Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Bir hekimde ilgiden önce gelen sevgidir, saygıdır, edeptir, inceliktir
Gönderen : Ayla
Tarih : 2/6/2023 10:56:28 AM


.
OKUYUCU MEKTUBU VE SABRİ TANDOĞAN BÜYÜĞÜMÜZÜN CEVABI
*Bir hekimde ilgiden önce gelen sevgidir, saygıdır, edeptir, inceliktir*
Değerli büyüğüm,

Bugün TV'de yaptığınız konusmayı sevgili Can ve diğer cocuklar aileleriyle insallah dinlemislerdir, Okul duvarlarında yazan "Söz bende" yazısı , bir de evinizin yanındaki okulda yazan "Cocuk dostu" okul yazısı, Fatih Sultan Mehmet'le,hocası Molla Gürani ve Fatih'in babasının verdiği unutulmayacak ders, Sevgili Can, ailen seninle ne kadar övünse azdır, Onları tebrik ediyorum, Allah nazarlardan korusun, Bugün,Sabri hocamıza sorduğun meslek secimi sorusunda,değerli büyügümüzün cevabının üzerine birsey yazmam doğru değil ama yasadıklarımı seninle ve site mensuplarıyla paylasmak istedim, Hani,Can diyor diyordu ki; bazı doktorlar hastalarına kötü davranıyorlar, diye, Hasta ve yakınları son derece haklılar, 33 yıllık bir doktor olmama ve kızım da aynı meslekten birisi olmasına rağmen,bir hasta olarak hastaneye veya özel muayenehaneye gittiğinizde, ne yazık ki günümüz hekimleri hastayı para kazanılacak bir meta olarak görüyorlar, Insanlıktan uzak,gercek hekimlikten uzak, Her mesleği yaparken cok dikkatli, saygılı olmak lazım ama hekimlikte Rabb'imizin yarattığı en mükemmel varlık olan insana, ruhsal durumunu da göz önünde bulundurarak, cok cok daha hassas davranılacakken, "Bakalım bir ay sonra siz ne durumda olacaksınız,belki de yapılan tedavi yeterli olmayacak" diyen bir meslektasınız,size gayet yukarıdan bakan bakıslar ve sizin hisettikleriniz, Hangi mesleği yapacaksak hocamızın herzaman belirttikleri gibi,edeple, saygıyla, cok calısarak, azimle o yolda yürümek, Değerli hocamızın Japon dilinde kücük, basit gibi kelimelerin ne kadar anlamsız olduğunu, okumus olduğum gercek bir yasanmıs basarı öyküsünü sizlerle paylasmak istedim:



Japonya'da bir cocuk 10 yaslarındayken bir trafik kazası gecirmis ve sol kolunu kaybetmis, Oysa cocuğun büyük bir ideali varmıs, Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormus, Babası ,oğlunu ünlü bir judo hocasına götürmüs,hoca cocuğa dikkatle bakmıs ve "Tamam, yarın esyalarını getir, calısmalara baslıyoruz" demis, Ertesi gün,cocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermis, bu hareketi calıs,demis, Cocuk, bir hafta aynı hareketi calısmıs, sonra hocasının yanına gitmis, "Bu hareketi öğrendim,baska hareket göstermiyecek misiniz?" diye sormus, Hocanın cevabı;"Calısmaya devam et, " olmus, 2 ay, 3 ay ,6 ay derken cocuk okuldaki bir yılını doldurmus, Cocuk, Hocanın yanına tekrar gitmis"Hocam, ben bir yıldır aynı hareketi yapıyorum, bana baska hareket göstermeyecek misiniz?", Hoca, "Sen aynı hareketi calıs oğlum, Zamanı gelince yeni harekete geceriz, "Cocuk, hep aynı hareketi calısa calısa 10, yılını doldurmus, Birgün , hocası yanına gelip, "Hazır ol, seni büyük turnuvaya yazdırdım, maca cıkacaksın" demis, Delikanlı sok olmus, hem sol kolu yok , hem de judoda bildiği tek bir hareket var, Unlü judojuların katıldığı turnuvada hicbir sansının olmayacağını düsünmüs, hocasına saygısından ses cıkarmamıs, Turnuvanın ilk günü, delikanlı da ilk müsabakısına cıkmıs, Rakibine tek bildği hareketi yapmıs ve kazanmıs, Derken, ikinci mac, ücüncü mac, ceyrek final ve final, Finalde, delikanlının karsısına ülkenin son on yılın yenilmeyen sampiyonu cıkmıs, Delikanlı dayanamayıp hocasının yanına cıkmıs, "Hocam, hasbelkader buraya kadar geldik, ama rakibime bir bakın, bir de bana, Ben de ise tek kol eksiğim ve bildiğim tek bir hareket var, bari cıkıp ta rezil olmayayım, izin verin turnuvadan cekileyim, ""Olmaz ,demis hocası, Kendine güven, cık dövüs, Yenilirsen namusunla yenil, "Caresiz cıkmıs, müsabakaya, Mac baslamıs, delikanlı tek bildiği hareketi yapmıs ve yenmis rakibini, sampiyon olmus, Kupayı aldıktan sonra, hocasının yanına kosmus, "Hocam nasıl oldu, benim bir kolum ve bildiğim tek hareket var, nasıl oldu da ben kazandım?" Hoca,"Bak oğlum 10 yıldır o hareketi calısıyordun, O kadar cok cok calıstın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hic kimse yok, bu bir, Ikincisi de o hareketin tek bir karsı hareketi vardır, Onun icin de, rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir!, Insanların,eksiklikleri aynı zamanda en güclü tarafı olabilir" Gene ders alabileceğimiz Japon disiplini, hoca- talebe iliskisindeki saygı, sevgi, Değerli büyüğüm, sizin bize her türlü organımız yerinde iken, ama insani eksikliklerimizi tamamlamak yolunda verdiğiniz cabalar, insallah bizim algılama düzeyimizi artırır, Emeklerinize layık olmak dileğiyle ellerinizden hürmetle öpüyorum efendim, Ayla Belen.

