Sizden Gelenler

 

subHeader_l

Konu : Kurtuluşumuz Anadolunun bağrından çıkacak genç aydınlar eliyle olacaktır.
Gönderen : Sabri Babadan Mesaj
Tarih : 11/4/2023 10:35:49 AM


.
BİZİ KURTULUŞ MÜJDEMİZE ULAŞTIRACAK TEK UMUT ANADOLUNUN BAĞRINDAN ÇIKACAK YUNUSLARIN, MEVLANALARIN TORUNLARI OLACAKTIR

"Açın Batı edebiyatını, okuyun. Bir tek huzurlu, mutlu, içi renk dolu, ışık dolu, aşk dolu bir insan görebilir misiniz? Bir dönem dünya gençliğinin taparcasına bağlandığı, Nobel ödüllü Jean Paul Sartre “Başkaları ce­hennemdir” der. Oysa bir İslâm velîsi, “Gül alırlar, gül satarlar, gülden terazi tutarlar, gülü gül ile tartarlar.” diyordu. Öyle bir pazar ki, alan gül, satan gül, satılan gül, terazi gül, dirhem gül... İçi Allah aşkıyla dolan, her zerreden zikredenin Allah olduğunu bilen o güzel insan, pazar simgesi ile bütün kâinatı bir gül bahçesi gibi görüyor, bundan heyecan duyuyordu. İç dünyası da kendi egosundan, nefsaniyetinden başka hiçbir mânevi güzelliği yaşamamış bir yazarın, insanlara vereceği neyi vardır, kendi içinde biriktirdiği zehirlerden başka...? İçimizde ne varsa, dışa yansıyan da o değil midir?


Doğusu ile, Batısı ile bütün dünya bir bunalım içinde. Hepsi gerçekten uzaklaşmış. Bir kısmı gerçeğe isyan içinde. İhanet içinde. Kendi kendilerine kurtuluş yolunu bulamıyorlar. Çünkü vaktiyle o yolu kapamak için elden gelen yapılmış. İkilem içindeler. Doğu mu batı mı, dünya mı âhiret mi, madde mi mânâ mı, din mi ilim mi, ruh mu beden mi...? İslâm’ın tevhidî görüşünden uzaklaştıkça, bu ikilem git­tikçe artıyor. Arttıkça, hayat gittikçe kararıyor. Işıktan, renkten, huzurdan, mutluluktan uzak, sıkıntı dolu, bunalım dolu, stres dolu bir yaşam tarzı egemen oluyor. Arkasından içki ile, uyuş­turucu ile teselli aramalar başlıyor. Ne Doğu, ne Batı bu ağır yükün faturasını ödeyemiyor. Vaktiyle İshak Peygamber bunu haber vermişti: “Yol uzun, yük ağırdır. Bu yükle, bu yola katlanamazsınız. Yüklerden kurtulunuz...”


Bana göre tek umut; Anadolu’dan yetişecek gerçek aydınlardır. İşte onlar, Yunusların, Mevlânâların torunları bu ikilemden kurtulup; iyiliğin, güzelliğin, doğrunun ışıklarını, o muhteşem tevhidin hayat veren tebessümünü getirecekler. İşte o zaman insanlar bedbinlik­lerinden, hıçkırıklarından, umutsuzluklarından kurtulup, “Her dem taze doğarız, bizden kim usanası” diyecekler, “Aşk gelicek cümle eksikler biter”, “Dağ ne kadar yüce olsa, yol onun üstünden aşar” diyecekler, Yunus gibi şakıyarak, “Taze civan oldum ben...” diyeceklerdir.


Evet, kural hiç değişmez; ışık gelince karanlık gider. Dün öyle oldu, bugün de, yarın da öyle olacak. Yunuslar, Mev­lânâlar, Hacı Bektaşlar, Hacı Bayramlar, Eşrefoğlu Rûmiler, Erzurumlu İbrahim Hakkılar dün Anadolu’yu aşkın, imanın, ışı­ğın, rengin, güzelliğin kal’ası yapmışlardı. İnşallah yine öyle olacak... Güzel insanlar, Anadolu’nun bağrından çıkacak gerçek aydınlar, ışıklarını mızrak mızrak bütün cihana yayacak, insan ikilemelerinden kurtulacak, tevhidin ışığı ile onları huzura, mutluluğa, sevgiyle, saygıyla, edebe, inceliğe, gerçek uygarlığa götüreceklerdir. O zaman insanlar “Sevdiğimi demez isem, sevgi derdi boğar beni” diyecekler, “Sevmek devam eden en güzel huyum” diyeceklerdir. O sevginin ışığı ile bütün kâinat aydınlanacak, bir bayram yerine dönecektir.


Peki niye Ana­dolu’dan yetişen aydınlar? Bazen dünyayı bir insan bedeni gibi düşünürüm. Asya o vücudun kalbi, Avrupa beyni gibi gelir bana. Asya’da sevgi var, sıcaklık var, güzellik var. Ama yetmiyor. Avrupa’da metod var, sistemli çalışma var, bilimsel araştırmalar var. İyi, güzel ama o da yetmiyor. Sonuç ortada. Gidin, gezin, görün. Tek başına ne Doğu, ne Batı, o sentezi kurup, ikilemden kurtulup, tevhidin ışığına gidemiyorlar. Gidemedikleri için de, bunalımlar bitmiyor. “Zulmetin ardında yine zulmet var.” İşte Doğu ile Batı arasında bir köprü gibi duran Anadolu toprağından çıkacak aydınlar bu terkibi, bu sentezi yapacaklar. “Ama şu içinde bulunduğumuz şartlar, olanlar bitenler” diye başlamayın lütfen.

Bir şey söylemek istiyorum. Kulak verin. Dinleyin ve düşünün. Gecenin en karanlık vakti, şafak sökmesine en yakın zamandır. Müjdeleri geliyor. O şafak sökecektir. O şafak bütün gözleri ve gönülleri aydınlatacaktır. Sade biz değil, bütün dünya o ışığı bekliyor. "


Sabri Tandoğan Hz.
Aziz Ruhları Şad Olsun.

...::Bu yazıyı arkadaşına gönder::...

Geri Dön

 

[Ana Sayfa] [Sabri Tandoğan] [Kitapları] [Yazıları] [Röportajları] [Resim Albümü] [Sizden Gelenler] [Dosya Arşivi] [Arama] [İletişim]