuruluyor. Büyük Yunus;

"Cumle yerde Hak nazır, göz gerektir göresi"

diyor. Yapılacak iş ortad: İşlama sarılmak, Allah'ın ipine sarılmak. Lafla değil, nutukla değil, kuru gürültüyle değil, yaşayarak, özümleyerek, içimize sindirerek İslamı günlük hayatımızda tahakkuk ettirmek...Hep kendimize soracağımız soru şu olmalı: İşlenmeyen iman, yaşanmayan, aile hayatında, meslek hayatında, toplum hayatında, ışıklan görülmeyen İslami gerçekleri acaba yaşıyor muyuz? Acaba inancımızda samimi miyiz? Yoksa laf ebeliği yaparak kendi kendimizi kandınyor muyuz? Yoksa biz de Fikret gibi;

"İnan Haluk, ezeli bir şifadır aldanmak"

mı diyoruz? “Yol uzun, yük ağır, bu yükle bu yola katlanamayız”. Yüklerden kurtulalım. İri lakırdılan bırakalım. Bir Ayeti, bir Hadisi hayatımızda tahakkuk ettirmeye çalışalım. Bir müddet sonra adına dünya denilen bu misafirhanedeki kalma süremiz bitecek, belki de bitmek üzere. Yann mana aleminde hesaba çekildiğimiz zaman, hiç olmazsa, “Ben de ey Rabbim, senin Resulünün bir Hadisini, senin Kitabının bir Ayetini yaşadım”, diyebilelim. Allah cümlemize sağlık, afiyet, iman bütünlüğü ve aşk ile, iman ile çene kapamayı nasip etsin.

Selam, saygı ve sevgi ile.

Sabri Tandoğan

Allah Ondan ve Hakk'a Göçen Ailesinden Razı Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]