Ayla.

Sayın Sabri Tandoğan Hz'nin cevaben yazdıkları :
**************************************************************
Sayın Ayla Hanım,

Kıymetli yavrum, gönderdiğin harikulade güzel maili ibretle, hikmetle, edeple, saygıyla okudum. Hele o Japon hocayla, talebesinin başarısını okurken gözyaşlarımı tutamadım. Aman Yarabbi, bu Japonlar ne güzel, ne harikulade insanlar. Hayatın gizli gerçeklerini ne güzel yakalamışlar. Bütün mes’ele, sevgi ve saygıda toplanıyor. Saygı olmadığı zaman sevgi de bir süre sonra yıpranıp, tükeniyor. En çok saygı isteyen meslek de doktorluk. Ne yazık ki Türkiye’de birkaç dal hariç tıp çok zayıf. Bazı alanlarda yok gibi. Sebep, bazı doktorların bitip, tükenmek bilmeyen para hırsları, ve materyalist hayat felsefeleri.

Ben, materyalist bir kimsenin iyi bir doktor olacağına kesinlikle inamıyorum. Olamaz. Çünkü, bir hekimde ilgiden önce gelen edeptir, sevgidir, saygıdır, inceliktir, şefkattir. Yetmişdört yıllık hayatımda bu vasıflara sahip olan materyalist bir insan görmedim. Çünkü onlar önlerindeki hastaya Allah’ın bir mucizesi olarak değil de bir eşya gibi bakıyorlar. Ama insanda eşyada olmayan farklı bir yön var. İnsan, duyan, düşünen, ıstırap çeken, gülen, ağlayan bekleyen, umud eden, seven, sevilmek isteyen bir varlık. Ona bu gözle bakmayan materyalist bir doktor hastasına öyle istemeyerek, zoraki, önyargıyla öyle bir yaklaşıyor ki onun buz gibi soğuk bakışları zaten iyi bir insanı bile hata etmeye yetiyor.

Benim manevi evladım, doktor Nermin Hanım, İstanbul’da Haydarpaşa’daki klinkte çalışıyor. Yıllardır her görüşteki ricam ve tenbihim şu oluyor: “Her gelen hastayı bir devlet başkanı gibi karşıla. Ona mümkün olan ta’zimi, hürmeti göster. Onu ilgiyle dinle. Dinlerken bütün dikkatin üzerinde olsun. Sonra teşhisini koy ve tedavi için gerekenleri söyle. Sonra onu odandan bir kral, bir imparator gibi uğurla. Uğurlarken yüreğindeki bütün sevgiyi, bütün saygıyı ona göster”. İşte yavrum, doktorluk budur. Gerisi hikaye. Hepimiz bu materyalist doktorlardan gördüğümüz kabalıkları, hoyratlıkları ömür boyu unutamıyoruz. Çünkü onların huzurlarına vardığımız zaman yaralı bir kuş gibiyiz. İlk önce istediğimiz biraz sevgi, biraz saygı, biraz ilgi. Sonra; sonrası malum...

Kıymetli yavrum, sitemizi zenginleştiren, güzelleştiren yeni maillerini bekliyor, selam, sevgi ve saygıların hiç bitmeyecek olanını sunuyorum.

Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]