Konu : Hayat yolunda doğru tavır alabilenlere ne mutlu!
Gönderen :
Sabri Babadan Mektup
Tarih :
2/16/2024 12:27:03 PM
.
*SABRİ BABA’DAN MEKTUP*
DOĞRU YERDE DOĞRU SEÇİMLERİ YAPABİLENLERE NE MUTLU
Kıymetli yavrum,
Ne yazık ki günümüzde adına medya denilen büyük canavar, bitip tükenmeyen bir tempo ile genç insanlardaki bu cinselliği besliyor. Gazetelerde, televizyonlarda hep seks ile ilgili görüntüler. Hele Pazar ilâveleri veren öyle gazeteler var ki, genelev albümünden pek farkı yok. Sinemalarda, tiyatrolarda, fıkralarda, romanlarda, piyeslerde, özel sohbetlerde işlenen hep aynı tema. Cinsellik, gene cinsellik, gene cinsellik...
Doğanın insanlara kazandırdığı o harikulâde güzellikler, yetenekler, özellikler bu cinsellik uğrunda mahvolup gidiyor. Ortaya çıkan sadece, ama sadece karamsar, yaşama sevincini kaybetmiş, mutsuz, huzursuz, sıkıntılı, hasta insan tipleri. Ne bekârken mutlu olabiliyor, ne evli iken. Doğanın insanlara neslin devamı için verdiği enerji, günümüzde o kadar kötüye kullanılıyor ki. Reklâmı yapılan malın türü ne olursa olsun, işlenen tema hep aynı. Makarnadan otomobile kadar, giysiden ev eşyasına kadar sürekli olarak çıplak kadın teması işleniyor. Bu çılgın gidiş insanları, aileleri ve toplumları felâkete götürüyor.
Vaktiyle eski Yunan’da bir hikâye anlatılırdı. Yüzyıllar boyu kültürlü çevrelerde insanları aydınlattı, onlara yol gösterdi. Bir gün, saray ile yakınlığı olan genç bir adam ağır bir suç işler. Zamanın hükümdarı fevkalâde öfkelenir ve onu ölüme mahkûm eder. O gencin yakınları hükümdara giderler ve gencin idam edilmemesi için ricada bulunurlar. Bunların içinde hükümdarın sözünden çıkamayacağı itibarlı kimseler de vardır. Sonunda; “Peki! Bir şartla o gence hayat hakkı tanıyorum. Omzuna ağzına kadar zeytinyağı ile dolu bir fıçı alacak ve onu hiç akıtmadan şehrin ana caddesinde bir uçtan bir uca götürecek. Başarılı olursa ölümden kurtulacak. Aksi hâlde, bir damla dahi dökerse idam edilecek.” der. Haber derhal çevrede yayılır. O gün halk, ana caddenin iki tarafında toplanır. Bir maç seyreder gibi merakla sonucu beklemektedirler. Gencin omzuna yağ dolu fıçı konur ve “yürümeye başla” komutu verilir. O kadar dikkâtli, o kadar itina ile yürümektedir ki, bir damla dökmeden yolun sonuna gelir. Hayatı kurtulur. Halk alkışlarla genç adamı bağırlarına basarlar. Birisi dayanamaz sorar. “Peki! Kardeşim, hepsi iyi hoş da, o yol boyunca önünde dans eden çıplak dansözlere hiç mi gözün takılmadı, hiç mi dengeni bozmadın, bunun sırrı nedir?” Genç adam hayretle, şaşkınlıkla iki yanına bakar ve “Siz ne diyorsunuz, yolda çıplak dansözler mi vardı? Ben hiçbirini görmedim, farkında bile değilim” diye cevap verir.
Sanırım işin en hassas, en ince noktası burada. Hayatımızı o kadar dikkâtli, o kadar uyanık, öyle saygı, edep içinde yaşayalım ki, hep aklımız, fikrimiz, ruhumuz, niyetimiz iyilikler, güzellikler, temiz, asil, büyük ve yüce olanlar ile dolsun. O zaman göreceğiz ki, çevremizdeki güzellikleri, incelikleri fark edecek, çirkinliklere, kabalıklara, kötülüklere kapılarımız ardına kadar kapalı olacaktır.
Andre Gide’in hikâyesi ne kadar güzeldir. İki mahkûm hapishanenin penceresinden bakıyorlarmış. Gece uyuyamamışlar. Serinlemek için pencerenin önüne gitmişler. Biri eğilmiş yere bakmış ve “Allah kahretsin, ne iğrenç bir gece, yerler vıcık vıcık çamur” demiş. İkinci mahkûm başını gökyüzüne kaldırmış. “Allah’ım sana şükürler olsun, ne muhteşem bir gece, gökte yıldızlar pırıl pırıl” demiş.
Efendim, hayat her zaman böyledir. Güzellikler ve çirkinlikler, iyilikler ve kötülükler, artılar ve eksiler hep beraber giderler. Önemli olan hayattaki olaylar değil, o olaylar karşısında alınan tavırdır. Radyomuzu çalıştırmak için aldığımız pilin bir artı bir eksi ucu vardır. Pilin iki ucu artı veya iki ucu da eksi olsa, radyo çalışmaz. Hayatta her şey zıttı ile bilinir. Önemli olan, hayatın her ânında seçimlerimizi müspet olarak yapabilmek. Biri yerde bir kutu kibrit görür, alır. Kutuyu açar ve öfkeyle küfrederek kibriti yere fırlatır. Yüzünü buruşturarak “Eksik olsun yarısı boş” der. Öbür arkadaşı eğilir kutuyu alır, açar ve “Allah’ım sana şükürler olsun, durup dururken yarım kutu kibritim oldu. Kısmet olursa, ben bununla kaç kere çay kaynatırım” der.
Hayat böyle. Ne artılarla dolu, ne eksilerle, ne tamamen güzelliklerle dolu, ne tamamen çirkinliklerle. Mesele, her zaman, her yerde doğru seçimi yapıp, iyiden, doğrudan, güzelden yana olabilmekte. Yapabilenlere ne mutlu. Allah cümlemize nasip etsin.
Selam, saygı ve sevgi ile.
Sabri Tandoğan
Aziz Ruhları Şad Olsun.
*Selamlar, rahmet ve esenlikleri üzerinize olacak hayırlı cumalar.*
|