Konu : Ya hayır söyle yahut sus!
Gönderen :
Sabri Babadan Mektup
Tarih :
1/8/2024 10:28:33 AM
.
*SABRİ BABA’DAN MEKTUP*
YA HAYIR SÖYLE YAHUT SUS-HADİS-İ ŞERİF
Kıymetli yavrum,
Çocukluğumuzdan beri işitiriz. Hayırlı evlat, hayırlı insan, hayırlı gelin, hayırlı ev, hayırlı iş... Mânevi terbiye alan insanlardan en çok işittiğimiz sözlerden biri de, “hayırdır inşallah” kelâmıdır. “Hayra karşı, hayırlar olsun” sözleri beni çocukluğumdan beri düşündürür. Olayı insanın fıtri yapısı ile ilgili görüyorum.
Resulullah Efendimiz (Aleyhisselatü Vesselam), “Ya hayır söyle, yahut sus” buyuruyor bir Hadis-i Şerifinde. Bana kâinat çapında bir emir olarak yansıyor, düşünüyorum. Bu hadisin uygulandığı bir evde karı koca arasında hiç kavga gürültü olur mu? Münakaşaya imkan var mı? Bu hadisin uygulandığı bir işyerinde meslektaşlar arasında, sevgiden, saygıdan, yardımlaşmadan başka ne olabilir? Bu hadisin uygulandığı bir ülke, bu hadisin uygulandığı bir dünya cennet gibi olmaz mı? Bugün, ruhi sorunları olan insanlar çözüm için, şifâ bulmak için psikiyatriste gidiyorlar. Hemen hepsinin karşılaştığı durum şu; en yüksek dozajda müsekkinler yazılıyor. Biz buna aile arasında, “uyuşturucular” diyoruz. Peki bu haplar kime iyi geliyor ki? Kimi iyileştiriyor ki? Ne olur bir sayın doktorumuz çıksa da; evladım, sen aile hayatında, iş hayatında, sosyal hayatında bir tek “Ya hayır söyle, yahut sus” hadisini uygulasan, kısa bir süre sonra bir şeyin kalmaz, desin.
Biliyorum bu satırları okuyan bir doktor olsa, dudak büker, gülümser, benimle alay eder. Cahil adam, der. Ama ben çevremdeki bir çok insanda bu Hadis-i Şerifin uygulanmasının müspet, hayırlı neticelerini gördüm, tanık oldum. Ne olur evde, işyerinde, çarşıda, pazarda, sokakta, caddede, sinemada, tiyatroda, özel sohbetlerde hep hayır söyleyip, hayır konuşsak. Kendimizle baş başa kaldığımız zaman duygularımız, düşüncelerimiz yalnız hayra yönelik olsa. Televizyonda, gazetede, dışarıda negatif bir söz, olumsuz bir davranış gördüğümüz zaman, hep hayırlar dilesek. Buna o kadar, ama o kadar çok ihtiyacımız var ki.
Kırk üç yılım hukuk mesleği içinde geçti. Bir çok kavgaların, dövüşlerin, yaralamaların, cinayetlerin, yahut küskünlüklerin, kırgınlıkların, dargınlıkların arkasında görülen hep şu idi: Bir tek negatif, olumsuz bir sözün ağızdan çıkışı. İşte o bir tek hayırlı olmayan kelâm nice boşanmalara, nice üzücü, iç karartıcı durumlara neden oldu. İlk bakışta insana abartma gibi geliyor bu olay. Ama üzerinde ince ince durup düşünülürse, bu söylenen sözlerin az bile olduğu sonucuna varılıyor. O bir tek söz büyüyor, büyüyor, kocaman oluyor, bütün evreni kaplıyor.
Bir gün, televizyonda bir konuşma yapıyordum. Farkında değilim. Sonradan işittim. İstanbul’dan Psikolog Suna Tanaltay Hanım telefon ederek “Ne kadar güzel bir söz,” dedi. Şunun için farkında değildim. Hayat boyu hiç kağıda bakarak konuşmadım. Böyle konuşanlardan da, hiç mi hiç hoşlanmam. Konuşmadan evvel besmele çekerim ağzımı açarım arkası gelir. Eskiler buna “irticalen konuşma” derlerdi. Söylemiş olduğum söz şu idi: “Bir tebessüm bütün dünyayı dolaşır.” Aslına bakılırsa bu her şey için böyle değil mi? Bir kin, bir nefret de, bir acı söz de, bütün dünyayı dolaşmıyor mu? “İslam’ın Güler Yüzü” isimli kitabında Profesör Eva Hanımın çok ilginç bir tespiti var. “Bir kimse,” diyor, “Çayını içerken, kaşığını bardağın içinde dolaştırırken çıkan ses uzaydaki bütün zerrelerden duyulur.” Aman Ya Rabbi.... Bu sözü okurken tüylerim ürperdi, kendimden geçtim. Her şey ne kadar birbiriyle ilgili.
Bazı kimseler der ki, evimde kapım kilitli, perdelerim örtülüyken ben yapayalnızım. Kimseler yok. İstediğimi yapabilirim. Kimin ne haberi olacak. Bugünkü modern bilime ne kadar aykırı bir düşünce. Mesele hiç de o kimsenin sandığı gibi değil. Hepimiz, her an, aklın alamayacağı bir gözetim, denetim içindeyiz. Biz sade düşüncelerimizden değil, duygularımızdan da, bütün evrene karşı sorumluyuz. İçimizdeki kinden, nefretten, intikam duygusundan yükselen eksi elektrik dünyadaki bütün zerreleri ürpertiyor, haberimiz var mı? Veya içimizden yükselen ve içine yeryüzündeki bütün insanları, bütün hayvanları, bütün nebâdâtı bütün eşyayı içine alan bir hayır dua, bir güzel dilek, dalga dalga bütün zerrelere, iyinin, güzelin, temiz, asil ve yüce olanın ışınlarını yayıyor. Ne olur kalbimizi, kafamızı hep sevgiyle, saygı ile, edep ile, incelikle, güzel duygularla doldursak.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhu Şad Olsun
|